Tarımda, uzun zamandan beri küresel bir savaş yaşanmaktadır. Bunun sonuçları, yeni yeni görülmeye başlandı. Bu savaşta amaç, sömürülecek insanları aç bırakıp, teslim almak, dize getirmektir. Tarım savaşını yürüten IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'dür. İnsanları açlığa mahkum eden bu kurumların yetkilileri, şimdi kalkmış uyarıda bulunuyorlar. IMF ve Dünya Bankası'nın Washington'da gerçekleştirdiği bahar toplantılarında konuşan IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn şöyle diyor: "Yüzbinlerce insan açlıktan ölebilir. Çok sayıda ülke insanı açlıkla ilgili korkunç sonuçlarla karşı karşıya kalabilir. Eğer çözüm üretemezsek gıda sorunu geleceğe yönelik patlak verecek, çok sayıda yeni çatışmanın nedeni olacak. Bu konu yalnızca ekonomik veya insanı bir sorun değil, aynı zamanda demokrasiye yönelik tehdit olarak da karşımıza çıkıyor". Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick de, "pirinç fiyatları son 19 yılın, buğday fiyatları ise son 28 yılın zirvesine çıktı" diyerek, tehlikeye işaret ediyor. İyi de, bu sıkıntı ve sorunları çıkaran başında bulunduğunuz kurumlar değil mi? İşte, sömürücüler böyledir. Yangını çıkarırlar, sonra da haber verirler. Tarımda yaşanan bu acıklı halin yegâne sebebi, yanlış tarım politikalarıdır. İleri sürülen diğer sebeplerin hepsi boş lâftır. Tarım politikaları, bir savaş stratejisi çerçevesinde yürütülmektedir. Bunun plânlayıcısı da, bütün insanları, kendilerine hizmet etmeye mecbur ve memur gören siyonistlerdir. Siyonist protokolündeki 21 maddelik düsturların bir kaçı tarımla ilgilidir. Meselâ 11. maddede şöyle denilmektedir: "Sanayinin tarımı ezmesine imkân verilmeli, böylece köylü sınıfını ortadan kaldırmalı". Köyler, sosyal patlamaları önleyen kaleler olduğu için ortadan kaldırılması isteniyor. Söz konusu protokolün 19. ve 20. maddeleri de şöyledir: "Siyasi, iktisadi buhran çıkarmalı, servetleri mahvetmeli, mali istikrarı bozmalı, iktisadi krizleri çoğaltmalı, spekülasyonlara yol açmalı, insaniyeti elem, ıstırap ve yoksulluk içine atmalı, büyük servetleri felce uğratmalı". Ekonomide ve tarımda yapılanlar, bunlardan başka bir şey midir? O halde yapanlar belli. Yapanlar yapmaktan vazgeçmeyeceğine göre, karşı koymak ve çare bulmak idarecilere düşüyor. Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır tarımdaki küresel savaşa dikkat çekmektedir. Sosyal Devlet-Milli Devlet kitabında şöyle diyor: "ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger 1970 yılında çok manidar bir tespitte bulunmuştu: 'Birleşik Devletlerin yiyecek silâhı, Arap petrol kartellerinin elindeki petrol silâhı ile boy ölçüsecek durumdadır'. Gerçekten de 'yiyecek silâhı' günümüzde kullanılan çok önemli bir silâhtır ve hayatın devamında enerji kaynakları kadar değerli ve stratejiktir" (s. 412). Yiyecek bir silâhsa, bu silâhın kullanıldığı savaş da tarım savaşıdır. Tarımda yaşananlara bu gözle bakmak zorundayız. Aksi halde, deve kuşu misali kafamızı kuma sokmuş oluruz. Dünyada en liberal ülkeler bile, tarımda serbestliğe izin vermezken, ülkemiz alabildiğine dışa ve dış telkinlere açık hale getirildi. "ABD'de sadece yeterince üretilmeyen veya hiç üretilmeyen ürünlerin ABD'ye gümrüksüz girmesine izin verilmektedir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Sosyal Devlet-Milli Devlet, s. 414). Tarım ürünlerinin alternatifi yoktur. Onun için, bu ürünlerin üretiminde kâr ve zarar hesabı yapılmaz. Tarım ürünlerinde amaç, kendi kendine yeterli olmaktır. Zira, "tarım gibi hassas bir konuda dışa bağımlı olmak, bağımsızlığın kaybedilmesi demektir" (A.g.e., s. 417). Dünyada oynanan bu korkunç oyunu artık görelim. Türkiye dahil, birçok ülke, kurban seçilmiş durumdadır. İnsanlığı açlığa sürükleyen kurumların başkanlarının, 'fakirlere yardım' sözlerine inanmayalım, aldanmayalım. Çünkü, onların lügatında 'yardım' diye bir kelime yoktur. Darwinist düşüncenin temsilcilerinden Tille, yardım konusunda bakınız ne diyor: "Fakirliği önlemeye kalkıp yenik düşmüş sınıflara yardım etmek, evrimi sağlayan doğal seleksiyon kanununa set çekmek anlamına geldiği için büyük bir yanlıştır". Yardım, fakirliği ortadan kaldırmak, açları doyurmak, yalnız ve sadece 'Sosyal Devlet-Milli Devlet' tezinde vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018