'Türk milletini sevmek vâciptir'

"Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, her halde biz onların yerine kendilerinden daha hayırlılarını getirmeye elbette bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez." (Me'âric?40, 41).
2012'de yayınlanmış ama o tarihlerde yazdığım gazete her ne hikmetse bütün yazılarımı ve arşivlerindeki 8,5 yıllık kayıtları sildikleri için, yaklaşık beş yıl sonra, ufak?tefek müdahalelerle güncelleyerek, tekrar sunmak istiyorum.
Çünkü bu aralar, yine cambaza baktırılan Türk milletinin acilen silkinmesi ve kendine dönmesi gerek!
Patır?patır can verdiğimiz, cayır?cayır yandığımız bu zor günlerde sığınılması gereken tek adrese sığınıp, yeniden kıyam etmemiz gerek!
Eğer akletmezsek başımızdan pislik yağdırılacağını bilmemiz gerek!
Doğrunun geçici de olsa yanlışa mağlubiyetine veya öyle görüntü vermesine izin vermememiz gerek!
Neden mi? Çünkü Elhamdülillah Türk'üz biz.
Çünkü Emir Timur söylemiyle; "Allah Türk Milletini dünya nizamından sorumlu olarak yaratmıştır!"
Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın söylemleriyle; "Bugün dünyada can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti, din ve vicdan emniyeti, vatan emniyeti yoksa Türkler dünya üzerinden elini çektiği içindir."
Çünkü Allah'ın fetihle müjdeleyip fütuhatla ödüllendirdiği tek kavim, Türk Milletidir.
Yıllarca kişinin kavmini sevmesine dînen bir yasak olmamasına rağmen, dincilere karşı; görme özürlülerin el yordamıyla fili tarif etmesine benzer bir gayretle Müslümanlık ile Türk Milletçiliğini bir arada götürmeye uğraştım.
Bunu yaparken, sıkıştıklarında "takvâ" ve "hicret"in arkasına saklanan mürâilere karşı sık müracaat ettiğim bir kaynak ve bir hadis vardı.
Cemal Kutay'ın; "Tarih Konuşuyor" adlı Aylık Mecmuası'ndaki, Yadigâr Han Oğlu Ebül'Gâzi Bahadır Han'ın "Şecere?i Türk" adlı eserinin tefrîkasından, Dergi'nin Nisan?1964 Sayısı'ndan alıntılıyordum.
Bir daha aynen tekrarlayayım:
Adı geçen eserde, Kazvinli Hoca Reşîd anlatıyor:
"İlk Müslüman olan, Cengiz'in oğlu Hülâgu Han Oğlu Abaka Han oğlu Argun Han oğlu Gazan Han, Kazvinli Hoca Reşid'i çağırtır ve der ki:
? Tanrı'ya şükürler olsun, Müslüman olduk. Atamız Hülagu Han'ın Moğul diyârlarından geldiğinden beri üç nesil geçti. Bizden sonra gelecekler; Moğul yaşayışlarını, töresini, geleneklerini, uruklarını, yurt adlarını unutacaklar! Moğul ili ki, güzelliklerin, yüceliklerin kaynağıdır. Sayısız anılarımız var. Bunları derle topla, öyle bir bitik yaz ki, bizden sonra gelenler, senin kaleminden ve dilinden bu olup bitenleri öğrenip adını kalblerinde ansınlar.
Ben şaşırdım!..
? Ben Kazvinli Hoca Reşidüddin olarak bunu başaramam! Dedim.
Cevapladı:
? Yok olmaz!.. Bunu sen, yapabilirsin. Bizde yazılmış kitaplar var. Yazılmayanları hatırlayan aksakallılar da sağda?solda anılarıyla barınırlar. Bunları derle topla.. Ben de Tanrı izin verirse sana yardımcı olurum. İşte sana benim bildiğim bütün kişilerin adları...
Bunlar, yaşı yüze yakın ihtiyarlardı. Han'ın sarayında bir de anlı şanlı Bey vardı ki, adı Aksakal Bahadır idi.
Han, onu çağırdı:
? Ben Hoca Reşid'e bir çetin iş diledim. Moğul'un asıl soyunu en iyi sen bilirsin. Bu işte ona yardımcı ol.
Yaradan'a sığındım, işe başladım.
Peygamberimizin hicretinin 702. yılında (1301 senesinde) kitabımı bitirdim ve ona "Cami?üt Tevârih?Tarihler Derleyicisi" adını koydum.
Ben de herkes gibi öleceğim. Cami?üt Tevârih'i benden sonra öz ve arı Türkçe yazacak olanlara armağan ediyorum. Hepsi doğrudur. O'nun doğrulukları yüceliğini binâ etti.
Türk Milleti, dünyanın en köklü en ulu ulusudur. Bu gücü ona Tanrı verdi.
Peygamberimiz Mirac'da, Cebrâil'e sordu:
? Yeryüzünde beyaz atlılar görüyorum. Bunlar hangi millettir?
Cebrâil:
? Bunlar, Allah'ın süvârileri olan Türkler'dir, diye cevapladı.
O tarihte Türkler, Müslümanlığı daha kabul etmemişlerdi."
Bu Hadis'ten eski Türk eserlerinde sıkça bahsedilir ama Emevîst Arabizmi İslâm diye dayatan baasçı zorbalar, bu Hâdislerin bilinmesine izin vermemişler!
Günümüzde "Milli Ekonomi Modeli'ni, Haydarizm"i gizledikleri maharetle saklamışlar! Allah sorsun ki soracak...
Biz de donanım eksikliği yüzünden yeterince karşı çıkamamışız!
Ta ki, ?Allah razı olsun? Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 21.yy.'da Hünkâr Hacı Bektaşça yeniden halkları aynı inanç teknesinde yoğurarak milletleştirme ameliyesini başlatıp aynı zamanda da; "Türkoğlu Türk'üm" diye kükremesine kadar!
Ta ki, tevhîdin merkezine Ehl?i Beyt'i koyarak; "Dinde bütünlüğü sağlayamadan millî bütünlüğü sağlamak mümkün değildir" diye uyarıp hem beşerî, hem de îmanî birliğe çağrıyı yapıncaya kadar!
(Bu arada aklıma gelmişken; Hz. Peygamber (s.a.a)'in irtihalinden kısa bir süre sonra Cennet Gençliği Önderleri İmam Hasan (a.s.)'ı zehirleyerek, İmam Hüseyn (a.s.)'ı Kerbela'da vahşice başını keserek şehit eden emevistlerin, İstanbul'da Haydar Hoca'nın evine yaptıkları saldırıyı tesadüf mü zannediyorsunuz?)
Konumuza devam edelim; açıkça ve pervasızca yapılan yanlışlara bilgi ve donanım eksikliğimiz yüzünden yeterince karşı koyamamışız demiştim;
Ta ki ?Allah râzı olsun? İlâhiyatçı Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı'nın, "Hazreti Peygamber'in Hâdislerinde Türkler" ve "Kurân?ı Kerîm ve Vahy?i İlâhide Türkler (2 cilt)" eserleri yayınlanıncaya kadar...
Kur'an?ı Kerim'de; Allah'ın insanları, ayrı renklerde ve ayrı dillerle donanmış milletler olarak yarattığını (Rûm? 22) açıkça bildirdiğini, bu iki fikir ve siyaset dehası Türk'ün verdikleri bilgiler ve bilgilerin verdiği cesaretle doğruyu anlatabilmemiz, hem de Türk Milletçiliğini savunmamız kolaylaştı.
Şükürler olsun ki belge ve kaynaklarla donanarak mürâilerin, takîyyeci Ilımlı İslâmcıların ve Haçlı Müslümanların karşısında daha güçlüyüz!
Sohbetin sonu da Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı'dan olsun:
"TÜRK MİLLETİNİ SEVMEK VÂCİPTİR." vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...