Osmanlı-Türk medeniyeti tarihte büyük rol oynamıştır. Bizim kendi kültürümüz insana değer veren, insana eşref-i mahlukat olarak gören, ona dünyanın hakimiyeti verilen bir varlık olarak görmektedir. İnsan dünyanın halifesi olarak görülmektedir. İnsanın değeri çok yüksek tutulmaktadır. Ancak modernleşmeler ve Batının etkisiyle birlikte büyük sapmalar, yoldan çıkmalar görülmektedir. Türkiye'de toplum hayatına bir nevi kast edilmektedir. Toplumumuz dağıtılmaya çalışılmaktadır. Kâr eksenli hayata dönük -maddeye dönük maneviyatın yerine paraya dönük, bir hayata toplumuz itilmektedir.İnsanlar artık dinlerini istedikleri gibi öğrenemiyorlar. Ortalıkta bir çok engeller konmaktadır. İnsanlar maneviyat kıtlığı çekiyorlar. Bazı medyalar, sahibinin sesi gibi dışa bağımlı olarak insanların beyinlerini yıkamaya çalışıyorlar. Onları dışarıya bağımlı beyni yıkanmış, onların bir nevi dediklerini ve isteklerini yerine getiren bir nevi tüketicileri yapmak istiyorlar. İnsanlarımızı yabancılaştırıyorlar. Gençlerimize madde ile-para ile din değiştiriyorlar. Durum zannedildiğinden de vahimdir. Ancak ilgililerimiz hala etkili tedbir almıyorlar alamıyorlar. İçimizde, Türkiye'de kendi halkına düşmanlık edecek o kadar çok insan oluştu ki, onların tespiti gittikçe zorlaşmaktadır.Dışa bazı çıkarlarla bağlı olanlar, özellikle elinde kalem olanlar veya belirli idari mevkilerde bulunanlar- ön planda gelenler olmaktadır. Onlar organize bir şekilde Ülkemizin ve aile yapısı ile geleneklerimizin aleyhine zaman zaman adeta planlanmış senaryolar ve kampanyalar oluşturarak halkımızın zihnini karıştırmakta ve yabancılaşmayı teşvik etmektedir.Kötüleme kampanyaları ve komplekslerÜlkemizdeki kötüleme ve Milletimize aşağılık duygusunu aşılama kampanyaları yaklaşık olarak yüzlerce yıldan beri-tâ Osmanlının zamanından bu yana devam etmektedir. Her ülkenin tarihi gelişme devrelerinde iyi ve kötü dönemler olmaktadır. Ancak bu kötü devrelerdeki durgunluklar veya ekonomik kötüleşmeler daha çok dünyanın ve ekonomik çevrenin etkinliğinden veya kötü idarelerden oluştuğu da bilinmektedir. Ancak bu malum kalemler, Ülkemizde yaşanan her tersliğin ya İslam'dan, veya halkın milli duygularından, kültüründen, gelenekler ve göreneklerinden veya yaşam davranışlarından geldiğini öne sürerek, bu hassas dönemlerde Milletimizin duygularıyla adeta alay etmekte ve halkımızı yaralamaktadır. Öte yandan inanç, milliyetçilik ile Türk kültürü, halkımızın bütünlüğünü ve mensubiyetini sağlamaktadır. Onlar olmadan bir toplumdan ve Devlet yapısından bahsetmek zaten mümkün değildir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006