Şimşek döneminde ekonomiye güven kayboldu

Diyeceksiniz ki, hükümet yetkilileri bunun tam tersini söylüyor, ekonomi şöyle iyi gidiyor, böyle iyi gidiyor diyorlar, diyebilirler ama biz Bakan Şimşek döneminde ekonomiye güvenin kaybolduğunu devletin resmi istatistik kurumu TÜİK'in verilerine göre söylüyoruz.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılı Haziran ayı Ekonomik Güven Endeksi'ni açıkladı. Buna göre, ekonomik güven endeksi mayıs ayında 98,2 iken, haziran ayında 2,4 puan azalarak 95,8 değerini aldı. Endeks, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in göreve atandığı Haziran 2023'te 101,3 seviyesindeydi.

Bildiğiniz gibi, endeksin 100'ün üstünde olması ekonomiye güvenin olduğunu, 100'ün altında olması ise ekonomiye olan güvensizliği ifade ediyor.

1 yıllık süreçte Sayın Şimşek güveni, güvensizliğe çevirmeyi başardı.

Peki, resmi verilere göre Şimşek'in yönettiği ekonomiye güven yoksa o halde neden küresel finansörlerin sözcülüğünü yapan kuruluşlar Türkiye ekonomisi için güzellemeler yapıyorlar? Çünkü sıcak para piyasalarında yüksek kârlar elde ederek, Carry Trade yöntemiyle hiçbir ülkede kazanamayacakları paraları kazanarak sermayelerine sermaye katıyorlar. Yani anlayacağınız, aslında Türkiye'ye bir şey getirmiyorlar, Türkiye'den götürüyorlar. Onların astronomik kârlarının acı faturası da vergi olarak vatandaşa kesiliyor.

Tam bir ay önce 100 bin doları Türkiye'ye getiren bir yabancı, bununla 3 milyon 221 bin lira alabiliyordu (1$ = 32,21 TL). Bunu aylık yüzde 4,5 faizle herhangi bir Türk bankasına yatırdığını farz edelim, aylık faiz geliri 144 bin 945 bin lira olacaktır. Bugünkü kurdan bunu dolara çevirdiğimizde 4 bin 412 dolar yapıyor. (1$ = 32,85 TL)

Kısaca ifade edersek, bir ay önce 100 bin dolarla Türkiye'ye gelen bir yabancı, bir ayın sonunda 104 bin 412 dolarla ülkesine dönebiliyor.

Siz bunu milyon dolarlarla, hatta milyar dolarlarla daha uzun vadeli olarak hesaplayın. Adamlar hiçbir üretim yapmadan, hiçbir katma değer üretmeden, hiçbir yatırım gerçekleştirmeden Carry Trade yöntemiyle milyonlarca, hatta milyarlarca doları alıp götürüyorlar.

Mehmet Şimşek ve AKP hükümetinin diğer yetkililerinin sık sık övündüğü bu tarz bir para girişinin söyler misiniz Türkiye'ye, Türkiye ekonomisine, Türk milletine ne faydası var? Önemli olan ülke ekonomisine döviz girmesi değil, dövizin nasıl girdiği, hangi amaçla girdiği ve ne getirdiğidir. Getirmiyor, götürüyor!

Dış ticaret verilerini açıklarken sadece işin ihracat boyutunu anlatıp, ithalat boyutundan hiç bahsetmeyen hükümet yetkilileri, bu konuda da sadece döviz girişinden, Merkez Bankası'nın rezervlerinin arttığından bahsedip, bunun hangi şartlarda geldiğinden ve ne zaman nasıl çıkacağından hiç bahsetmiyorlar.

Türkiye geçmişte birçok kriz yaşadı ve bu krizlerin genellikle en temel sebebi de sıcak para piyasalarına giren yabancı paranın aniden çıkışı oldu.

Aniden çıkarsa kriz oluşturuyor, aniden çıkmasa yine milyarları faiz olarak götürüyor. Şimşek'in modeli tam bir "kaybet-kaybet" modeli…

Dikkat ederseniz, Carry Trade soygunu, bugün, artmayan dolar ve artan faiz senaryosuna göre işliyor. Şimdi neden küresel tefecilerin hep Türkiye'ye "Faiz oranlarını artırın" baskısı yaptığını anlıyor musunuz?

Adamlar oynayacakları kâr garantili kumarın ortamını hazırlıyor.

Merkez Bankası dün politika faizini yüzde 50'de sabit tuttu. Bankalar arası faiz olan politika faizi bu düzeylerde olunca doğal olarak mevduat faizleri de hazine bonosu faizleri de yükseliyor. Ve Merkez Bankası açıklamasında şu notu düştü: Sıkı para politikası duruşu enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana kadar devam edecek, bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacak.

Peki, yüksek faizde kriter gerçekten enflasyon mu, yoksa Carry Trade yönteminin işlemesini sağlamak mı? Bu soruyu şöyle açalım: Carry Trade yönteminin işlemesi için dolar kurunun hemen hemen sabit olması, faizlerin ise yüksek olması gerekiyor. Eğer dolar kuru artarsa, kârlılık azalacağı için faizlerin artırılması gerekecek. Yani asıl kriter dolar kuru ve küresel sermayedarların kârlılığı.

Tabii ki vatandaşı düşünen yok. Yüksek enflasyon sopasıyla vatandaşlar terbiye edilmeye devam ediyor; asgari ücrete zam yok, emekli maaşlarında bir iyileştirme yok. Ülkemizin bu yabancıların mutlu olduğu, vatandaşların canını yakan ekonomi politikalarına ihtiyacı yok. Ekonomi bu değil, olamaz.

Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devletini güçlü ve baba bir devlet yapacak, Türk milletinin tamamını da mutlu ve huzurlu yapacak bir ekonomik sistem arıyorsanız, lütfen Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) parti programında bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'ne bakın.

BTP, lideri Hüseyin Baş'la ve yetişmiş kadrosuyla ülkenin ekonomik sorunlarını acilen çözmek için Türk milletinden icazet bekliyor.