24 Şubat 2022'de Rusya'nın askeri müdahalesi ile başlayan Rusya-Ukrayna savaşı bir ayı aşkın bir süredir devam ediyor. Tarafların yaptığı açıklamalarda asker ve sivil kayıplarının rakamlarında farklılıklar olsa da, her iki tarafta da ciddi kayıplar olduğu kesin… Taraflar kendi aralarında müzakereler yürütürken, Türkiye'nin arabuluculuğunda da müzakereler devam ediyor.
İlki Antalya'da gerçekleşen ve Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun temsil ettiği müzakerelerin ikincisi dün İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde başladı, bugün sona erecek. Umudumuz ve temennimiz elbette ki bir an önce bu savaşın bitmesi ve tarafların bir şekilde anlaşması…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Türkiye'nin arabuluculuk çalışmalarıyla ilgili yaptığı uyarı oldukça önemli:
"Arabulucu olmak iyi hoş da arada kalmak iyi bir şey değil. Arayı bulacağız derken arada kaynamayalım. Kavgalarda en çok dayağı aradaki yer."
Bildiğiniz gibi, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski bir açıklamasında Rusya ile anlaşabileceğini, fakat bunun için bazı ülkelerin garantör olması gerektiğini belirtmişti. Ve bu garantör ülkelerin başında da Türkiye'yi saymıştı.
Televizyon kanallarını izliyorum, kendisini bu konularda uzman diye lanse eden bir takım kişiler, bu garantörlük konusunu gündem ederek Türkiye'yi bu noktada işin içine sokmaya çalışıyorlar. Öncelikle belirtmeliyim ki, Türkiye'nin böyle bir garantörlüğü kabul etmesi demek, büyük bir tuzağın içine düşmesi demektir.
Türkiye, bu son krizden "tarafsız" kalabildiği için korunmuştur. Ukrayna lehine garantörlük demek, Ukrayna lehine "taraf" olmak demektir.
Diyelim ki bu şartlarda bir anlaşma sağlandı, yarın bir gün yeniden bir gerilimin yaşanmamasını hiç kimse garanti edemez. Böyle bir durumda garantör ülkeler de sıcak çatışmaların içine dahil olmak zorunda kalır.
İşte BTP Lideri'nin yaptığı uyarı bu konuda oldukça önemli; arabuluculuk yapacağım diye Türkiye böyle bir garantörlüğe evet derse, kesinlikle ve kesinlikle arada kalır, arada kaynar, şamar oğlanına döner ve sonuçta en çok dayağı da Türkiye yer. Dün Osmanlı bu hataya düştü ve gereksiz yere Birinci Dünya Savaşı'na Almanya'nın yanında girdi, sonuç koskoca imparatorluk darmadağın oldu.
Rusya'nın son hamlelerine bakılırsa, yönünü tamamen Donbas'a çevirdiğini görürsünüz. Rusya Savunma Bakanlığı bu konuda geçtiğimiz hafta sonu açıklamalar yapmıştı. Bir süredir sessizliğini koruyan, hatta hakkında Batı basınında birçok spekülasyonlar yayımlanan Rusya Savunma Bakanı Şoygu dün sessizliğini bozarak savaşın seyriyle alakalı önemli açıklamalarda bulundu.
Şoygu, Ukrayna ordusunun hava gücünün neredeyse tümüyle imha edildiğini belirtti. Ukrayna ordusunun askeri kapasitesinin büyük ölçüde yok edildiğini kaydeden Rus bakan, bundan sonra Rus ordusunun temel görevinin Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesinin kurtarılması olacağını ifade etti.
Rus yetkililerin açıklamalarına bakılırsa, Rusya'nın asıl hedefi, Donbas'taki ayrılıkçıların bağımsızlığa kavuşması için Ukrayna ordusunun dikkatinin dağıtılması olarak özetlenebilir. Yine açıklamalarda Donbas'ın büyük bölümünde kontrolün sağlandığı ifade ediliyor.
Diğer önemli bir husus ise, Rusya Ukrayna ile müzakerelere güvenerek hareket etmiyor. Ukrayna'dan talep ettiklerini sahada elde ediyor. Müzakerelerde ortaya çıkacak sonuç ise, Donbas'daki Donetsk ve Logansk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının Ukrayna tarafından kabulü şeklinde görülüyor.
Rusya elbette ki, Ukrayna'nın NATO'ya girmemesini de garanti etmek istiyor. Zaten Zelenski de buna hayır demiyor.
Peki, Rusya'ya yönelik Batı yaptırımları sonucu değiştirebilir mi?
Rus yetkililer bu yaptırımların Rusya'ya zarar veremeyeceğini belirtiyor. Bu konuda bir açıklamada Çin'den geldi. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi "Amerika'nın Rusya'yı ve Çin'i izole etme çabaları boşa çıkacak" dedi.
Rusya ve Çin'in oluşturduğu BRICS birliği aynı zamanda dünyanın hammadde, enerji, üretim ve tüketim merkezi… Ne üretim sorunları var ne de tüketim… Onlar Batı'ya muhtaç değil ama Batı onlara muhtaç…
Yaptırımlar konusunda NATO üyeleri arasında ciddi bir çatlak var.
Bu konuda ABD yayın kuruluşu Bloomberg önemli bir analiz yayımladı. Bloomberg'in haberine göre, savaşla ilgili alınacak kararlar ve Rusya ile Ukrayna arasında olası bir barış anlaşmasının şartları NATO müttefiklerini karşı karşıya getirdi. Kaynaklar, ABD Başkanı Joe Biden'ın cumartesi günü "Putin iktidarda kalamaz" açıklamasının NATO içinde itirazlara ve eleştirilere yol açtığına dikkat çekti.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Biden'ın bu açıklamasının ardından "Sözlerimizle ve eylemlerimizle tansiyonu yükseltmemeliyiz" dedi ve diplomatik çabaların sürmesi gerektiğini söyledi.
Almanya Başbakanı Scholz'dan da benzer bir açıklama geldi, Scholz geçen hafta Brüksel'de düzenlenen NATO zirvesinde Rusya'yla köprüleri atmaya yönelik adımlara karşı çıktı. Diplomatik çabaları destekleyen İtalya Başbakanı Draghi'nin de bu hafta Putin'le telefon görüşmesi yapması bekleniyor.
Türkiye'nin bu şartlar altında yapması gereken en doğru adım, BTP Lideri Baş'ın ifade ettiği gibi tarafsızlığını sonuna kadar korumasıdır. Tarafsızlığın korunması ise garantörlükten uzak durmaktan, tarafların arasında kalmamaktan geçer.
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024