AKP hükümetinden 22 yıllık süreçte söz ile icraatın farklı olduğu pek çok örnek görmüştük, yeni örnekler gelmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'te yaptığı bir konuşmada, İsrail'in saldırganlığının Türkiye'yi de içine aldığını ve İsrail'in bölge ülkelerini 'kendi ateşine çekmek için' her türlü provokasyonu denediğini belirtti.
Hatta konuşmasının devamında, "Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır" dedi.
Kısaca Sayın Cumhurbaşkanı bir savaş ve işgal tehlikesinden bahsediyor.
Ayrıca Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de dünyanın hızla 3. Dünya Savaşı riskine sürüklendiğinden bahsetti.
Hakan Fidan, "3. Dünya Savaşı çıkabilir. Dünya bu senaryoyu ciddiye almalı, böyle bir risk var" ifadelerini kullanırken, Yaşar Güler, "Her an 3. Dünya Savaşı çıkabilir" uyarısında bulundu.
Ülkemizde en üst perden söylenen bu sözlere bakıyoruz, bir de icraatlara bakıyoruz ciddi tezat teşkil ediyor. Örneğin, böyle bir savaş riski varsa, yerli tarım ve hayvancılık daha da güçlendirilmesi gerekirken, siyasilerimiz günü kurtarmak için ithalata tam gaz devam ediyor.
Bu konu, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın gündemindeydi. BTP lideri şu önemli değerlendirmeyi yaptı:
"Cumhurbaşkanı 'Savaş geliyor' diyor sonra bir bakıyorsun 'Talimat verdim, Brezilya'dan et ithal edeceğiz' diyor. Sen ne savaşından bahsediyorsun, sen milletinin karnını doyuramıyorsun, otunu ithal ediyorsun, samanını ithal ediyorsun, buğdayını ithal ediyorsun, sonra diyorsun ki savaşacağız! Neyle savaşacaksın, nasıl savaşacaksın?"
"Bakın ithal ettiğimiz her üründe size şöyle bir kandırmaca sunuyorlar, 'Daha ucuzunu bulduk, getiriyoruz' diyorlar. Sen daha ucuzunu buluyorsun da, o daha ucuzunu dolarla getiriyorsun, dolar veriyorsun. Ondan sonra yılsonu hesap yapıyorsun bir bakıyorsun cari açık verdik."
"Sen kendi çiftçini, kendi hayvancını, kendi paranla destekleyip üretmek, hatta ve hatta bırak kendi milletini bütün dünyaya satmak varken, yabancıdan dolar dileniyorsun. Parayı alıp getiriyorsun, o parayla da et ithal ediyorsun. Yahu bir Allah kulu da çıkıp, 'Bu ülkede niye buğday yok, bu ülkede niye hayvan yok' diye sormuyor."
"Niye yok biliyor musunuz; çiftçinin anasını ağlattılar, hayvancının anasını ağlattılar ve hepsi çiftçiliği bıraktı, hepsi hayvancılığı bıraktı, hepsi köyü bırakıp büyük şehre gelip birçoğu kapıcılık yapmaya başladı. O yüzden hayvan yok, o yüzden tarım ürünü yok. Niye yok? Sizin yüzünüzden yok! Şimdi 'ithal edeceğiz' diyorsunuz!"
"Bunlar yanlışlıkla yapılan işler değil, bunlar planlı bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve milletinin direncini kırmak için yapılan işler. Sizin direncinizi kırmaya çalışıyorlar."
Yaklaşan savaş tehlikelerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle son konuşmalarında sürekli "İç cepheyi güçlendireceğiz" vurgusu yapıyor. Erdoğan bir konuşmasında, "Biz milletçe bir oldukça ne terör örgütleri ne de onları elinde tutan odaklar başarılı olamayacaklardır. İç cepheyi sağlam tutukça, ne terör örgütleri ne de onları besleyip üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır" ifadelerini kullanmıştı. Birçok konuşmasında da benzer açıklamalar yaptı.
İç cepheyi güçlendirme söylemiyle, fikir özgürlüğünü kısıtlama, ayrıştırma ve ötekileştirme politikaları da birbiriyle çelişmektedir.
BTP lideri Hüseyin Baş, bu konuda da şu yorumda bulundu:
"Bu Öcalan çıkışları, 'Gelsin Meclis'te konuşsun' çıkışları, eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanının 'İç cepheyi güçlendireceğiz' söylemleriyle beraber geldi. İç cepheyi güçlendireceğiz diyorsun ama Nasuh Mahruki'yi hapse atıyorsun, iç cepheyi güçlendireceğiz diyorsun ama belediyelere kayyum atıyorsun, iç cepheyi güçlendireceğiz diyorsun ama atadığın bakanlar, seçtirdiğin vekiller Atatürk'le, laiklikle kavga ediyor. Bu nasıl bir şey, hangi cepheyi güçlendireceksin? Bu iç cepheden kasıt dışarıda birilerinin iç cephesi olabilir mi? Çünkü ortada bu milleti ilgilendiren bir cephe yok."
Hükümet yetkililerinin bu söylem ve eylem zıtlığı yıllardır var olan bir şey ama son zamanlarda daha da dikkat çekiyor. BTP lideri Hüseyin Baş'ın yaptığı uyarılar ise oldukça önemli ve altı çizilmesi gerekiyor.
Bizlere Türk milleti olarak lazım olan siyaset anlayışı, söylemiyle eylemi bir olan ve millete hizmet odaklı olan bir siyaset anlayışıdır.
Bugün bunun derdini çeken tek siyasi partinin BTP olduğunu, tek siyasi liderin de BTP lideri Hüseyin Baş olduğunu görüyoruz.
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024