Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomide tespit edilen milli strateji, bir zaman sonra terk edilmiştir. Bunun düşmanlarımızın engellemesiyle gerçekleştirildiğini söylemek, ucuzculuk ve sorumluluktan kaçmak olur.
Düşmanların düşmanlık yapması gayet tabiidir. Milletler, düşmanların her türlü düşmanlık ve hilelerine rağmen milli stratejilerini sürdürürlerse, hür ve bağımsız yaşarlar. Aksi halde bağımlılık ve uyduluk kaçınılmaz bir hal alır.
Yöneticilerimiz, ekonomik krizle karşılaştığımız her dönemde, o milli stratejimizi hatırlamış, gündeme getirmiş, ancak gereğini yerine getirmemişlerdir. Bugün de aynısının yapıldığına şahit oluyoruz.
Öyle ki, kısa vadeli tedbirlerle ekonomide meydana gelen tahribat karşılanmaya ve telâfi edilmeye çalışılıyor. Hâlbuki ekonomide kısa vadeli tedbirlerin, uzun vadede zararlı olduğu bilinen bir gerçektir.
Elbette kısa vadeli tedbirler de alınabilir, hatta alınmalıdır da. Ancak bu tedbirler, milli stratejinin yapı taşlarını oluşturmalıdırlar. Milli stratejiye dayanmayan tedbirler ise saman alevinden farksızdırlar.
Yöneticilerimiz, yaşadığımız son ekonomik krizi hangi nedene bağlarsa bağlasınlar, ama sorumluluğu dış güçlere atmasınlar. Artık kendi paylarına düşen sorumluluğu kabul edip üstlensinler.
Ekonomik krizi, ekonomik saldırı, ekonomik suikast diye tanımlayarak sorumluluktan kurtulma yolunu seçmesinler. Böyle davranırlarsa, ekonomik sorunlara köklü ve kalıcı çözümler asla bulamazlar.
Ekonomik krizler çıktığında bütün gözler ekonomistlere çevrilirler. Ne var ki, ekonomistlerden de dört başı mamur çözüm önerileri gelmez. Bu da ekonomistler için ileri sürülen şu görüşler haklı kılar: "Ekonomi dar anlamda uzmanlaşma ile tam olarak anlaşılmaz. Bilimler arası disiplinleri aşmak gerekir. Bu, 21. yüzyılın ekonomik sorunlarını anlamak ve çözmek için gereklidir."
Bazıları da şöyle diyorlar: "Ekonomistlerin bildikleri çok şey var, fakat bilmedikleri ve hiçbir zaman bilemeyecekleri ise daha fazladır." Bu görüşlerden anlaşılan odur ki, ekonomik sorunların, dahası ekonomik savaşların tedbirleri sadece ekonomistlere bırakılmamalıdır.
Ekonomik krizlerin ortaya çıkardığı bir diğer gerçek de şudur: Dünyaya egemen kılınan kapitalizm, krizlerle ayakta durur.
Kriz çıkınca ne olur? Halkın çoğunluğu çöker, mutlu bir azınlık daha çok zenginleşir. Kapitalistlerin istediği de işte budur. Bundan dolayıdır ki, kapitalizmde her dönemde birileri mutlaka çöker, birileri de çıkar, yani yükselir.
lginçtir kapitalistler, birilerinin çöküşünü "kapitalizmin çöküşü" olarak sunarlar. Amaç, kapitalizme karşı oluşan tepkilerin önünü kesmek ve alternatif arayışları, kapitalizmin yeni versiyonlarına yönlendirmektir. Bu yöntemle, her kriz sonrası kapitalizmin yeni bir versiyonu tedavüle sürülür.
Maalesef aynı oyun, tekrar sahneleniyor. Önce ekonomik krizin tanımında bir anlaşmazlık çıkarılıyor, sonra çözüm için yine kapitalizmin tekliflerine başvuruluyor. Bir başka deyişe her krizin ardından, kapitalizm yeni bir kılıfa sokularak karşımıza çıkarılıyor.
Adalete dayalı bir ekonomi modeli hayata geçirilemezse, çok daha "kapitalizm çöktü" denilir, ama kapitalizm sapasağlam yerinde durur. Onun için diyoruz ki, gerçekten kapitalizm tarihe gömülmek isteniliyorsa, Cumhuriyetin kurucularının tespit ettikleri ve uygulayarak başarılı sonuçlar aldıkları milli stratejimize ve onun güncelleşmişi olan Milli Ekonomi Modeli'ne dönmek şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018