1993 yılının ilk aylarında, İncirlik Üssü'nde dönemin ABD Genelkurmay Başkanı ve aynı zamanda NATO Başkomutanı olan Orgeneral John Shalikashvili'ye gizli bir brifing veriliyor. Bu brifingde, ABD brifing subayı PKK terörü konusunda günümüzdeki gelişmelere ışık tutan çok önemli bir ifade kullanıyor:"PKK'nın görevi, Kürt devletinin kuruluş süreci boyunca Türkiye'yi angaje tutmaktır"Bu cümleden yola çıkarak, PKK'nın sadece basit bir terör örgütü olmadığını, Güneydoğumuz üzerinde asırlarca hesabı olanların siyasi hesaplarına ulaşmak için bir taşeron olduğunu ifade edebiliriz.Yukarıdaki basit cümle oldukça önemli ipuçlarını bize veriyor. PKK'yı oluşturanın kim olduğunu, PKK'nın görevini kimin belirlediğini, bu coğrafyada kurulması planlanan sözde Kürt devletinin arkasındaki gerçek iradenin kim olduğunu ve bu hedef doğrultusunda Türkiye'nin angaje tutmak isteyenin kim olduğunu bu kısacık cümle açıkça ortaya koymaktadır. Bu irade, Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarını tanımayan, kendisine vatan arayan ABD'dir.Bu irade, misakı milli sınırlarımızı kendileri için "vaat edilmiş topraklar" olarak kabul eden İsrail'dir.Yine bu irade parsadan pay kapmaya çalışan AB ülkeleridir.BTP Genel Başkanı Prof. Dr Haydar Baş'ın da ifade ettiği gibi, "Bu projenin mimarı İsrail, taşeronu ise ABD'dir".Hedef, sözde Kürdistan'ı kurarak Kürtlere, Peşmergelere huzurlu bir ortam sağlamak, onlara demokratik haklarını kavuşturmak değildir.Bugün ABD ve İsrail ikilisi hangi ülkeye, hangi millete gerçekten demokrasi getirmiştir, tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.Mezopotamya coğrafyasında hedeflenen şey, bu bölgede bulunan hiçbir ülkenin İsrail'den daha büyük ve güçlü olmamasıdır. Böyle bir ülke ve millet varsa bir bahaneyle bölünmesi ve de parçalanmasıdır.Önce bölgenin kadim devleti Osmanlı, İngiliz oyunlarıyla Araplar kandırılarak paramparça edilmiş, sonra da kopan bu parça fitnelerle, sınırları da cetvelle belirlenerek daha küçük parçalara bölünmüştür. Bakın, şimdi bu küçük parçalara da tahammül yoktur. Onlar da kendi aralarında parçalanmak istenmektedir.Pentagon'un yayınladığı haritalarda, Irak, İran, Suriye, Türkiye? yani BOP kapsamında bulunan bütün ülkeleri daha küçük lokmalara bölme hedefi açık ve net olarak gözükmektedir.ABD, öncelikle Irak'ı desteklemiş ve İran'a karşı kışkırtmıştır. 8 yıl süren savaştan sonra İran yorulmuştur, ama Irak daha fazla yıpranmıştır. Daha sonraları çıkan "İrangate skandalı", yani "ABD Irak'ı destekler görünürken, İran'a el altından silah satması" göstermiştir ki, ABD'nin asıl gayesi bu iki İslam ülkesinin ve milletlerinin birbirini yıpratmasıdır.Bunun için birinin yanında yer almış gibi, diğerinin ise karşısındaymış gibi gözükmüştür. Neticede ABD, 11 Eylül bahanesiyle düşman kabul ettiği, terörist ilan ettiği İran'ı değil, dost ve müttefik ilan ettiği Irak'ı işgal etmiştir. Sonuç ortada. ABD şimdi ise işgal ettiği bu ülkeyi üç parçaya bölmek için elinden geleni yapmaktadır. Ve bütün dünyaya ilan etmektedir ki, "Irak'a getirilen demokrasi(!), BOP kapsamındaki 22 İslam ülkesine de getirilecektir". Tercüme edersek, ABD'nin BOP kapsamındaki ülkelere getireceği demokrasi, bu ülkelerin İsrail karşısında direnç koyamayacak noktaya gelmesidir.Tekrar başa dönecek olursak, işte PKK'nın görevi de Irak, nasıl İsrail'e hazırlandıysa, Türkiye, İran ve Suriye'nin de aynı şekilde İsrail'e altın tepside hazırlanmasıdır. PKK bir maşadır, onu tutan elleri görmek lazım.PKK'nın asıl görevi, terör estirilerek, hedeflenen siyasi sürecin başlatılması ve neticelendirilmesidir.Hedef net olmasına rağmen, mevcut siyasilerimiz, ekonomik, siyasi öyle adımlar atmaktalar ki, PKK ve destekçileri hedeflerine ulaşmak için daha rahat bir zemin bulmaktalar.Bu süreçte PKK'yı maşa olarak kullanan ABD ile stratejik müttefik olunmaz. Onun vereceği istihbaratla PKK bitmez, kuvvet bulur.Bu süreçte, senaryonun mimarı İsrail ile stratejik savunma, enerji ve istihbarat anlaşmaları yapılmaz.Yine bu süreçte PKK'nın ekmeğine yağ süren, terörü siyasallaştıran, milleti kutuplaştıran, güvenliğimizin elini kolunu bağlayan AB projeleri ile düzlüğe çıkılmaz.PKK'yı bitirmenin ilk basamağı, onun arkasında elleri görmek, AB, ABD, IMF ve İsrail projelerine son vermek ve bu ellerin vereceği zararı engellemek için milli projeler üretmektir. Bu projeler hem ekonomik, hem soysal hem de askeri olmalıdır.Çözümü çok uzakta aramaya gerek yok. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü "Milli Ekonomi Modeli" eseri ve "Sosyal Devlet, Milli Devlet" tezi terörü ve arkasındaki hedefi tamamen bitirecek çözümleri en ince ayrıntılarına kadar barındırmaktadır.Gerçekten çözümü arayanlar için?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025