Türk Telekom 19 milyon sabit hattı bulunan, 55 bin çalışanıyla 250 bin kişiyi besleyen, taşıdığı stratejik önem açısından değerinin ölçülmesi imkansız olan ülkemizin güzide, dev kuruluşlarından biri.Türk Telekom'un 2004 yılında açıkladığı net kar 1,7 milyar dolar civarında. 2005 yılı için öngörülen kar en az 1,7 milyar dolar, bu rakamın uzmanlar tarafından 3 milyar doları bulacağı da söyleniyor.Türk Telekom'un bırakın stratejik önemini ve sahip olduğu sabit hat sayısını, sadece taşınmazlarının bedeli 13 milyar dolar civarında. 1990'ların başında yatırım bankaları Morgan Stanley ve Lehman Brothers, Türk Telekom'un tamamına yaklaşık 40 milyar dolar fiyat biçmişti.Peki, 40 milyar dolara satılmalı mıydı? Siyasiler ve ekonomistler bu konuda birbirlerini suçluyorlar. Halbuki ülkelerin sahip olduğu bazı stratejik kurumlar vardır. Ulusal güvenliğin muhafazası, ülkelerin mahrem konularının dışarıya sızmaması için bu kurumların asla yabancılara satılmaması gerekmektedir. Telekom bu kuruluşların başında gelir.Dünya genelinde Telekom özelleştirmelerine baktığımızda şu gerçekle karşılaşıyoruz:" Gelişmiş ülkelerin hepsinde halka arz modeli uygulanıyor, geri kalmış ülkelerde ise yabancıların eline geçiyor".Fas, Slovakya, Hırvatistan, Güney Afrika, Brezilya, Macaristan, Çekoslovakya, Arjantin, Pakistan gibi ülkeler blok satışla telekomlarını yabancılara satarken, İsveç, İsviçre, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere gibi gelişmiş ülkeler de halka arz yolunu tercih ediyorlar.Blok satışlarda dikkatimizi çeken husus, yüzde 50'inin üzerine çıkılmaması. Sadece Macaristan (yüzde 67) ve Arjantin (yüzde 60) yüzde 50'inin üzerine çıkmış. Türk Telekom ise yüzde 55 ile en fazla blok satış yapan 3. ülke konumunda oldu.Gelişmiş ülkeler ulusal güvenliklerini yabancılara kaptırmamak için stratejik kurumlarını kendi insanına arz ediyor.Hatta bırakın devlet kurumlarını, özel sektörde hizmet veren şirketlerini bile özelleştirirken her teklife "eyvallah" demiyorlar. Geçtiğimiz hafta ABD'deki özel bir kurum olan Unocol'un özelleştirilme hikayesini biliyorsunuz. CNOOC adlı bir Çin firması Unocol'u satın almak istemiş ve ABD'liler "Ulusal güvenliğimiz elden gidiyor" diye ayağa kalkmıştı.Yani özelleştirme IMF'nin ve AB'nin bize dayattığı gibi işlemiyor. Bizden haraç mezat satmamız isteniyor, kendileri ise kılı kırk yarıyor. Hollanda bankası "ABN AMRO", İtalya'da tarım kesimini kredilendirmek için kurulmuş bölgesel bir banka olan "Banca Antonveneta"yı satın almaya çalışıyor. "Banca Antonveneta"nın hisse senetlerinin yaklaşık yüzde 30'una sahip olan bir başka küçük mahalli banka, bu ortaklık payıyla bankanın yönetimine hâkim. Yönetim kurulu üyelerinin tamamını belirleyebiliyor."ABN AMRO" ise, bugüne kadar hisse senetlerinin yaklaşık yüzde 21'ini ele geçirmiş. Fakat azınlık statüsü nedeniyle yönetim kuruluna tek bir üye bile sokamıyor. "ABN AMRO"nun azınlık statüsünden kurtulabilmesi mümkün değil. Çünkü "İtalyan Merkez Bankası" daha fazla hisse senedi almasına izin vermiyor.İtalyanlar enerji sektöründe de yabancı sermayeyi sınırlamaya çalışıyor. "Electricité de France" isimli dev Fransız enerji grubu İtalya'nın enerji sektörüne girmek arayışında "Edison" isminde bir holdinge katılmış. Fakat İtalyan hükümeti Fransızların "Edison"daki oy haklarına sınırlama getirerek, enerji sektöründe Fransız sermayesinin güç kazanmasının önüne set çekmiş. Misalleri arttırmak mümkün. Net olarak görüyoruz ki, gelişmiş ülkeler ulusal güvenlik gerekçesiyle şirketlerinin kontrollerini ellerinde tutuyorlar.Türk Telekom gibi dev ve tekel olan kamu kuruluşumuz, bir özel sektör firması olan ABD'nin Unocol şirketinden daha mı az stratejik değere sahip, daha mı önemsiz? İtalya'nın enerji sektörü ve tarımı destekleyen bankası çok önemli de bizim Telekom'umuzun hiç mi önemi yok?Onlar güvenlik gerekçesiyle teklif edilen fiyatın çokluğuna bile bakmadan ellerinin tersiyle iterken, satışına her türlü engeli koyarken, bize ne oluyor, namusumuz kadar önemli olan yatak odamız kadar mahrem olan bir şirketimizi 3 kuruşa satmaya kalkıyoruz?Yok efendim, Birleşik Arap Emirliklerinin şirketlerinden olan Emirates Telecommunications (Etisalat)'ın teklifini de değerlendireceklermiş. Neden? Çünkü Oger Telekom taksitli, Etisalat 6,5 milyar doları peşin ödüyormuş.Esasen tartışılması gereken "kime ve hangi fiyata satılacağı" değil. Tartışılması gereken konu, "asla yabancılara satılmaması gereken bir şirketi hangi mantıkla ve neden satıyoruz? Biz niye bu hale geldik?" olmalıydı."Boğaz köprüsünden aşağıya balıklama mı atlasam, yoksa ayak üstü mü?" gibi yavan tartışmalar yaparak milleti oyalamayalım, çünkü ikisinin de neticesi aynı.Türk Telekom'un bu satışı ulusal güvenlik gerekçesiyle derhal durdurulmalıdır. Bu tür özelleştirmeler geleceğimizin ipotek altına alınmasının ifadesidir. Buna asla müsaade edilmemelidir.Mutlaka özelleştirme yapılacaksa "Milli Ekonomi Modeli" sahibi Türkiye'nin mümtaz şahsiyetlerinde Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak verilmelidir. Sayın Baş'ın dediği gibi "Yüzde 51'i devlette kalmak kaydı şartıyla kalan yüzde 49'u önce çalışanlarına, sonra gerek Türkiye'de gerekse ülke dışında bulunan aziz Türk milletine arzedilmelidir".Ülkeye para lazımsa, bu milletin parası nasip olsun, birileri para kazanacaksa bu aziz millet para kazansın. Hem devlet, hem millet hem de gelecek nesillerimiz kazansın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025