Son zamanlarda Çin hakkında çokça haberler gündemimizde yer almaya başladı.
Yakın geçmişte, Trump'ın başkanlığı döneminde ABD, Çin'e birtakım ekonomik yaptırımlar devreye koymuştu. Cumhuriyetçi Trump'ın Çin'e karşı ortaya koyduğu düşünceler Demokrat kanat tarafından da desteklendi. Çin mallarına yüksek gümrükler uygulamakla başlayan bu yaptırımları, Huawei gibi elektronik şirketlerinin ürünleriyle Tik Tok gibi sosyal medya platformlarının yasaklanması izledi. ABD sadece kendisi değil müttefik ve dost olarak gördüğü diğer ülkelerin de bu yasaklara destek vermelerini alenen istedi.
Ardından Hong Kong'da ve Sincan Özerk Uygur Türk Bölgesi'nde Çin yönetiminin insan haklarına aykırı şekilde özgürlükleri kısıtladığını dillendirdi. Uluslararası arenada Çin'i insan hakları gibi son derece nazik bir yönden sıkıştırmaya çalıştı.
Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Çin Denizi'nde var olduğuna inandığı zengin doğal kaynaklar üzerinde ve önemli bir suyolu olan bölgede faaliyetlerini arttırıyor. ABD ise bölgede askerî tatbikatlar düzenleyerek istediklerini elde etmesinin o kadar kolay olmayacağı mesajını verdi.
15 Eylül 2021'de Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD; AUKUS Paktı'nın kurulduğunu ilan etti.(Paktın adı, bu üç devletin isimlerinin ilk harflerinden türetilmiş). Bölge ülkelerinden Avustralya'yı ve bölgede etkin Batılı devletlerden biri olan Birleşik Krallığı da yanına alan ABD, Çin devletinin Hint ve Pasifik okyanuslarındaki etkinliğini kırmayı hedeflemektedir. Paktın kuruluş anlaşması, yapay zeka, siber savaş, sualtı yetenekleri ve uzun menzilli saldırı yetenekleri gibi kilit alanları kapsamaktadır. Ayrıca, nükleer savunma altyapısında (muhtemelen Birleşik Devletler ve Birleşik Krallık ile sınırlı olan) bir nükleer bileşen de içermektedir. Avustralya, bu anlaşma ile ABD ve İngiltere ile birlikte nükleer denizaltı edinme konusunda işbirliğine giderken, Fransa ile daha önce yapmış olduğu denizaltı alımı anlaşmasını iptal ettiğini 17 Eylül 2021'de açıkladı. Fransa'nın denizaşırı faaliyetlerinin ve kaynaklarının önemli bir kısmı Hint-Pasifik bölgesinde yer almaktadır. Fransız Polinezyası, Yeni Kaledonya, Wallis ve Futuna, Fransız Güney ve Antarktika Toprakları ve Clipperton Adası'nın yanı sıra Mayotte ve Réunion bölgeleri burada bulunur. Bu bölgedeki vatandaşlarının güvenliği için Fransa bölgede askerî varlığını sürdürmektedir. Avustralya ile ikili ilişkilerini geliştirmesi ve denizaltı satış anlaşmasıyla bu ilişkileri askerî boyutta da ileri taşımak istemesinde Çin'in bölgede artan etkinliğine karşı tedbir almak planı vardı. Ancak AUKUS Paktı kurulurken kendisinin haberdar edilmemesi ve bu planların dışında tutulması Fransa'yı çok rahatsız etmiştir. Fransa açısından 35 milyar Euro'luk 12 adet Attack sınıfı denizaltı projesinin iptal edilmesi ile yaşayacağı ticarî kayıptan daha önemlisi, bu bölge ile ilgili planlar yapılırken Fransa'nın menfaatleri ve bölgedeki varlığının hesaba katılmamasıdır. ABD, Fransa'nın Doğu Akdeniz'deki politikalarına da sıcak bakmamaktadır. Yunanistan ile Fransa arasında son zamanlarda yaşanan sıcak gelişmeler ve askerî iş birliği anlaşmalarının altındaki esas neden de budur. ABD'nin onayı olmayınca, Fransa bu defa bölge ülkelerinden Yunanistan ile anlaşmalar yaparak Doğu Akdeniz'deki planlarını hayata geçirme yolunu tutmuştur. Bu arada, AUKUS anlaşmasını kendisi için bir "arkadan bıçaklama" olarak niteleyen Fransa, ABD ve Avustralya'daki büyükelçilerini geri çağırarak diplomatik sahada tepkisini ortaya koymuştur. Şimdilik görünen, ABD Hint-Pasifik bölgesinde geleceği İngiltere ve Avustralya ile birlikte düşünüyor. Tıpkı Doğu Akdeniz'de olduğu gibi Fransa'yı bu coğrafyada da oyunun dışında tutuyor gibi.
Çin üzerindeki baskıyı arttırma politikalarını bu kadarla sınırlı tutmayan ABD, Tayvan kozunu da oynamaktadır. Tayvan ve Çin arasındaki gerilimi sürekli tırmandırarak hem Çin'i bir çatışma ortamına çekerek zayıflatmak, hem dünya barışını korumak adına bölgedeki askerî gücünü arttırarak siyasî hedeflerine ulaşmak hem de Tayvan'a silah satışından önemli bir gelir elde etmeyi düşündüğünü anlamak zor değil. Diğer bölge ülkeleri ile veya doğrudan ABD ile Çin arasında bir savaş pek olası gözükmese de, Tayvan üzerinden bunun başarılması çok zor gözükmemektedir.
Olayı Tayvan-Çin ilişkileri yönünden ana hatlarıyla analiz edecek olursak bunun sebebi daha iyi anlaşılacaktır.
Çin Cumhuriyeti 1912 yılında kurulmuştur. Ülkenin kurucusu Sun Yat-Sen 1925'te ölünce ülkede istikrarsız bir ortam oluşmuştur. Daha sonraları Çin Komünist Partisi ve Çin Milliyetçi Partisi arasında bir iktidar mücadelesine ve iç savaşa dönüşen bu süreç, 2. Dünya Savaşı sırasında bile devam etmiş, Japon işgaline karşı bir süre komünistler ve milliyetçiler birlikte hareket etmişlerse de, Japonya teslim olduktan sonra iç savaş kaldığı yerden devam etmiştir. Mao TseTung (Mao Zedong) önderliğindeki komünistler Çan Kay Şek önderliğindeki milliyetçileri yenince, 1949'da Çan Kay Şek ve taraftarları Tayvan adasına kaçmıştır. Çan Kay Şek, burada kurduğu yönetimi Çin Cumhuriyeti adıyla tanıtmış ve 1912'de kurulmuş olan devletin devamı olduklarını, Çin'in resmî yönetimi olduklarını iddia etmiştir. Ana karadaki komünist rejim Çin Halk Cumhuriyeti adıyla anılırken, Tayvan (Taipei) adasındaki yönetim Milliyetçi Çin olarak adlandırılmıştır. Milliyetçi Çin ilk zamanlar batı dünyasında iliği odağı olmuşsa da etkinliği asla Çin Halk Cumhuriyeti kadar olamamış, zamanla daha etkisiz hâle gelmiş, 25 Ekim 1971'de Tayvan, Birleşmiş Milletler'den çıkarılarak onun yerine Çin Halk Cumhuriyeti Birleşmiş Milletlere dâhil edilmiştir. Geçen hafta ABD, Tayvan'ın tekrar BM'ye alınmasını gündeme taşıyınca, Çin sert tepki göstermiştir.
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021