Silahlı kuvvetlerde rahatsızlık belirtileri 23 Ağustos tarihinde yapılan MGK toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın kullandığı "Kürt sorunu" ifadesi de gündeme geldi. Kurulun asker üyeleri, Başbakan'ın çıkışının sakıncalı olabileceğini belirttiler. Askerlerin, "Kürt sorunu ifadesi, mücadele edilen terör sorunu bağlamında yanlış anlamalara yol açabilir" görüşünü dile getirdikleri kaydedildi. Askerlerin bu konudaki görüşlerine karşı herhangi bir itiraz olmadığı anlaşıldı. Ayrıca bu MGK toplantısında ele alınan konuların oldukça detaylı olarak görüşüldü bildirildi. Bakanlığın sözcüsü tarafından verilen bilgiye göre toplantıda herhangi bir olumsuz hava olmamıştır denildi. Ayrıca daha sonraki bildiriye de kimsenin itirazı olmadığı vurgulandı. Toplantıda hiçbir konuya itiraz edilmedi. Toplantı çok olumlu havada geçmiş bulunmaktadır, denildi... Toplantıya 3 raporla girildi Milli Güvenlik Toplantısına 3 ayrı raporla girildiği bildirilmektedir. Bunlar: 1 - Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Raporu, 2 - Hükümetin raporu, 3 - TSK'nın raporu. Bildiride, her üç raporda da Güneydoğu sorunu ele alınmış ve PKK'nın neden Mayıs 2005'ten bu yana harekete geçtiği, durum tespiti ve buna karşı alınacak önlemler ortaya konuldu, gözden geçirildi ve tartışıldı denmektedir. Sonunda PKK terörünün artmasında "Örgütün dağılma aşamasına gelmesi" ve "Örgütte liderlik sorununun büyük boyutlara ulaşması" ve bunu gizleme çabaları etken oldu denmektedir. Ayrıca Başbakan Erdoğan'ın aydınlarla(!) görüşmesinde "Kürt sorunu" demesi bunun yanında "Her ülke geçmişte hatalar yaptı demesinin de etkileri konuşuldu. Erdoğan bu konuşmasında "Hataları yok saymak büyük devletlere yakışmaz" demişti. "Geçmişte maalesef ayrımcılık yapıldı" diyen Erdoğan'ın sözleri muhalefet partileri tarafından sert eleştirilere hedef oldu. Erdoğan'a yönelen tepkiler, "Terör odaklarına değil geçmiş hükümetlere ve devlet politikalarına yüklenmektedir. Bu sözler ise terörle mücadeleyi zaafa uğratıyor, mücadele edenlerin azminin kırılmasına neden oluyor" sözleriyle de dikkat çekildi. Türkiye Cumhuriyeti ve ordusu Türk Milleti dünyada asker kökenli bir millet olarak tanınmaktadır. Ordusuyla bu kadar bütünleşen, ordusunu bu kadar benimseyen ve ona bu kadar değer veren başka bir millet dünyada düşünülemez. Türk milleti için ordu, olmazsa olmazların başında gelmektedir. Türk Milleti, ilk Orta Asya göçebe kuruluşlarından beri, ordusuz devlet olamayacağına ve Devletlerin başlıca dayanakları ve hayatiyetlerinin, ellerinde tuttukları ve oluşturdukları orduyla eşdeğerde olduğunu en iyi anlayan milletlerden biridir. Aslında genel olarak ortaya bir soru atılması gerekirse "dünya ordu kurmanın kültürü" Türklerle başlamış yeşermiş ve gelişmiştir de denebilir. Onun için ordunun tavrı ve hareketleri, Ordu komutanlarının söyledikleri ve görüşleri ve yapılan toplantılarda aldıkları kararlar daima en üstün derecede değerlendirilmeye alınmış ve uymaya çalışılmıştır. Ayrıca ordunun gittiği yol ve aldığı tavır daima memleket yararına dönük olduğu da defalarca ispatlanmış durumdadır. Ülkemizde hele Cumhuriyet devrinde Ordu bir çok defa Türkiye'nin zor zamanlarında yardımcı olmuş ve Vatana-Millete Türk halkına adeta bir yön çizici görevini yerine getirmiştir. Onun için Türkler için ordu adeta, kutsal kuruluş- peygamber ocağı seviyesinde bulunan bir atar damarımız sayılır! Bunun yanında Demokratik ülkelerde sivil idareler ve seçişmiş sivil hükümetler mevcuttur. Onlar Millet-Halk tarafından belirli dönemler için seçilmiş siyasetçilerdir. Hükümetler bu seçilmiş siyasetçilerden oluşmakta çünkü onlar bir nevi Milli iradeyi temsil etmektedirler. Diğer taraftan ülkede tam bir uyum olması için Hükümet ve Ordu arasında uyum içinde işbirliğinin yürümesi gerekmektedir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ulusuyla çok özel bağları bulunduğunu, ancak "ordu üzerinde sivil kontrol ilkesi"nin "evrensel bir değer" olduğunu söyledi. "TSK, ulusun yaşadığı toplumsal gelişim ve değişimde çok önemli bir rol oynamıştır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006