Kimi, okyanustan esen zulüm rüzgârları uğruna kimliğinden vazgeçer, yüzü tanınmaz bir çehre olur. Türk olmaktan rahatsızdır. Türkün kumaşına uymaz. Türkü beğenmez. Beğendikleri başkadır. Zilleti tercih eder. Türkün varlığına düşmandır. Adını silmek ister tarihten, nüfustan. Şefaat dilenir, nefretten beslenenden, kan içenden. Hâlbuki Türk olmak; imandır, iz'andır, bir medeniyete ait olmaktır, kişiliktir, kimliktir, izzettir, iffettir, haysiyettir, şereftir, nezakettir. Adı tarihe altın harflerle kazınan Türk'ü kim silebilir? Türk, dün dünyaya gelmedi! Senin ömrün kaç yıl eder? Karşında beş bin yıllık bir millet var, nasıl unutturacaksın? Kim denemiş de muvaffak olmuş? Bilmez misin tarih Türk'le var! Tarih Türk'süz yazılmaz. Hz. Nuh'un gemisinde tufandan kurtulanlarda Türk vardır. Kutlu Nebinin müjdelediği Nuh'un gemisi Ehl-i Beyt'in hizmetkârı Türk'tür. Kerbelâ'da İmam Hüseyin'in yanında şehadete koşanlarda yine Türk var! Nasıl sileceksin Atam Oğuz Kağan'ı? Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanında dediklerini silebilir misin? Türk, Kur'an sesini duyunca kalbi titreyendir, sözünde erdir, özünde cevherdir, gözünde cengâverdir, dilinde mehterdir, doğuşunda askerdir, bağlılığıyla vatanperverdir, yolu Ehl-i Beyt'tendir. Şiirdir mısralarında cuşa gelen, bayrağında semaların ay-yıldıza hayran eden, tarih kokan, aşk dokuyan, anaların duasında bitmeyen sevdam. Nereye koyacaksın Mustafa Kemal'in "Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir. Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. Türk milleti büyük bir arslandır." sözünü? Türk milleti hem toprağın üstünde, hem altında yaşayandır. "Bastığın yeri toprak diyerek geçme, tanı!" sözünün anlamını çok iyi bilir. Türk, ayaklar altına girmez, başlar üstünde gezer! Türk olmak, yabancı oyuncularla sipariş maç yapmaya benzemez, Türkçe olimpiyat yapıyorum diye ısmarlama figüranlarla türkü okumaya benzemez. Bu bir özdür, ruhtur, kişiliktir, tarihtir, gönüldür, mensubiyettir. Kudrettir, Haçlı 'ya karşı zaferdir, mümine sığınaktır, kaledir. İnsanlığa irfandır, adrestir. Türk olmak, konu mankeni olmak değildir! Vitrinle Türk olunmaz. Müslüman Türk'tür, Türk Müslüman. Türk bir ailedir, içinde Türkmen'i, Laz'ı, Kürt'ü, Çerkez'i, Arnavut'u, Boşnak'ı, Arap'ı, Tatar'ı, Kazak'ı, Zaza'sı, Gürcü'sü, Alevi'si, Sünni'si, Caferi'si, Bektaşi'si, Gakkoş'u, Dadaş'ı, Efe'si, Rumelili'si vardır. Türk'ün yaşadığı her yer Türk'tür. Toprağı sımsıcaktır, ana gibi. Devleti sahiplenir, bir baba gibi. Bayrağı vardır, Türk'ün kanıyla çizdiği, tevhidi doyasıya tattığı. Evliyanın gönülleri buluşturduğu her yer Türk'ün tapulu yurdudur. Kulak veren duyar, sağır ne bilir, toprağın altındaki ölmeyen ruhları? Türk mecnunudur, vatan leylasına. Yüreği, Yesevî, Hacı Bektaş, Mevlana, Abdal Musa'dır, şiiri; Yunus, Karacaoğlan, Pir Sultan, Mehmet Akif'tir, destanı; Dede Korkut'tur, kahramanlığı; Oğuz Kağan, Alpaslan, Gazi Osman Paşa, Seyit Onbaşı, Mustafa Kemal'dir, hikmeti Nasreddin Hoca'dır, şehidi; bir Hilal uğruna fedâ nice kefensiz yürek… Türk Malazgirt'tir, Mohaç'tır, Çanakkale'dir, Dumlupınar'dır. Türk, baldıran zehri içmez, içirmez. Türk zemzem içer, Anadolu'dan akan pınardan âb-ı hayat içer, içirir kana kana. Türk şifadır insanlığa, merhemdir yaralıya, devadır derman arayana. Türk bir renktir, renkleri buluşturan. Ve bir gün, bir Allah Adamı çıkar Anadolu'dan. Anasından, babasından almış hizmet duasını, milletine revân. Kimseye minnet etmez. Kimsenin uydusu olmaz. Gücünü Rabbinden alır. Gece uyumaz, gündüz durmaz. Gururla, "Ben Türk Milletine âşığım. Yaşasın Türk Milleti!" der. Seslenir milletine, elinde asası, dilinde "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak" zikri, ayağında demir çarık, köy köy, şehir şehir, hane hane... Gönülleri bir eder, diri tutar. Satılık kalemler, ucuza dinini pazarlayanlar iftira yarışına girerler. Ne olacak, Müslüman aynasında kendini seyreden? Aslını görecek! Muhammed Mustafa aynasında Ebu Cehil ne bulduysa, zamane Ebu Cehil'i de onu bulacak! Her iftira gübredir. Tohum çatlar, çiçek açar toprakta. Yeşerir Anadolu'mda ümitler. O bir nefestir, Hacı Bektaş'tan, bir sestir Mustafa Kemal'den. Haykırır asaletiyle: "Ben Oğuz Kağanın soyundan, Oğuz boylarından, Trabzonlu Çarıkçı Rasim'in torunu Hasanın oğlu Haydarım!" Tarih yazar, tüm benliğiyle. Ele mübarek elini öptürür. Sözünü verir: "Dünyaya Türk Milletinin elini öptüreceğim!" Milleti sevmek budur. Medeniyetini yaşamak budur. Türk olmaktan gurur duymak budur. Türkçe düşünür, Türkçe konuşur, Türkçe yaşar. O'nda Türk'ün sarsılmaz duruşu vardır. Çare arayan Rusya davet eder Koca Türk'ü. "Ben bu işi biliyorum" der. Ufku kâinat devletini gözler. Kardeşlik mayası atar çorak toprağa. Birlik bahçesinden güller derer. Dirlik suyundan ikram eder cömertçe. O konuşur Duma dinler, dünya dinler. Putin dinler, Rus dinler, Jirnovski dinler. Rus, Baş-Türk'e hayran. Dillerde Rusça ve Türkçe hep aynı cümle: "Ne mutlu Türküm diyene!" Bugün Türk Haydar olmuştur, Rus Haydar'a hayran olmuştur. Ey milletim duy artık, gör artık! Bak senin evladın, senin gururun Haydar'ın çağa mührünü vurmuştur. Uyuyan ve uyutan medyaya inat, gerçek tüm yalınlığı ile ortada. Rus, "MEM" diyor, bizdeki gözü görmez, kulağı duymazlar da "İÇ-MEM" diyor. Şikâyeti bırak, çareye bak. Arama dışarıda, işte çare Haydar Hoca! Son söz O'nun: "Siz bana sahip çıksanız da çıkmasanız da, ben size sahip çıkacağım. Beni, vereceğim son nefes ilgilendirir."
Yavuz Ekim / diğer yazıları
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Başım gözüm üstüne?II / 21.02.2018
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Başım gözüm üstüne?II / 21.02.2018