Konu çok hassas ve derin bir analiz gerektiren husustur.
Evet, İslam'da mezheplerin değil, Hz Ali gerçeğinin var olduğunu haykırma zamanıdır.
Zira o Ali ki, Peygamberimizin vefatına yakın son kez ümmetine hitap ettiği Gadîr-i Hum hutbesi ile, Hz Ali'yi kendinden sonra Halife olarak yerine bıraktığı en emin kişidir.
Hz Ali'nin Halife olarak tayin edilmesi olayı Peygamberimizin kendi karar ve kanaati olmayıp, Maide suresi 67. ayetinde açıkça belirtildiği üzere, bizzat yüce Allah'ın beyanı ve takdiridir.
Kaldı ki bu olay aynı zamanda, sahabelerin en önde gelenleri olduğu halde, tüm Müslümanların şahitliği ve Hz Ali'yi tebrik etmeleriyle sabit olmuş olan çok meşhur bir tarihi vakadır.
İşite ne olduysa Peygamberimizin vefatı ile oldu ve İslam'da ilk derin ayrışmalara yol açacak gelişme, Sakife vakası ile olmuştur.
Mezheplerin doğuşuna da bu olay sebebiyet vermiştir.
Olayın aktörleri ve nedensellikleri üzerinde durmaya ihtiyaç olmakla birlikte, şimdilik ve bu yazımızın konusu olmadığından daha başka bir zamana erteleyelim.
Bugün gelinen son nokta itibariyle aynı dine, Kitaba ve Peygambere mensup olan İslam dünyasındaki bu derin mezhepsel arıza ve ayrışmanın nedenlerini bilmek, bugün bu konuya kafa yoran herkesin hakkıdır diye düşünüyorum.
Bir kere şunu çok net olarak ve bir kere daha altınız çizerek ifade etmek isterim ki, İslam'da bugün derin manada ayrışmalara sebebiyet veren mezhepsel bir kurumsal yapı, asla bulunmamaktadır.
İslam'ın özü ve onun yaşanma şekli olan laboratuvarı, Ehl-i Beyt'tir.
Ehl-i Beyt ise beş kişiden oluşur.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.a.) Hz Ali, Hz Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin.
Mü'minlerin emiri Hz. Ali (a.s) hicri 40 yılında Ramazan ayının 21. gecesi şehit edildi ve mukaddes "Necef" topraklarında toprağa verildi.
Hz. Ali bütün Faziletlerin merkezi ve kaynağıdır. Fazilet, üstün kemalat, yücelik ve azamette hiç kimse ona ulaşamaz. Ondan sonra ilim ve fazilette bir makama erişen herkes ilim ve faziletlerini ondan almış, onu izlemiş, onun davranış ve tavırlarını örnek alarak hareket etmişlerdir.
Adl-i ilahi'ye inanan ve istidlal ehli olan "Mutezile" fırkası ilimlerini Hz. Ali'den almışlar. Bu fırkanın ileri geleni "Vasil b. Ata" Muhammed Hanefiye'nin oğlu Ebu Haşim-i Abdullah'ın öğrencisidir ve o da babası Hz. Ali'nin (a.s) öğrencisidir.
Eş'ari, fırkası da Ebu-l Hasan Eş'ari'ye mensuptur. Ebu-l Hasan, Ebu Ali Cubai'nin öğrencisidir o da Mü'tezile fırkasının ileri gelenlerinden biridir. Bu açıklamayı nazara aldığımızda Eş'ari fırkasının da sonunda her şeylerinde Ali b. Ebi Talib'e vardıkları açıklığa kavuşur.
12 imam ve Zeydiye (dört imam) Şiilerinin ise Hz. Ali'ye (a.s) mensup oldukları açıktır.
İslamî ilimlerin bir diğeri de fıkıh ilmi ve din ahkâmıdır ki, bunun da kaynağı Hz. Ali'dir (a.s). İslam mektebinde yetişen bütün fakihler Ali'nin (a.s) fıkıh ve ilminden yararlanmışlardır.
Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife'nin arkadaşları olan Ebu Yusuf ve Muhammed b. Hasan Şeybanî ve diğer Hanefi mezhebinin fıkıh bilginleri ilimlerini Ebu Hanife'den almışlardır. Şafii, (Şafii mezhebinin imamı) ise Muhammed b. Hasan'dan ders almıştır ve bu açıdan o da Ebu Hanife'nin öğrencisidir.
Ahmed b. Hanbel (Hanbeli mezhebinin kurucusu) ise Şafii'nin öğrencisidir. O da iki vasıtayla Ebu Hanife'nin öğrencisidir. Ebu Hanife ise Cafer b. Muhammed'in (altıncı imam) öğrencisidir. Cafer b. Muhammed ise babası Muhammed Bâkır'ın (a.s) ve iki vasıtayla dedesi Ali'nin (a.s) öğrencisidir.
Malik b. Enes (Maliki fırkasının kurucusu) "Rabiet-ur Re'y"in öğrencisi ve o da "İkrime"nin öğrencisi, ikrime de Abdulalh b. Abbas'ın öğrencisidir.
İbn-i Abbas da Hz. Ali'nin (a.s) öğrencilerindendir. Şafii fıkhını Malik'in nezdinde kıraat ettiğini dikkate alarak Hz. Ali'ye (a.s) vardırılabilir.
Bunlar dört Ehl-i Sünnet mezhebi fakihleri idi. Ama Şia fıkhına gelince bu mezhebin Hz. Ali'nin (a.s) şahsından kaynaklanmış olduğu açıktır.
Ayrıca sahabenin fakihleri Ömer b. Hattab ve Abdullah b. Abbas idi ki onların her ikisi de fıkıh ve din ahkâmını Hz. Ali'den (a.s) almışlardır.
Hz. Ali'nin (a.s) öğrencilerinden olan Abdullah b. Abbas'ın durumu açıktır. Hz. Ömer ise, kendi hilafeti döneminde, içinden çıkamadığı birçok meselelerde Ali'ye (a.s) ve diğer sahabelere müracaat ettiği ve defalarca açık bir şekilde:
"Ali olmasaydı Ömer helak olurdu" dediği ve yine: "Ebu-l Hasan'ın (Ali'nin) bulunmadığı zor bir meseleyle Allah beni karşılaştırmasın" dediği ve bilahere sahabeye "Ali mescidde olduğu zaman hiç kimsenin fetva vermeye hakkı yoktur!" dediği herkes tarafından bilinmektedir.
Böylece İslam fıkhının Hz. Ali'ye vardığı açıklığa kavuşmuş oluyor. Ayrıca Ehl-i Sünnet ve Şia âlimleri Resulullah'ın (s.a.a) ashaba şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
"Kadılık ve hâkimlik konusunda Ali sizin hepinizden üstündür" kadılık da fıkha dayanmaktadır. Dolayısıyla Ali (a.s) Resulullah'ın (s.a.a) ashabının en üstün fakihidir.
Yine bütün İslam fırkaları nakletmişlerdir ki, Resulullah (s.a.a) Ali'yi (a.s) Yemen'e gönderdiği zaman: "Rabbim; onun kalbini hak ve hakikate yönelt ve hakkı söylemesi için diline sebat ver" diye buyurdu.
Çünkü tefsirlerin çoğu Ali'den (a.s) ve Abdullah b. Abbas'tan nakledilmiştir. İbn-i Abbas da Hz. Ali'nin (a.s) öğrencisi olup ilmini ondan almıştır.
Bir gün İbn-i Abbas'a senin ilmin Hz. Ali'ye göre nasıldır?" diye sorulduğunda İbn-i Abbas şöyle dedi: "Engin okyanusun karşısında bir yağmur damlası gibidir."
Sonuç:
İslam'da mezhep diye bir olay yoktur.
Şayet bugün bütün İslam dünyası mezhebi taassup ve ayrışmaları bir tarafa bırakıp, İslam'ın özü olan Ehl-i Beyt'i referans alırsa ne olur biliyor musunuz?
Bütün dünya cennete döner ve tüm kavga ve savaşlar da sona erer.
Geçmişte yaşanan tüm kavgaların ve savaşların sebebi de, işte tam olarak budur.
Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir.
Bu hususta çok büyük devrimler yapmış olan ve gerçeğin ortaya çıkarılmasında sayısız ezberler bozan Atatürk ve Ehl-i Beyt aşığı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e selam olsun.
- Teğmenleri bırak ekonomiye bak! / 25.11.2024
- Teğmenlere güveniyorum, size asla! / 20.11.2024
- Emekli maaşı senin sabah kahvaltın / 19.11.2024
- Halk ‘Mansur Yavaş’ diyor / 18.11.2024
- Sağlık Bakanı istifa etmeli / 14.11.2024
- Milli olmayan partiler kapatılmalı / 13.11.2024
- İktidara kızıp, devlete ateş etme! / 12.11.2024
- TS küme düşecek / 11.11.2024
- Düzenbaz, sahtekâr Standard & Poor's / 07.11.2024