Malum.
Eskilerin deyimi ile "seçim sathı mahalline" girildi.
İktidar koltuğu kaptırmamak, muhalefet ise iktidarı alaşağı etmek için ne gerekirse yapacak.
Bir seçimde en önemli şey nedir biliyor musunuz?
Hep bir ağızdan "oy" diyeceksiniz. Siz öyle sanın. Önemli olan şey seçim bürokrasisidir. Seçim bürokrasisi sandık kurullarının eğitimiyle başlar. Seçimi oylarla değil, sandıklardaki tutanak ve evraklarda yazılı olan sonuçlar ile kazanırsınız. O nedenle partilerin seçim kurullarında görev vereceği elemanları iyi eğitmesi ve denetlemesi gerekir. Bazen kazandığınız sandıkta kendi partinizin ilgisizliği yüzünden seçimi kaybedebilirsiniz.
Mesela sandık başkanının teslim aldığı ve sabah hazırlık esnasında sayımı yapılan boş zarf ve pusula sayılarının yazıldığı bölüm tutanaktan çıkartılırsa ne olur?
Diyelim ki, sandığa ait seçmen listesinde olmadığı halde kanun gereği (sandık kurulu üyesi veya görevli kolluk kuvveti olarak Örnek 142 belgesiyle) oy kullanan seçmen sayısının belirtildiği bölüm tutanaktan çıkartılırsa oylar nasıl etkilenir?
Başka bir soru: Geçersiz sayılan zarf ve pusulalar ile hesaba katılmayan zarf ve pusulaların, geçersizlik veya hesaba katılmama nedenlerinin yazıldığı bölüm tutanakta yer almasa?
Örneğin halk oylamasına katılan seçmen sayısı tutanakta yer alırken, sandıktan çıkan zarf sayısı ile zarflardan çıkan oy pusulası sayısının yazıldığı bölüm tutanaktan çıkarılsa?
Bundan önceki pek çok tecimde tecrübe ettiğimiz üzere, yukarıda belirtilen konuların tutanak ile tutanak altına alınması, seçimin ve sayımın sağlıklı olması açısından ne kadar önem taşır?
* * *
Bunlar benim bulgularım değil.
Bunlarla ilgili iddialar ve paylaşımlar var. Anlaşılan bu seçimler hiç de bizim eski seçimlere benzemeyecek.
Gece yarısı saat 03.00'te komisyondan geçirilmeye çalışılan Seçim Kanunu ile ilgili maddeler üzerindeki tartışmaları izleyince bu görüşüm daha da belirginleşti.
Hem belirginleşti, hem de beni korkuttu.
Bu sefer küçük gördükleri, aslında yok saydıkları yüreği büyük partileri kollamak bahanesi ile düşürdükleri seçim barajı tam anlamı ile bir kandırmaca ve yok etmece projesi. İktidar hiç de öyle çok temsilli bir meclis oluşturmak adına bunu yapmıyor.
Bu sıralarda bir de üstünde titizlikle durulması gereken, Meclis gündemindeki Spor Yasa Tasarısı var. İktidar partisi iş başına gediğinden beri spor teşkilatını ve federasyonları istediği rol modele sokamadı. Hala federasyonların ofislerine ayakkabı ile giriliyor.
Cemaatlere paylaştırılan federasyon yönetimleri spor teşkilatında büyük yaralar açmakla kalmadı, Türk sporunu bilimsellikten de uzaklaştırdı. Yandaş federasyonlara tanınan haklar çoğaltılırken, hayati olan bir takım federasyonlar da hem kan hem de kalite kaybetti.
Şimdi bazı federasyonların kapatılması, mal varlıklarının yeni kurulan vakıflara pay edilmesi gündemde. Hele, hele nadasa bırakılmış öyle tesisler var ki, federasyonu teslim almadığı için bilinçli olarak çürütülüyor, devri için zemin hazırlanıyor.
Savaştı, geçim sıkıntısı idi, çiçek yağı ve motorindi derken öz topraklarımızda otlatılmasına izin verilmeyen bezi hayvancılığımızda, üretim yapılamayan tarlalarımıza maliyet zincirinin bir halkası olarak eklendi.
Vakıflar konusu başlı başına bir dert. Bunu da bir başka yazıya bırakalım.
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025
- Sahne… / 02.04.2025
- Sessizlik… / 01.04.2025
- Bayramlık… / 28.03.2025
- Gelecek kaygısı… / 21.03.2025
- VEFA… / 19.03.2025