Türk, milletimizin adıdır; Türkiye, vatanımızın adıdır.
Devleti meydana getiren unsurların başında insan unsuru gelir. Adına ulus da deseniz, halk da deseniz temel unsur insandır.
Türkiye Cumhuriyeti (TC) halkı dediğimizde; bugün ülke sınırları içinde yaşayan insanlarımız anlaşılır. Türk Milleti dediğimizde; geçmişte yaşamış, yaşayan ve geleceğe uzanan bir kavramı ifade etmiş oluruz. Yani halk kavramı somut boyutlar taşırken; millet kavramı, soyut ve felsefi niteliği öne çıkan, toplumda birlik ve beraberliği ve dayanışmayı sağlayan manevi ağırlığı olan, işin olmazsa olmazı olan bir değeri ifade eder.
Bu kavramsal yaklaşımdan sonra asıl konuya gelelim; isimlerinin başında Türk ve Türkiye sözcükleri bulunan kuruluşlarımız vardır ki, bu onların milli olduklarını gösterir. Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türkiye Barolar Birliği'nde (TBB) olduğu gibi.
Ne var ki, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TTB ve TBB'nin isimlerindeki "Türk" ve "Türkiye" sözcüklerinin Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılacağını açıkladı. Nedeni de, TTB'nin savaşın halk sağlığına zarar verdiği yolunda bir açıklama yapması ve TBB'nin de buna destek vermesi.
Sözün özü her iki kurumun da barış istemesi?
Anahtar soru: Barış istemek suç mu?
Tabii ki barışı istemek suç değil. Nitekim Suriye için Cenevre'de, Astana'da ve diğer uluslararası toplantılarda barışı konuşmuyor muyuz? Barışı istiyoruz, barışı konuşuyoruz.
Afrin operasyonumuz da başta sınır güvenliğimiz ve bölgede barış için değil mi?
Ancak kimi sinsi emellerin barış ve demokrasi gerekçeleri arkasına sığınarak ortamı bu hale getirdikleri de bir vakıa.
İçerde de dışarda da bu gerçekleri yaşadık ve gördük. Hâlâ da yaşamaktayız.
Parçala, böl ve yönet projesinin sahipleri belli, içerdeki işbirlikçileri de belli; FETÖ'cüler tam temizlenemedi? Her yerdeler. Bunlarla birlikte hareket eden yabancı istihbarat ajanları cirit atıyor.
Bu güne gelene kadar kuruluş amaçları doğrultusunda ve meslekleri gereği insan sağlığı için çalışan hekimlerimiz ve meslek örgütleri saydamdır. FETÖ gibi gıllıgışlı durumları hiç yok.
TBB ise, iddia-yargılama-savunmadan oluşan Yargı'nın kurucu unsuru savunmayı temsil eden avukatların üst meslek örgütüdür.
Tabipler Odası, Barolar ve bunların üst meslek örgütleri, mesleki hizmetleri yanında toplumda kamuoyu oluşturan demokratik unsurlardır. Ülkenin çıkarları konusunda toplumu aydınlatma, düşünce ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşma sorumlulukları da vardır.
Afrin harekâtı sürerken iyi niyetle yapılan barış açıklamasının Sayın Erdoğan'ın tepkisine neden olması bir yanlış anlaşılmadır.
Yoksa her iki kurumumuz da askerlerimizin başarısı için dualarını esirgememektedir.
Bir yanlışlık da Cumhurbaşkanının eksik bilgilendirilmesidir, şöyle ki; Türkiye Barolar Birliği'nin adı 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 109.maddesi hükmüdür. Türk Tabipler Birliği'nin adı da 6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanunu'nda belirtilmiştir ve yasanın adı dahi böyledir.
Yasal mevzuat gereği, her iki kurumun adı yasayla konulduğundan kaldırılması da yasayla olur. Bakanlar Kurulu kararı ile isimlerdeki Türk ve Türkiye sözcükleri kaldırılamaz. Her iki kurum da kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Sayın Erdoğan'a bilgi verenler dernekler hakkındaki usulü aktarmışlardır. O bilgi dahi yanlış olmuştur. Zirâ, derneklerin Türk, Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk isimlerini almaları İçişleri Bakanı'nın onayı ile olur, Bakanlar Kurulu kararına gerek yoktur. Derneklerin kamu hizmeti gördükleri hususu ise Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilir.
Cumhurbaşkanı'na bilgi verenler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile dernekleri birbirine karıştırmışlardır.
Devleti meydana getiren unsurların başında insan unsuru gelir. Adına ulus da deseniz, halk da deseniz temel unsur insandır.
Türkiye Cumhuriyeti (TC) halkı dediğimizde; bugün ülke sınırları içinde yaşayan insanlarımız anlaşılır. Türk Milleti dediğimizde; geçmişte yaşamış, yaşayan ve geleceğe uzanan bir kavramı ifade etmiş oluruz. Yani halk kavramı somut boyutlar taşırken; millet kavramı, soyut ve felsefi niteliği öne çıkan, toplumda birlik ve beraberliği ve dayanışmayı sağlayan manevi ağırlığı olan, işin olmazsa olmazı olan bir değeri ifade eder.
Bu kavramsal yaklaşımdan sonra asıl konuya gelelim; isimlerinin başında Türk ve Türkiye sözcükleri bulunan kuruluşlarımız vardır ki, bu onların milli olduklarını gösterir. Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türkiye Barolar Birliği'nde (TBB) olduğu gibi.
Ne var ki, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TTB ve TBB'nin isimlerindeki "Türk" ve "Türkiye" sözcüklerinin Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılacağını açıkladı. Nedeni de, TTB'nin savaşın halk sağlığına zarar verdiği yolunda bir açıklama yapması ve TBB'nin de buna destek vermesi.
Sözün özü her iki kurumun da barış istemesi?
Anahtar soru: Barış istemek suç mu?
Tabii ki barışı istemek suç değil. Nitekim Suriye için Cenevre'de, Astana'da ve diğer uluslararası toplantılarda barışı konuşmuyor muyuz? Barışı istiyoruz, barışı konuşuyoruz.
Afrin operasyonumuz da başta sınır güvenliğimiz ve bölgede barış için değil mi?
Ancak kimi sinsi emellerin barış ve demokrasi gerekçeleri arkasına sığınarak ortamı bu hale getirdikleri de bir vakıa.
İçerde de dışarda da bu gerçekleri yaşadık ve gördük. Hâlâ da yaşamaktayız.
Parçala, böl ve yönet projesinin sahipleri belli, içerdeki işbirlikçileri de belli; FETÖ'cüler tam temizlenemedi? Her yerdeler. Bunlarla birlikte hareket eden yabancı istihbarat ajanları cirit atıyor.
Bu güne gelene kadar kuruluş amaçları doğrultusunda ve meslekleri gereği insan sağlığı için çalışan hekimlerimiz ve meslek örgütleri saydamdır. FETÖ gibi gıllıgışlı durumları hiç yok.
TBB ise, iddia-yargılama-savunmadan oluşan Yargı'nın kurucu unsuru savunmayı temsil eden avukatların üst meslek örgütüdür.
Tabipler Odası, Barolar ve bunların üst meslek örgütleri, mesleki hizmetleri yanında toplumda kamuoyu oluşturan demokratik unsurlardır. Ülkenin çıkarları konusunda toplumu aydınlatma, düşünce ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşma sorumlulukları da vardır.
Afrin harekâtı sürerken iyi niyetle yapılan barış açıklamasının Sayın Erdoğan'ın tepkisine neden olması bir yanlış anlaşılmadır.
Yoksa her iki kurumumuz da askerlerimizin başarısı için dualarını esirgememektedir.
Bir yanlışlık da Cumhurbaşkanının eksik bilgilendirilmesidir, şöyle ki; Türkiye Barolar Birliği'nin adı 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 109.maddesi hükmüdür. Türk Tabipler Birliği'nin adı da 6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanunu'nda belirtilmiştir ve yasanın adı dahi böyledir.
Yasal mevzuat gereği, her iki kurumun adı yasayla konulduğundan kaldırılması da yasayla olur. Bakanlar Kurulu kararı ile isimlerdeki Türk ve Türkiye sözcükleri kaldırılamaz. Her iki kurum da kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Sayın Erdoğan'a bilgi verenler dernekler hakkındaki usulü aktarmışlardır. O bilgi dahi yanlış olmuştur. Zirâ, derneklerin Türk, Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk isimlerini almaları İçişleri Bakanı'nın onayı ile olur, Bakanlar Kurulu kararına gerek yoktur. Derneklerin kamu hizmeti gördükleri hususu ise Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilir.
Cumhurbaşkanı'na bilgi verenler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile dernekleri birbirine karıştırmışlardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023