Bazı kelimelerin psikolojik derinlikleri diğerlerine göre çok daha fazladır. Bunların içinde etkisini en fazla hissettiğim kelime ise BİZ'dir.
Biz olarak hissetmek bizden olmayanları da belirleyebilmektir aslında.
O halde bir insan, bir aile, bir ulus, kime biz der?
Aslında, duygusal olarak özdeşleştiklerimiz, bütünleştiklerimize biz deriz.
Duygusal olarak, özdeşleşip, bütünleşemediklerimiz ile biz olamıyoruz, öteki oluyor.
Şimdi Türk milli takımı Avrupa da ya da dünya kupasında başarılar elde ettiği zaman ortak bir sevinçle beraber milli duygular coşuyor ve ay yıldızımızın altında biz oluyoruz.
Mağlup olan takımlarda öteki oluyor.
Bunu ülkemizdeki takımlar için de söyleyebiliriz. Özellikle Futbol takım taraftarlarında bu mikro biz duygusunu çok daha fazla görmekteyiz.
Tutulan futbol takımının renkleri, başarıları, geçmiş başarıları, başarısızlıkları vs. hepsi ile taraftarlar aidiyet duygusuyla bizi oluşturuyor.
Aynı şehrin takımları da olsalar farklı kulüp olduklarından taraftarlar, takımlar birbirini rakip olarak görürler.
Milli takımda oynayan rakip kulübün futbolcusu ülke adına katıldığı müsabakalarda başarı elde ettiği zaman, sevinçler ortak olabiliyor. Aynı takımın taraftarlarının mikro biz anlayışı uluslararası bir müsabakada Makro biz anlayışına dönüşebiliyor. Öyleki statta yan yana oturup, birbirleriyle sarılıp, ay yıldızlı formanın birleştirici mayasıyla mayalanıp, karşı takıma karşı biz olabiliyorlar. Bir hafta önceki maçta birbirine her türlü olumsuz tezahüratı yapan taraftarlar milli maçta başarı elde eden karşı takımın futbolcusuna övgüler dize biliyor.
Biz olmak duyguda özdeşleşmek, bütünleşmektir.
Bazen aynı anne ve babadan olan karındaşlar bile hayata bakışta, duyguda ayrılığa düştüklerinde öteki olabiliyorlar.
Biz duygusu öyle bir duygudur ki öyle bağlayıcı bir faktördür ki birbirimizi tanımamıza gerek olmadan birbirimiz için her türlü fedakârlığı yapabiliriz.
Daha önce hiç görmediğimiz, bilmediğimiz, başkalarıyla bizi özdeş kılan, birlikte düşünüp, benzer duyguları hissetmemizi sağlayan, birlikte sevinip birlikte güldüren, omuz omuza düşman olarak tanımlanana karşı savaştırıp, birlikte ölüme götürebilen bağlayıcı faktör aidiyet duygusu, sadakat ve biz duygusudur.
Biz duygusunun tezahürlerini en iyi doğal afetler de görüyoruz. Aynı duyguya sahip insanlar diğer insanlara göre çok daha fazla duyarlı ola bilmektedir. Bir Elazığlı Japonya'da meydana gelen depreme veya bir felakete insan olarak elbette ki üzülür. Ancak kendi ilçesinde veya komşu ilinde meydana gelen bir felaket sanki kendi başına gelmiş gibi hisseder, yaşar.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ'da meydana gelen depremlerde Türk ulusunun nasıl BİZ duygusuyla hareket edip, depremin açtığı yaraları sarmak için canhıraş çalıştıklarını gördük. Yardım tırlarının firene basmadan tam gaz deprem bölgesine yardım yetiştirmek için canlarını hiçe sayarak nasıl çalıştıklarını gördük. İnsanın bu görüntüleri gördüğü zaman bu milletin ferdi olmaktan gurur duymaması, gözlerinin yaşarmaması mümkün mü? Bu aynı ortak paydalarda buluşmanın biz duygusunun bir tezahürüdür.
Mesela, 6 Şubat depreminden etkilenen iller sayılırken 11 il sayılır ama ben bunu 12 il olarak sayıyorum. 12'nci il Magosa'dır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) Adıyaman'a bir spor müsabakası için giden çocuklar, aralarında eğitimcilerin, rehberlerin, velilerin ve yaşları 9 ile 15 arasında değişen çocukların da bulunduğu 35 Kuzey Kıbrıslı depremde çöken otelde hayatını kaybetti.
Anavatan Türkiye de yaşanan felaket KKTC 'yi de vurdu. Bu sebeple asrın felaketinden etkilenen illeri sayarken 11 değil,12 il denilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü KKTC ile Türkiye olarak, iki devlet bir milletiz. KKTC ile biriz, beraberiz, yani biziz.
Biz duygusunu, aidiyetlerimizi artıracak ortak geçmişimizi, nereden geldiğimizi, nereye gidiyor olmamız gerektiğini söyleyen hatıra ve anlatıları, tarihi canlı tutmamız gerekiyor.
İnsan olarak, kimliğimizin özünün inşası sayesinde başka gruplarla nasıl bir ilişki kuracağımıza ve güncel sorunlarla nasıl yüzleşeceğimizi bilebiliriz. Yoksa rüzgârın önünde savrulan yaprak misali oluruz. Hedefsiz, amaçsız, kimliksiz olur, başkalarının oyuncağı olabiliriz. Hayattaki duruşumuzu ve atılacak adımları belirleyen temel duygu aidiyet ve sadakattir. Sadakatimiz, devletimize, milletimize, inancımıza tabi en başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e olacak. Biz olacaksak İki Mustafa'dan ayrılamayız, biri Hz. Muhammed Mustafa (sav) diğeri Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Çünkü dini bütünlük olmadan milli bütünlük, millî bütünlük olmadan da dini bütünlük olmaz.
Özün inşası çok önemli çünkü küpün içinde ne varsa dışarıya o sızar. Bal varsa bal, sirke varsa sirke sızar.
- Vatan beşikteki çocuğa aittir / 27.12.2024
- Ağaç yaş iken eğilir, ancak… / 31.08.2024
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023