Siyasi partilerin düşünce, zihniyet ve dünya görüşünü, sorunlara yaklaşım tarzı, açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Seçim vaatleri ve vaatlerin takdimi de bir gösterge olabilir. Örnek olarak vaat edilen sosyal yardımları gösterebiliriz. Partilerin çoğu, sosyal yardımları bir lütuf gibi algılamakta ve yardım alan vatandaşlardan minnet beklemektedir. Böyle bir yaklaşım asla kabul edilemez. Vatandaşlık, devlet ile bireyler arasında yapılan bir sözleşmeye dayanır ve her iki tarafa hak, görev ve sorumluluk yükler. Devletin vatandaşa karşı görevlerinden biri, vatandaşlarının haysiyetli bir hayat yaşamaları için zaruri olan maddi ihtiyaçlarını karşılamaktır. Özellikle bu, sosyal devletler için olmazsa olmazdır. Onun için sosyal devletler, bunu yerine getirmeye büyük önem ve öncelik verirler. Türkiye Cumhuriyeti, anayasasında "sosyal bir hukuk" devleti olarak tanımlanmıştır. Sosyal devletler, vatandaşlarını sosyal yardımlara muhtaç etmez. Ama ne yazık ki, vatandaşlarımızın bir kısmı ayni ve nakdi sosyal yardımlarla hayatını idame ettirmektedir.Yanlış yaklaşıma bakınız ki, AKP iktidarı sosyal yardımları attırmakla övünüyor. Muhalefet partileri de, AKP'nin seçim başarılarını, sosyal yardımlara bağlıyor. Hâlbuki AKP iktidarının yapması gereken iş, sosyal yardıma muhtaç bir tek vatandaş bırakmamaktır. Çünkü sosyal devletten beklenen, doğumundan ölümüne kadar vatandaşlarını sosyal güvenceye kavuşturmasıdır.Yardıma muhtaç düşmüş bir vatandaşa, ne kadar sosyal yardım yaparsanız yapınız, muhtaç olmama hali gibi onu mutlu edemezsiniz. Evet, sosyal yardımlar devletten alınıyor, ama yine de alanları psiko-sosyal yönden olumuz etkiliyor. Dahası sosyal yardımlar toplumun, yardıma muhtaç olanlar ve olmayanlar şeklinde ayrılmasına neden oluyor.Peki, ne yapılmalı, sosyal yardımlar kesilmeli mi? Hayır, söylemek istediğimiz sosyal yardımların kesilmesi değil, vatandaşların ona muhtaç bırakılmamasıdır. Bunu talep etmek, vatandaşın en tabii hakkıdır. Prof. Dr. Haydar Baş, 'Sosyal Devlet-Milli Devlet" kitabında şöyle diyor: "İnsana bakışı kökten değiştiren Milli Devlet tezi, her insanın doğuştan gelen hakları bulunduğunu, devletin gayesinin de bu hakları vatandaşlara yaşatmak olduğunu ifade etmekte ve projelendirmektedir." (s. 22). Vatandaşın hak olarak bildiği ve aldığı bir şeyi devletten talep etmesiyle, minnet altında kalarak yardım dilenmesi arasında dağlar kadar fark vardır. Birinde hakkını aramanın verdiğini bir güç ve izzet var, diğerinde ise boynu büküklük, eziklik ve zillet söz konusudur. Parti tanıtımlarına dikkat edilirse, bu fark açık olarak görülür. Bağımsız Türkiye Partisi'nin tanıtımında, çeşitli gruplara mensup vatandaşlar, "hakkımı istiyorum" diyor. Bağımsız Türkiye Partisi lideri Prof. Dr. Haydar Baş da, "Oyunu Bağımsız Türkiye Partisi'ne ver, hakkınıza sahip çık" diyor. Sadece bu tanıtım bile, birçok gerçeği anlatmaya yetiyor. Bağımsız Türkiye Partisi'nin tanıtımındaki ufuk ile açlık sınırının altında asgari ücret vermeyi içine sindirenleri bakış açısı, mukayese edilir mi? Hem sosyal devlet olduğunu iddia edeceksin, hem de çalışanı dahi açlığa mahkûm edeceksin. Böyle bir durumu onaylamak ve vicdanlara sığdırmak imkânsızdır.Seçim propagandaları gösteriyor ki, Bağımsız Türkiye Partisi'nin sorunlara yaklaşımı diğer partilerinkinden çok farklıdır. Daha doğru bir deyişle, Bağımsız Türkiye Partisi'nin olaylara yaklaşımı millidir, milli kültür ve medeniyetimize uygundur. Onun dışındaki partilerin yaklaşımları Batı merkezli olduğundan sorunlarımıza çare olamıyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018