FETÖ taşeronlu darbe girişiminin yerel ve küresel ölçekli aktörlerini dağdaki çobanlar dahi teşhis etmiş vaziyettedir.
Asıl önemli olan, bundan sonra atılacak akl-ı selim adımlar ve basiretli tedbirlerdir.
Tedavi yöntemi de teşhis kadar hayatidir.
Tedbir-tedavi sürecinin, meydan-ekran şamatalarından ve popülist siyasi çıkışlardan ziyade, devlet tecrübesi ve bağımsızlığa yaraşır ve milletimizin geleceğini teminat altına alan bir basiretle şekillendirilmesi gerekiyor.
Hain darbe girişiminde hangi yerli ve küresel mikroplar işbirliği içindeydi; bunlar herkesçe ma'lumdur.
Siyasetin kurmayları da elbette bunların farkındadır.
Nitekim AKP Milletvekili Orhan Deligöz, darbe girişiminin aktör ve figüranları konusunda şunları açıklıyor:
Fethullah Gülen Erzurumlu değil, Bitlis'ten göç etmiş babası.
Kim bilir oraya da nereden gitmiştir.
Bunlar Türk olamaz diye düşünüyorum.
Bunlar ta zamanında hainlikle, sinsilikle bu milletin arasında sızmış ajanlar olduğunu düşünüyorum.
Şu kesinleşti ve ortaya çıktı: Amerikan ajanı olan Türkiye CIA İstanbul masası şefi Graham Fuller vardı.
Bu Fuller 1964'te Türkiye'ye geliyor istihbarat masası şefi olarak. 1966'da da Fethullah Gülen cemaati kuruluyor. Yıllar sonra da Fuller'in kefaletiyle Amerika'da oturma izni alıyor.
1964'lerden beri bunlar planlandı, yetiştirildi.
Yabancı misyon şeflerinin kontrolünde bu hareketin geliştirildiği ortaya çıkmaktadır.
Yine hazindir ki, 15 Temmuz darbe gecesi, o Fuller denen adam İstanbul'daydı.
İstanbul Büyükada'da bir otelde toplantı yaptılar uzmanlarla. Hatta Amerika'ya canlı bağlanmak için tesisat kurmuşlar. Türkiye'deki darbeyi nasıl yönetecekler, sonuçlar nasıl olacak, diye.
Muhtemeldir ki Yunanistan'a kaçan helikopterin içerisinde, Fuller'i kaçırdılar o gece.
O, 8 asker kaçtı denilen helikopterin içerisinde Fuller de vardı maalesef.
Dolayısıyla büyük bir bela atlattık. "Bir musibet bin nasihatten evladır" atasözünü hatırladım.
Biz, geçmişten beri biliyorduk bunun ajan olduğunu, dillendiriyorduk da anlatamadık.
Yabancı misyon şefleri var işin içinde.. Türkiye'nin doğusunu Ermenistan'a, Kürdistan'a pay edeceklerdi, amaç buydu.
Eğer darbe olsaydı DAEŞ'in Türkiye'ye gelme planı vardı.
DAEŞ Türkiye'ye gelecekti ve insanlarımızı aynen Suriye'de, Irak'ta yaptıkları gibi boğazlayacaklardı."
Darbe girişimi yaşandıktan sonra artık sağır sultanların da duyduğu ve konuştuğu şeyleri tekrarlamak, köklü tedbir ve sağlıklı tedavi için yeterli değildir.
Tedbir ve çözüm odaklı bir devlet aklı ve siyasi basiret gerekiyor.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, 20 yıldan beri FETÖ eksenli tehdidi öngörüp ikaz etmekle kalmadı; köklü tedbirler ve çözümler sundu.
Devlet ve millet olarak görmedik, duymadık, bilmezlikten geldik; üç maymunu oynadık? Darbe üstüne darbe yedik.
Prof. Dr. Baş, bundan sonrası için de hayati gerçekleri hatırlatıyor, somut çözümler sunuyor.
Bundan sonraki girişimler, kardeşin kardeşe kırdırılmasıdır. Alevi-Sünni yahut Kürt-Türk çatışmasının tezgâhlanmasıdır? Aynı süreçte ekonomik olarak da "altın vuruş" denilen son darbenin indirilmesidir.
Prof. Dr. Baş, somut ekonomik ve sosyal tedbirler programı açıklıyor.
Bu vaziyet karşısında, artık hiçbirimizin, üç maymunu oynama yahut bugüne kadar devlet-millet meselelerinde tek satır çözüm üretmeyenlerle demokrasi topu çevirme lüksümüz yoktur.
Yahudilerin, kendi soylarından gelmedi diye Hz. Peygamber'in hak ve hakikatini inkar ettikleri gibi; kendi cemaat ve partilerimizden değildir diye Prof. Dr. Baş'ın hep doğru çıkan öngörülerini ve bu bağlamdaki somut-ilmi çözümlerini görmezlikten gelme lüksümüz yoktur.
Bugüne kadar Haydar hocaya kulak vermeyenler, hep aldanıp yanıldıkları gibi; bundan sonrası için de ona kulak asmayanlar, kendilerinin yahut yandaşlarının elleriyle kazdıkları çukura vatan da, millet de, kendileri de düşürülür.
Bundan sonraki sinci ve hain tuzaklar, düne kadar FETÖ'dan beslendiği halde darbe girişimi akamete uğrayınca meydan amigoluğuna soyunan yahut düne kadar devleti ve milleti FETÖ ile parçalayıp bugün güya millet ile hüngür hüngür ağlayan akl-ı evvellerle bozulamaz?
Bunların aklı ve gönlü FETÖ, CIA ve ABD'ye endeksli çalışır; milli çalışamaz. Bunların aklı ve işgüzarlıkları darbelerden daha ağır tuzaklardır.
Siyaset bu gerçeği idrak ederse Türkiye bu badireleri rahatlıkla aşar? Aksi halde kim ne kadar akıllı, tecrübeli ve demokrat pozlar verirse versin, düz yolda şaşar.
Asıl önemli olan, bundan sonra atılacak akl-ı selim adımlar ve basiretli tedbirlerdir.
Tedavi yöntemi de teşhis kadar hayatidir.
Tedbir-tedavi sürecinin, meydan-ekran şamatalarından ve popülist siyasi çıkışlardan ziyade, devlet tecrübesi ve bağımsızlığa yaraşır ve milletimizin geleceğini teminat altına alan bir basiretle şekillendirilmesi gerekiyor.
Hain darbe girişiminde hangi yerli ve küresel mikroplar işbirliği içindeydi; bunlar herkesçe ma'lumdur.
Siyasetin kurmayları da elbette bunların farkındadır.
Nitekim AKP Milletvekili Orhan Deligöz, darbe girişiminin aktör ve figüranları konusunda şunları açıklıyor:
Fethullah Gülen Erzurumlu değil, Bitlis'ten göç etmiş babası.
Kim bilir oraya da nereden gitmiştir.
Bunlar Türk olamaz diye düşünüyorum.
Bunlar ta zamanında hainlikle, sinsilikle bu milletin arasında sızmış ajanlar olduğunu düşünüyorum.
Şu kesinleşti ve ortaya çıktı: Amerikan ajanı olan Türkiye CIA İstanbul masası şefi Graham Fuller vardı.
Bu Fuller 1964'te Türkiye'ye geliyor istihbarat masası şefi olarak. 1966'da da Fethullah Gülen cemaati kuruluyor. Yıllar sonra da Fuller'in kefaletiyle Amerika'da oturma izni alıyor.
1964'lerden beri bunlar planlandı, yetiştirildi.
Yabancı misyon şeflerinin kontrolünde bu hareketin geliştirildiği ortaya çıkmaktadır.
Yine hazindir ki, 15 Temmuz darbe gecesi, o Fuller denen adam İstanbul'daydı.
İstanbul Büyükada'da bir otelde toplantı yaptılar uzmanlarla. Hatta Amerika'ya canlı bağlanmak için tesisat kurmuşlar. Türkiye'deki darbeyi nasıl yönetecekler, sonuçlar nasıl olacak, diye.
Muhtemeldir ki Yunanistan'a kaçan helikopterin içerisinde, Fuller'i kaçırdılar o gece.
O, 8 asker kaçtı denilen helikopterin içerisinde Fuller de vardı maalesef.
Dolayısıyla büyük bir bela atlattık. "Bir musibet bin nasihatten evladır" atasözünü hatırladım.
Biz, geçmişten beri biliyorduk bunun ajan olduğunu, dillendiriyorduk da anlatamadık.
Yabancı misyon şefleri var işin içinde.. Türkiye'nin doğusunu Ermenistan'a, Kürdistan'a pay edeceklerdi, amaç buydu.
Eğer darbe olsaydı DAEŞ'in Türkiye'ye gelme planı vardı.
DAEŞ Türkiye'ye gelecekti ve insanlarımızı aynen Suriye'de, Irak'ta yaptıkları gibi boğazlayacaklardı."
Darbe girişimi yaşandıktan sonra artık sağır sultanların da duyduğu ve konuştuğu şeyleri tekrarlamak, köklü tedbir ve sağlıklı tedavi için yeterli değildir.
Tedbir ve çözüm odaklı bir devlet aklı ve siyasi basiret gerekiyor.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, 20 yıldan beri FETÖ eksenli tehdidi öngörüp ikaz etmekle kalmadı; köklü tedbirler ve çözümler sundu.
Devlet ve millet olarak görmedik, duymadık, bilmezlikten geldik; üç maymunu oynadık? Darbe üstüne darbe yedik.
Prof. Dr. Baş, bundan sonrası için de hayati gerçekleri hatırlatıyor, somut çözümler sunuyor.
Bundan sonraki girişimler, kardeşin kardeşe kırdırılmasıdır. Alevi-Sünni yahut Kürt-Türk çatışmasının tezgâhlanmasıdır? Aynı süreçte ekonomik olarak da "altın vuruş" denilen son darbenin indirilmesidir.
Prof. Dr. Baş, somut ekonomik ve sosyal tedbirler programı açıklıyor.
Bu vaziyet karşısında, artık hiçbirimizin, üç maymunu oynama yahut bugüne kadar devlet-millet meselelerinde tek satır çözüm üretmeyenlerle demokrasi topu çevirme lüksümüz yoktur.
Yahudilerin, kendi soylarından gelmedi diye Hz. Peygamber'in hak ve hakikatini inkar ettikleri gibi; kendi cemaat ve partilerimizden değildir diye Prof. Dr. Baş'ın hep doğru çıkan öngörülerini ve bu bağlamdaki somut-ilmi çözümlerini görmezlikten gelme lüksümüz yoktur.
Bugüne kadar Haydar hocaya kulak vermeyenler, hep aldanıp yanıldıkları gibi; bundan sonrası için de ona kulak asmayanlar, kendilerinin yahut yandaşlarının elleriyle kazdıkları çukura vatan da, millet de, kendileri de düşürülür.
Bundan sonraki sinci ve hain tuzaklar, düne kadar FETÖ'dan beslendiği halde darbe girişimi akamete uğrayınca meydan amigoluğuna soyunan yahut düne kadar devleti ve milleti FETÖ ile parçalayıp bugün güya millet ile hüngür hüngür ağlayan akl-ı evvellerle bozulamaz?
Bunların aklı ve gönlü FETÖ, CIA ve ABD'ye endeksli çalışır; milli çalışamaz. Bunların aklı ve işgüzarlıkları darbelerden daha ağır tuzaklardır.
Siyaset bu gerçeği idrak ederse Türkiye bu badireleri rahatlıkla aşar? Aksi halde kim ne kadar akıllı, tecrübeli ve demokrat pozlar verirse versin, düz yolda şaşar.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019