Takvim yaprakları 7 Kasım 1918'i gösterdiği gün İtilâf Devletleri'ne ait savaş gemileri Çanakkale Boğazı'ndan hiçbir direnişle karşılaşmadan hedefleri olan İstanbul'a doğru yol aldılar. 11 Kasım 1918'de Birinci Dünya Savaşı'nın sona erdiğinin ilan edilmesinden sadece 48 saat sonra, 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri'nin 61 parça savaş gemisinden oluşan donanması, Osmanlı ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Mütarekesi'nin kendilerine verdiği yetkiye dayanarak, İstanbul önlerine gelip demir attı.
Zırhlılardaki topların namluları, Osmanlı'nın merkezi karargâhı olan Dolmabahçe Sarayı'na çevrilmişti. 1453'te Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen İstanbul'a tam 465 yıl sonra düşman askeri giriyor ve resmen İstanbul esaretle tanışıyordu.
Türk milletinin böyle bir işgali daha önce yaşamadığını ve bunu kaldıramayacağını gazeteler, "Kara Gün" başlığıyla veriyordu.
Tam bu sıralarda Anadolu'daki görevinden İstanbul'a dönen Mustafa Kemal Paşa, trenden inip Haydarpaşa rıhtımına ayak bastığında dehşet verici bir tabloyla karşılaştı.
Zafer bayraklarını göndere çekmiş İtilaf Devletleri'ne ait savaş gemileri İstanbul limanını doldurmuşlardı. Şehirdeki bazı azınlıklar da sevinç çığlıklarıyla düşman gemilerine tezahürat yapıyorlardı.
Bu vahim manzara karşısında hiç tereddüt etmeyen Mustafa Kemal Paşa, o ünlü "Geldikleri gibi giderler" sözünü söyler.
İşgalciler 15 Mart 1920'de İstanbul'da sıkıyönetim ilan ederler. Ardından tutuklamalar başlar. İşgale karşı çıkan pek çok aydın hapse atılır. Ertesi gün, yani 16 Mart 1920'de İstanbul fiili olarak işgal edilir ve Osmanlı parlamentosu Meclis-i Mebusan dağıtılır.
13 Kasım 1918'den beri savaş gemileri İstanbul önlerinde bekleyen fakat karaya sınırlı sayıda asker çıkaran İtilaf Devletleri, 16 Mart 1920 sabahı binlerce askerle İstanbul'un kilit önemdeki noktalarını kontrol altına alır, resmî daireler ve karakollara baskınlar yapılarak yüzlerce kişi tutuklanır. Artık İstanbul resmen ve fiilen işgal edilmiştir.
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak basmasıyla başlayan Milli Mücadele, bütün imkânsızlıklara rağmen sonunda zaferle neticelenir ve 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanır.
8 Eylül 1923'te ise İstanbul, Boğazlar Bölgesi ve Doğu Trakya düşmanlardan kurtarılır.
4 Ekim 1923 günü işgalciler Türk Bayrağı'nı selamlayarak İstanbul'dan 'Geldikleri gibi giderler.'
Böylece İstanbul'un 5 yıl süren işgali, Türk Ordusu'nun 6 Ekim 1923 günü 'Allahü Ekber' sedalarıyla coşkun bir bayram havası içinde, sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru altında İstanbul'a girmesiyle son bulur.
Mustafa Kemal Paşa etrafından kenetlenen Türk milletinin destansı mücadelesiyle İstanbul yeniden fethedilmiştir.
Sadede gelirsek...
İstanbul konusunda Peygamber Efendimizin (s.s.a.) malumunuz şöyle bir hadisi vardır: "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur." 1453 yılında İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet'in ne kadar kıymetli bir padişah olduğunu anlatanlar, bu hadisteki müjdeye mazhar olmuş olduğundan bahsederler mutlaka. Fatih Sultan, Peygamberin övdüğü 'mübarek' bir padişahtır onlara göre.
İyi ama Fatih'in fethettiği İstanbul'u Kasım 1918'de Osmanlı resmen ve de filen kaybetmiştir. Kaybedilen İstanbul, 1923 Ekim ayında Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğiyle yeniden fethedilmiştir. İstanbul'u fethettiği için Fatih'i 'cennet mekân' olarak niteleyen mantaliteden yola çıkarsak Mustafa Kemal Paşa ve askerleri de Peygamberin övgüsüne mazhar olmuşlardır. Zira İstanbul'un girişte bahsettiğim 5 yıllık işgalden kurtuluşu Mustafa Kemal Paşa komutasındaki ordu sayesinde olmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eserinde ortaya koyduğu dindar Atatürk çıkışını kabul etmekte zorlananlar bir de bu açıdan düşünmeliler. Bu bağlamda İstanbul'u fetheden Mustafa Kemal Paşa, Allah Resulü'nün ifadesiyle 'güzel bir komutandır', fethe imza atan ordu da 'güzel bir ordudur.'
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024