Seçim sürecine girdik. AKP ve Başbakan R. T. Erdoğan, halka "radikal şerbet" veriyor.Amerika'nın İslam coğrafyasına dönük Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında epeyce zamandan beri "Neo-Osmanlıcılık"tan ve "post modern hilafet"ten filan dem vuruluyordu."BOP tasmalı hür adamlık ve demokratlık" karakterine, "haçlı tasmalı hilafet" vizyonu eklenmiş görünüyor.Komplo teorisi filan değil? Taha Akyol gibi iktidara yanaşık liberal aydınlarımız, Türk siyasetinin bu yeni sürecini "başkanlık veya yarı başkanlık sistemi" diye isimlendirmeyi yeğliyor. Erdoğan da benzer isimlendirme yapıyor:"Başkanlık sistemi konusu üzerinde çalışılabilir, gerekirse halkoylamasına gidilebilir. Başkanlık sisteminde parlamenter sistem yok edilmiyor ki. Muhalefet hilafet getirecekler diyor. Ne alakası var! ABD kongresinin gücü belli?"Erdoğan, BOP ekseninde ABD'den konma akıl ile "yeni bir sistem" dizaynından söz ediyor.Ortadoğu uzmanı Prof. Gilles Kepel, Türkiye'nin bu yeni vaziyetini, yeni siyasetini Newsweek'e değerlendirirken, "Neo-hilafet politikası" olarak adlandırıyor.AB dönem Başkanı Macaristan ise, Türkiye'nin AB kapısında çifte standartlarla daha fazla bekletilemeyeceğinin altını çizmekle kalmıyor, Türkiye'nin geleceğine ilişkin muhtemel vaziyetini "Neo- Osmanlıcılık riski" olarak tanımlıyor. ABD ile AB, Türkiye üzerinden bilek güreşi yapıyor. Münavebeli olarak Türkiye'yi at edip biniyorlar, eşek edip sürüyorlar.Türkiye'nin kepçe yapıldığı BOP kazanında ise siyasî aymazların eline "elma şekeri" olarak tutuşturulmak üzere "haçlı tasmalı hilafet" kaynatılıyor.Ateş tütmeyen yerden duman çıkmaz, der atalarımız? Önümüzdeki dönemde Türk siyaseti, düne kadar istismar edilerek halkımızın kendisiyle avlandığı İslamî kavramların, yeni süreçte içi boşaltılarak oluşturulacağı "haçlı tasmalı bir BOP demokrasisi" dizaynını yaşayacaktır.Erdoğan'ın son günlerdeki konuşmalarında kullandığı dinsel motifler, Şamgen vizesi gibi kulakları okşayan türden birliktelik söylemleri ve "AK Parti muhafazakar demokrat bir partidir. Sekiz yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik. Ne kadar viski, bira tüketiyorsun dedik mi? Tıksırıncaya kadar içiyorlar?Sekiz yıldır biz yaşam tarzlarına yönelik neyi yasakladık?!" şeklindeki radikal çıkışlar, normal siyasal çıkışlar değildir. Erdoğan "İslam dünyasının lideri olma diye bir derdim yok" diyor. Ancak şunu eklemeyi ihmal etmiyor: "Yavuz Selim'in söylediği gibi "Biz Harem-i Şerif'in efendisi değil, hizmetkarıyız." Zaten, ülke getirir öyle konuma, insanları!" Erdoğan, "Neo-hilafet" nitelemesinden duyduğu rahatsızlığı dışa vuruyor; ancak Kuveyt'te yaptığı zekat sitemi, siyasi gözlemciler tarafından "kendisini hilafet makamında gören birinin çıkışması" olarak değerlendiriliyor. Şu sitemi yapıyor Erdoğan: "Bağdat, Kabil, Gazze, Kudüs, Filistin dediğimiz için birileri tarafından kıyasıya eleştiriliyoruz. Afganistan, Irak, Filistin, Gazze, Kudüs hepimizin sorundur. Şöyle zekatlarımızın hesabını tam yapmış olsak, bu fakir fukara dünyamızda inanıyorum ki bu insanların hepsi ihya olur. Öyle zannediyorum ki bu bizim pek semtimize uğramıyor..." Aynı Erdoğan, "TBMM'nin Amerikan tezkeresini reddine rağmen" Amerika'nın BOP'u ekseninde işgale uğrayan Irak'ın üzerine bomba yüklü Amerikan savaş uçaklarına Türk hava sahasından 103 bin sorti yapılmasına imkan tanıyor.Erdoğan, İslam coğrafyasını turlarken "Eğer birlik olursak her türlü problemin üstesinden gelebiliriz. Filistin, Irak ve Afganistan'daki sorunları ancak biz birlik olursak çözebiliriz" diye konuşuyor; Amerika'ya gidince, "BOP'ta stratejik ortağız" diyor, AB başkentlerinde "sizinle beraberiz" diyor. Türk milleti ve devletinin yer altı kaynaklarını ve en kârlı işletmelerini ecnebilere kelepir fiyatına peşkeş çekerek Türkiye'nin 2011 bütçesini Fak-Fuk-Fon eksenli "sadaka ekonomisi"ne dönüştüren Erdoğan, BOP ekseninde "zekat edebiyatı"na sarılıyor, zekatlarınızı verin de fakir-fukara Müslümanlar ihya olsun diyor? "BOP eşbaşkanlığı" ile "Harem-i Şerif'in hizmetkârlığı", kabil-i telif bir iş olmasa gerektir; ama Erdoğan her iki işi aynı anda telif edebiliyor!Müslüman milletin varlığını ve işletmelerini kelepir fiyatına ecnebiye peşkeş çekme işi ile zekat verin ki fukara ihya olsun çıkışı, kabil-i telif değildir. Ama Erdoğan telif edebiliyor. Erdoğan'ın siyasi yaşamında sıklıkla sergilediği bu zıt ahvalleri, halkımız artık hazmetmiyor, istismarın daniskası olarak görüyor.Erdoğan, aynı anda güya hem İsa'ya, hem Musa'ya yaranmaya çalışıyor; lakin ecnebiler Türkiye ve İslam coğrafyasında canı, malı ve birliği alıp götürüyor, Muhammed ümmetinin başına BOP bombaları yağıyor, milyonlarca mazlum işsizlik ve yoksullukla cebelleşerek avucunu yalıyor.Ancak ben, AB'nin Türkiye'ye sürekli dirsek göstermesi sebebiyle veya BOP'ta eş başkanı olduğu Amerika'nın aklıyla Erdoğan'ın "Neo-hilafet" gibi bir hevese kapılmış olabileceğini düşünmüyorum. Seçim istismarı değilse; son çıkışlarıyla Erdoğan, belki de, ABD'nin işgalci yüzünü ve Haçlı AB'sinin "Vahşi Batı" karakterini gerçekten yeni fark ediyor olabilir?! Ne çare ki, son pişmanlık fayda vermez? İster demokrasi densin, ister yarı başkanlık, ister Neo-Osmanlıcılık fark etmez; yabancılardan konma akıl ile iş gören siyasiler sebebiyle, bölgemizin kaymağını ve kaynağını ecnebiler götürüyor. Ders ve ibret alınmayan tarih, maalesef tekerrür eder, ediyor: Dünün İslamcıları İngiliz aklıyla Osmanlı'ya karşı "İttihad-i İslam bayrağı" açtılar, Hicaz bölgesi Osmanlı'dan kopartıldı, Osmanlı parçalanıp tarihten silindi. Onların yol evladı konumundaki bugünün kimi İslamcıları, teslim oldukları Amerikan aklının ellerine tutuşturduğu Neo-hilafet veya yarı başkanlık elma şekerleriyle ülkemizi ve İslam coğrafyasını sömürü havzasına dönüştürme yolunda ilerliyorlar. Türk milleti ve İslam alemi "icazetini ve aklını ecnebilerden alan yönetici"lerden kurtulup "millet ve medeniyetimizin gerçek sahipler"ini işbaşına getirmediği sürece; ülkemiz ve coğrafyamız, bizden zannettiğimiz "haçlı tasmalı hür adamlar" eliyle dün olduğu gibi bugün de, yarın da, sömürülmeye devam edecektir!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019