Hayırlısıyla, bir eğitim ve öğretim yılının daha sonuna geldik. Asrın vebası olan Korona virüs hastalığı (COVID-19) gölgesinde başladığımız eğitim öğretim hayatı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük sıkıntılara sebep oldu. Ama çok şükür etkisini her geçen gün azaltmaya başlatmasıyla beraber hayatımız normale dönmeye başladı.
Tüm insanlarda ancak çocuklar ve gençler üzerinde özellikle eğitim ve öğretim açısından bıraktığı olumsuz etkilerini her geçen gün yaşayarak görüyoruz. Bu illetin bıraktığı izler öyle çok kolay atlatılacak gibi de gözükmüyor. İleri ki yıllarda salgının özellikle çocuklar ve gençlerde bıraktığı hasarların sonuçlarını, etkisini hekimlerimiz çok daha iyi bilir ama herhalde daha iyi göreceğiz.
Özellikle 9. ve 10. sınıfları korona koşullarında uzaktan eğitim alarak evde geçiren bu yılki 11. sınıflarda söz konusu etkileri çok daha yoğun gözlemleyebiliyoruz. Gerek disiplin konularında, gerekse eğitim ve öğretim konularında çocukların çok ciddi uyum sorunu yaşadığı, bu işin içinde olan eğitimcilerin neredeyse ortak kanaati. Korona her alanda maalesef çok büyük hasarlar bıraktı, okullar, öğretmenler ve öğrenciler de bundan nasibini fazlasıyla aldı.
Eğitim ve öğretimin temelde baş mimarı öğretmendir. Bu zorlu dönemi öğretmenlerimizin çok büyük fedakârlıklar, gayretler ortaya koymaları sayesinde atlatmaya çalıştık.
Tüm öğretmenlerimize müteşekkiriz.
Şunu belirtelim ki, öğretmen sadece bir şeyler öğreten değildir. Öyle olsa hayatta neredeyse herkes öğretmen, mesela inşaatta duvar ustası çırağına duvar örmeyi öğrettiği için, tarlada bir çiftçi çocuklarına tarlaya fidenin nasıl dikildiğini öğrettiği için, otobüs şoförü muavinine otobüsün nasıl kullanacağını, yolcularla nasıl diyaloglarda bulunacağını öğrettikleri için aslında bu insanlar da birer öğretmen.
Ama okullarda yalnızca öğretim yapılmıyor, yapılmamalı. Eğitim ve öğretim birlikte yapılıyor. Eğitim çocukların davranışlarını olumlu yönde değiştiren, dönüştüren, geliştiren bir süreçtir. Nasıl ki "Kem aletten kemalat doğmaz" ise ahlakı, davranışları, insan ilişkileri bozuk olan insanlardan da iyi insan ve sağlıklı bir toplum oluşmaz. İşte eğitimin birinci amacı bu eğriliğe sahip olan insanları düzeltmektir. Eğri olmayan doğru olan insanları da çok daha iyi noktalara taşımaktır.
Eğitim aslında insanların kalbine dokunabilmektir. Belli bir eğitim ve öğretimden geçen her insan çok iyi bilir ki okul hayatında iki tip hocasını kolay kolay unutamaz. Bunların birincisi kalbini kıran, canını acıtandır. İkincisi de kalbine dokunan, ona kıymet veren, elinden tutan hocasıdır.
Dikkat edilirse unutamadığımız hocalarımız aklımıza dokunanlar değil, çünkü bu öğretimdir. Ancak bizde iz bırakanlar eğitimimizde etkili olanlardır yani kalbimize, duygularımıza dokunanlardır. Aklımıza dokunan bize çok şey öğreten eli öpülesi çoğu öğretmenimizi hatırlamayız bile. İşte burada insan olmamızın bir gereği olarak bizde iz bırakanlar daha ziyade kalbimize gönlümüze dokunan hocalarımızdır, bu da eğitimdir.
Akla dokunanlar sadece öğretim yaparken, öğretmenlik yaparken gönle, kalbe dokunanlar hem öğretmenlik hem de hocalık yaparlar. Hocalık aslında karşısında bulunan talebenin hem aklına hem de kalbine dokunabilmektir, varsa bir eğrilik onu düzeltebilmektir, terbiye edebilmektir, yol gösterebilmektir, gerekli olan bilgi donanımıyla da donatmaktır.
(devam edecek…)
- Nefs medeniyeti ve kalp medeniyeti / 06.01.2025
- Sadakatle, aidiyetle biz olabilmek / 02.01.2025
- Vatan beşikteki çocuğa aittir / 27.12.2024
- Ağaç yaş iken eğilir, ancak… / 31.08.2024
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023