İnsanlık tarihi çok sayıda zalim yöneticilerin varlığına tanıklık etmiştir.
Bunların en başında, Emeviler ve Abbasiler gelmektedir.
Mesela Muaviye.
Onun kalleş oğlu Yezit.
Mesela Harun Reşit.
Mısır Kralı Firavun.
Çin hükümdarı Qin Shi Huang.
Moğol İmparatoru Cengiz Han.
İspanyol Engizisyonu lideri Tomas de Torquemada.
Rus Çarı İvan.
Neden bu insanlar idaresi altındaki insanlara orantısız bir şekilde zulmetti?
Korktukları için.
Neden korkmuşlardı?
Oturdukları koltuğun altlarından gitme korkusu.
Niçin bu kadar önemli bu koltuklar ve makamlar?
Çünkü karakter olarak olgunlaşmamış ve daima kendilerine karşı başkalarını veya milleti rakip olarak görmüşlerdir.
Başka…
İdeolojik körlük ve 'radikal' saplantılar.
Kontrolsüz öfke ve intikam alma dürtüsü.
Tüm bu zalim sultan veya kralların temel ortak özellikleri aşağı yukarı bunlardır.
Peki, bugün tüm bu yaşanmışlıklardan çok büyük ölçüde tecrübeler edinmiş modern insanlık, halen daha bu denli uygulamaları neden yaşamaya devam etmektedir sizce?
Türk milletinin kadim tarihine bakıldığında bu türden olaylara rastlanılmasına, asla imkan bulunmamaktadır.
Yavuz Sultan Selim'i ayırarak söylüyorum!
Biz bugüne bakalım.
Tarihte yaşanmış ne kadar olumlu veya olumsuz gelişmeler varsa bunların tamamını okuyup inceleyen eşsiz önderimiz yüce Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurarak Türk'ün özüne yaraşır en üst seviyede bir demokrasi inşa etmiştir.
Cumhuriyeti inşa ederken de devlet idaresini kişilerin iki dudağı arasından çıkacak buyruklara bırakmayarak, yasama, yürütme, yargı gibi denge ve denetleme mekanizmalarını oluşturmuştur.
Erkler ayrımı denilen bu mekanizmanın en sağlıklı koşullarda çalışabilmesi ve yaşam alanı bulabilmesi için, parlamenter sisteme ihtiyaç duyulmuştur.
2010 tarihinde Anayasa değişikliği için yapılan referandum ve 2017'den sonra fiili olarak geçiş yaptığımız başkanlık sistemi, Türkiye'yi karpuz gibi ikiye bölmüştür!
Başkanlık sistemi, Türk milletinin genetik kodlarına yönelik tümüyle aykırı bir sistemdi.
Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda isteseydi bu sisteme geçemez miydi?
Ben bu ülkenin kurtarıcısıyım diyemez miydi ve tek adam rejimini inşa edemez miydi?
Demedi, yapmadı çünkü o tüm bunları en iyi bilen ve yüz yıl ilerisini görebilen dahi bir liderdi.
Erkler ayrımının oluşturulması ve denge denetleme mekanizmalarının varlığı, ulus devletin hayatiyeti ile milletin egemenliği için mutlak şarttı.
Yasamada bir sorun teşkil ederse, yürütme veya yargı varlığını hissettirerek sorunu çözecekti.
Her biri, birbirinin var oluş gerekçesi gibidir.
Burada bahsi geçen devletin temel kurumlarının varlığından maksat, Türk milletinin daha hür ve özgürce yaşayabilmesine katkı sunmak içindir.
Başkanlık sistemi denilen ve özellikle de bizde ki gibi ne olduğu anlaşılamayan yapının varlığı, milletin birlik ve beraberliğinin bozulmasına ve devletimizin bölünmez bütünlüğünün parçalanmasına zemin hazırlamaktadır.
Bugün sadece başkanlık sisteminin arızalarından dolayı değil, uygulanan gayri milli politikalar yüzünden Türk milleti çareyi meydanlara inerek bulmaya çalışmaktadır.
Dikkat edilirse, temelsiz ve bizde ki gibi kurumlardan yoksun ülkelerin liderleri gittiğinde, o ülkelerin yerlerinde yeller esiyor.
Neden peki?
Çünkü devletin teşkilatlanmasında temel faktör anayasal kurumlardır.
Asla bir tek adam düzenine dayalı sistemler ayakta kalamaz.
Bizim içinde bu sistemde ısrar edilmesi, beka sorunudur!
Bugün ekonomi yerle bir olmuştur.
Gençler hiç olmadığı kadar umutsuzdur.
Çaresiz kalan milyonlar, çözümü muhalefetin açtığı bayrağın altında toplanmakta görmüştür.
Bu da demokratik ülkelerin tamamında olan bir şeydir.
Herkesin anayasal hakkı olan ve 2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanununda koşulları belirtilen çizgilerde kalmak şartıyla, önceden izinsiz almaksızın silahsız ve saldırısız bir şekilde gösteri yapabilme özgürlüğüne sahiptir.
İzlediğimiz meydan mitinglerinde dünyada eşi benzeri görülmemiş bir olgunluk ve seviye söz konusudur.
2 milyon 200 bin kişilik miting yapılacak ve kimse kimsenin ayağına basmayacak.
Ve siz bu kadar olgun ve eğitim seviyesi yüksek olan ve milyonlarca insandan oluşan milli iradeye karşı biber gazı sıkarsanız, o zaman sizin adınız da yukarıda isimleri yazılı olan şahısların arasına girmeye aday olur!
Ne demek ODTÜ'lü, Boğaziçi'li pırıl pırıl geleceğimiz çocuklarımıza gaz sıkmak!
Ne demek su sıkmak, coplamak!
Ters kelepçe nedir Allah aşkına!
Ne demek "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye slogan attınız diye sorguya çekmek!
Siz kimin askerisiniz?
Kimin kurduğu ülkede bu makamlardasınız?
Dayak attığınız çocuklar, yarının valisi, kaymakamı, hâkimi, savcısı ve hatta Emniyet Müdürü.
Gazı sıkan da garibanın çocuğu, gazı yiyen de!
Kim neden bu kadar zalimce karar verir ve toplumu germeye çalışır?
Zamanında bunun aynısını FETÖ'nün adamları yapmadı mı?
Milleti germek kimin işine gelir hiç mi kafanız basmıyor?
Zannediyor musunuz ki, milyonların meydanlara akması sadece Ekrem İmamoğlu yüzünden veya hepsi CHP'li?
Meydanlara inen insanların hepsi farklı partilerden insanlar ama bunun da bir önemi yok.
Siz bu insanları kategorize ederek, kendi çözümsüzlüğünüzü ve başarısızlığınızı örteceğinizi mi zannediyorsunuz?
Bunların hepsi asil Türk milletinin evlatlarıdır ve vatanın gerçek sahipleridir.
Siz sadece vekilsiniz ve geçicisiniz.
Kalıcı olan ve asil olan, Türk milletidir.
Bu milletin evlatları yemin olsun, bu ülkeyi sizden yüz kat daha iyi idare eder.
Sizin anlayamadığınız bu gençlik, Atatürk'ün gençliğidir.
Nutku okuyan gençliktir.
Devletin tüm olanaklarıyla pırlanta gibi çocuklara gaz sıkacağınıza, onlara daha iyi bir gelecek hazırlayın.
Erken seçime kadar zamanınız var.
Uygulayın Milli Ekonomi Modeli'ni, uçurun Türkiye'yi, o zaman bu gençler sizin yanınıza gelsin.
Bakın ne kadar kolayı var.
Bunların en başında, Emeviler ve Abbasiler gelmektedir.
Mesela Muaviye.
Onun kalleş oğlu Yezit.
Mesela Harun Reşit.
Mısır Kralı Firavun.
Çin hükümdarı Qin Shi Huang.
Moğol İmparatoru Cengiz Han.
İspanyol Engizisyonu lideri Tomas de Torquemada.
Rus Çarı İvan.
Neden bu insanlar idaresi altındaki insanlara orantısız bir şekilde zulmetti?
Korktukları için.
Neden korkmuşlardı?
Oturdukları koltuğun altlarından gitme korkusu.
Niçin bu kadar önemli bu koltuklar ve makamlar?
Çünkü karakter olarak olgunlaşmamış ve daima kendilerine karşı başkalarını veya milleti rakip olarak görmüşlerdir.
Başka…
İdeolojik körlük ve 'radikal' saplantılar.
Kontrolsüz öfke ve intikam alma dürtüsü.
Tüm bu zalim sultan veya kralların temel ortak özellikleri aşağı yukarı bunlardır.
Peki, bugün tüm bu yaşanmışlıklardan çok büyük ölçüde tecrübeler edinmiş modern insanlık, halen daha bu denli uygulamaları neden yaşamaya devam etmektedir sizce?
Türk milletinin kadim tarihine bakıldığında bu türden olaylara rastlanılmasına, asla imkan bulunmamaktadır.
Yavuz Sultan Selim'i ayırarak söylüyorum!
Biz bugüne bakalım.
Tarihte yaşanmış ne kadar olumlu veya olumsuz gelişmeler varsa bunların tamamını okuyup inceleyen eşsiz önderimiz yüce Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurarak Türk'ün özüne yaraşır en üst seviyede bir demokrasi inşa etmiştir.
Cumhuriyeti inşa ederken de devlet idaresini kişilerin iki dudağı arasından çıkacak buyruklara bırakmayarak, yasama, yürütme, yargı gibi denge ve denetleme mekanizmalarını oluşturmuştur.
Erkler ayrımı denilen bu mekanizmanın en sağlıklı koşullarda çalışabilmesi ve yaşam alanı bulabilmesi için, parlamenter sisteme ihtiyaç duyulmuştur.
2010 tarihinde Anayasa değişikliği için yapılan referandum ve 2017'den sonra fiili olarak geçiş yaptığımız başkanlık sistemi, Türkiye'yi karpuz gibi ikiye bölmüştür!
Başkanlık sistemi, Türk milletinin genetik kodlarına yönelik tümüyle aykırı bir sistemdi.
Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda isteseydi bu sisteme geçemez miydi?
Ben bu ülkenin kurtarıcısıyım diyemez miydi ve tek adam rejimini inşa edemez miydi?
Demedi, yapmadı çünkü o tüm bunları en iyi bilen ve yüz yıl ilerisini görebilen dahi bir liderdi.
Erkler ayrımının oluşturulması ve denge denetleme mekanizmalarının varlığı, ulus devletin hayatiyeti ile milletin egemenliği için mutlak şarttı.
Yasamada bir sorun teşkil ederse, yürütme veya yargı varlığını hissettirerek sorunu çözecekti.
Her biri, birbirinin var oluş gerekçesi gibidir.
Burada bahsi geçen devletin temel kurumlarının varlığından maksat, Türk milletinin daha hür ve özgürce yaşayabilmesine katkı sunmak içindir.
Başkanlık sistemi denilen ve özellikle de bizde ki gibi ne olduğu anlaşılamayan yapının varlığı, milletin birlik ve beraberliğinin bozulmasına ve devletimizin bölünmez bütünlüğünün parçalanmasına zemin hazırlamaktadır.
Bugün sadece başkanlık sisteminin arızalarından dolayı değil, uygulanan gayri milli politikalar yüzünden Türk milleti çareyi meydanlara inerek bulmaya çalışmaktadır.
Dikkat edilirse, temelsiz ve bizde ki gibi kurumlardan yoksun ülkelerin liderleri gittiğinde, o ülkelerin yerlerinde yeller esiyor.
Neden peki?
Çünkü devletin teşkilatlanmasında temel faktör anayasal kurumlardır.
Asla bir tek adam düzenine dayalı sistemler ayakta kalamaz.
Bizim içinde bu sistemde ısrar edilmesi, beka sorunudur!
Bugün ekonomi yerle bir olmuştur.
Gençler hiç olmadığı kadar umutsuzdur.
Çaresiz kalan milyonlar, çözümü muhalefetin açtığı bayrağın altında toplanmakta görmüştür.
Bu da demokratik ülkelerin tamamında olan bir şeydir.
Herkesin anayasal hakkı olan ve 2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanununda koşulları belirtilen çizgilerde kalmak şartıyla, önceden izinsiz almaksızın silahsız ve saldırısız bir şekilde gösteri yapabilme özgürlüğüne sahiptir.
İzlediğimiz meydan mitinglerinde dünyada eşi benzeri görülmemiş bir olgunluk ve seviye söz konusudur.
2 milyon 200 bin kişilik miting yapılacak ve kimse kimsenin ayağına basmayacak.
Ve siz bu kadar olgun ve eğitim seviyesi yüksek olan ve milyonlarca insandan oluşan milli iradeye karşı biber gazı sıkarsanız, o zaman sizin adınız da yukarıda isimleri yazılı olan şahısların arasına girmeye aday olur!
Ne demek ODTÜ'lü, Boğaziçi'li pırıl pırıl geleceğimiz çocuklarımıza gaz sıkmak!
Ne demek su sıkmak, coplamak!
Ters kelepçe nedir Allah aşkına!
Ne demek "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye slogan attınız diye sorguya çekmek!
Siz kimin askerisiniz?
Kimin kurduğu ülkede bu makamlardasınız?
Dayak attığınız çocuklar, yarının valisi, kaymakamı, hâkimi, savcısı ve hatta Emniyet Müdürü.
Gazı sıkan da garibanın çocuğu, gazı yiyen de!
Kim neden bu kadar zalimce karar verir ve toplumu germeye çalışır?
Zamanında bunun aynısını FETÖ'nün adamları yapmadı mı?
Milleti germek kimin işine gelir hiç mi kafanız basmıyor?
Zannediyor musunuz ki, milyonların meydanlara akması sadece Ekrem İmamoğlu yüzünden veya hepsi CHP'li?
Meydanlara inen insanların hepsi farklı partilerden insanlar ama bunun da bir önemi yok.
Siz bu insanları kategorize ederek, kendi çözümsüzlüğünüzü ve başarısızlığınızı örteceğinizi mi zannediyorsunuz?
Bunların hepsi asil Türk milletinin evlatlarıdır ve vatanın gerçek sahipleridir.
Siz sadece vekilsiniz ve geçicisiniz.
Kalıcı olan ve asil olan, Türk milletidir.
Bu milletin evlatları yemin olsun, bu ülkeyi sizden yüz kat daha iyi idare eder.
Sizin anlayamadığınız bu gençlik, Atatürk'ün gençliğidir.
Nutku okuyan gençliktir.
Devletin tüm olanaklarıyla pırlanta gibi çocuklara gaz sıkacağınıza, onlara daha iyi bir gelecek hazırlayın.
Erken seçime kadar zamanınız var.
Uygulayın Milli Ekonomi Modeli'ni, uçurun Türkiye'yi, o zaman bu gençler sizin yanınıza gelsin.
Bakın ne kadar kolayı var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025
- Ne ekersen onu biçersin! / 24.03.2025
- Muhalefete tarihi görev: TEK ÇATI altında birleşin / 23.03.2025
- Türkiye’de sadece TÜRK’ler vardır! / 19.03.2025
- Ebu Suud’un Alevi katliamı fetvası / 18.03.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025
- Ne ekersen onu biçersin! / 24.03.2025
- Muhalefete tarihi görev: TEK ÇATI altında birleşin / 23.03.2025
- Türkiye’de sadece TÜRK’ler vardır! / 19.03.2025
- Ebu Suud’un Alevi katliamı fetvası / 18.03.2025