Hüseynî siyaset

Önce idrak ettiğimiz Ramazan-ı Şerifi ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı tebrik ediyorum. Hayırlara vesile olsun. 

Geçtiğimiz hüzün günlerinde, Baş Hocamızı Hakk'a uğurladık. Allah rahmet eylesin, değerli ailesi ve evlatlarının, sevenlerinin ve milletimizin başı sağolsun.

Kıymetli Hocamız 73 yıllık ömründe çok ve büyük hizmetler yaptı. İlerleyen zamanlar O'nun hayatı, kişiliği, mesajı, eserleri, modelleri konusunda nice akademik çalışmaların yapılmasına, tarihe altın harflerle geçen ve üstü örtülen nice başarısının defalarca anlatılmasına, gelecek nesillere aktarılmasına vesile olacak.

Bıraktığı medeniyet mirası hükmündeki insan boyunda eserleri, yetiştirdiği kadro O'nun şu ülkeye armağanıdır. Atatürk'ün bağımsızlık sevdasını, Hünkârın mayaladığı Müslüman-Türk kimliğini ömrünce anlatan Prof. Dr. Haydar Baş Ehlibeyt Külliyatı, Hoş Geldin Atatürk, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet/Milli Devlet ve kaleme aldığı tüm eserleriyle yepyeni bir siyaset inşa etti.

Kıyamete kadar ölmeyecek fikirler bıraktı. Merkezinde "önce insan" diyen bu model, görüş ve yaklaşımlar ülkemizi ayağa kaldıracak tek siyasi anlayıştır. 'Politika temiz insanların işi değildir' safsataları ardında yalan ve boş vaatlere teslim olmayı kader diye yutturan anlayışları defalarca sıfırla çarpmıştır.

Temiz insanların elinde temiz siyaset, milletine firaset, selim akıl, bilim, birikim, tecrübe ve içtenlikle sınırsız bir hizmet alanı olur. Millete iddialarını değil, hakikatın kendisini anlatmaktır aslında siyaset. Patinaj yapıp niçin yapamadığını anlatıp hayalleri alt-üst eden siyasi anlayışlar yıllarca insanımızı yordu. Vaktini çaldı, boşa geçti seneler.

Atatürk'ün rıhletinden sonra bu çapta bir lider gelmedi. Toplumun tamamını kuşatan, ayrıştırmayan bir kişilik bulunamadı. Bu da aslında bir nasip işiydi, hesap işi değildi. Türk milleti, akıl nimetini tercihlerinde mutlaka kullanmalıydı. Aslında bütün dünya Atatürk gibi bir lider profilini aradı. Ama Allah, bu millete  bir Mustafa Kemal nasip etti.Yıllar geçti, yeri dolmadı. 

Koronavirüsle birlikte görülmüştür ki, küreselleşen dünyada alışageldiğimiz siyaset artık bitmiştir. Aklı ve gönlü dikkate alan, insanın ihtiyaçlarını temin eden, problemlerini ilim, irfan, akılla oluşturduğu kalıcı ve uygulanabilir projelerle mutlu edebilen bir siyasetten bahsediyorum. Prof. Baş, karanlıkları aydınlatan bir kandildi. Ama milletimiz O'nun ışığından istifade etmeyi tercih etmedi.

Önümüz süreçte hepimiz şuna şahitlik edeceğiz. Baş Hoca ne dediyse yine doğru çıkacak. Halkımız "keşke dinleseydik" dediğinde bu anlayış dışında meselelerine çözüm olacak kimseyi bulamayacak.

Siyaset bir meslek değildir. Basiretle insanlara hizmet etmektir.  Olayları doğru okumaktır. Bugün doğru dediğine yarın yanlış dememektir. Bir ahlaktır. Dürüstlük, adalet, vefa, kardeşlik gibi vasıflarla insanına bakabilmektir. Kişisel ikbali için değil, ait olduğu toplum için çalışmaktır. Ötekileştirmemek bilakis kardeş etmektir. Alevi, Sünnî, Caferi, Bektaşi, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Boşnak, Arnavut, Gürcü, Arap, Acem demeden vatandaşlarını yüreğiyle kucaklamaktır. Türk olmanın gururunu hissetmek/ hissettirmektir.

Adilce kaynakları paylaştırmak, halkını zengin etmektir. Yerli ve milli olmaktır. Aslanla geyiği birlikte yaşatabilmektir. Faiz, haksız vergi, zam ve cezayla değil, Milli Ekonomi Modeli ile zamsız ve vergisiz bir yaşam sunabilmektir. Kolektif akıl ve yüce gönülle hareket etmektir. Tekebbür, ihtiras ve hasetten uzak durmak, mütevazı, cömert, samimi kalabilmektir. Siyasete kalite getirmektir. Dili hikmetli, eli bereketli, yüreği zengin, zekası keskin olmaktır. Devlet-millet, sivil-asker bir bilek bir yürek yapabilmektir. Cehalete, sefalete, zillete karşı izzetli, asil, adil bir biçimde mücadele etmektir. Madenlerimizi tekrar milletimize vermektir. Doğru bir tarih bilinciyle bugüne dersler çıkartmaktır.

Cumhuriyete ve kazanımlarına sahip çıkmak, milli ve dini değerleri baştâcı etmektir. Haklıya hakkını, haksıza haddini bildirmektir. Hesap endişesi taşımaktır. Yiğitliğin Şâhı Ali kumaşından olmaktır. "İnsanları, ya dinde kardeşi, ya da hilkatte eşi" bilmektir. Ana-baba duası almaktır. Temenni, dilek, zanla değil 'Ben yaparım' özgüveni, bilgi, akıl ve tecrübeyle sorunları çözmektir. Aldanan, aldatan olmamaktır. Can, mal, namus, akıl, din ve vicdan emniyetini temin etmektir, doyasıya yaşatmaktır. Bu memleketin bir kumunu dahi yâd ellere vermemektir. Ufuk ve vizyon sahibi olup Hoca Atatürk'ün ışığında milyonları güvenli limana taşımaktır.

Kimden mi bahsediyorum? Saydığım kriterlere ne eklerseniz O'nda daha fazlasını bulacaksınız. Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş'ın rahle-i tedrisinden geçen harika bir delikanlı Hüseyin Baş'tan bahsediyorum. Türkiye ve dünya meselelerine hâkim bir entelektüel. Ülkesinin değerleriyle bütünleşmiş bir hukukçu. Hacı Bektaş nefesli, Atatürk aklıyla düşünen bir başkan. Mayası Ahlak-ı Muhammedî ve Edeb-i Ali ile yoğrulmuş, Hüseynî duruşlu bir vatan sevdalısı.

Teşkilatçılığıyla Anadolu'nun gönlüne ses olacak bir lider. Hayatı, dünyayı fikirleriye etkileyen iman ve mücadelenin bayraklaşmış ismi olan Kıymetli Babasından okudu. Özellikle gençleri siyasete katacak çok önemli bir örnek. Himmetini, nazarını, güzelliklerini Ehlibeytten almış bir ilim adamı. Hitabetiyle yüreklere dokunuyor. O, birikim sahibi, aidiyet duygusu güçlü, fütüvvet ehli bir kişilik.

Türkiye'nin en genç siyasi lideri Hukukçu Hüseyin Baş BTP'nin yeni Genel Başkanı oldu. Vatana, millete, İslam âlemine ve insanlığa hayırlı uğurlu olsun. Bağımsız Türkiye'm için güzellikler getirsin, milletimizin yüzünü güldürsün.

Hocamızın açtığı yolda, bugünümüz ve yarınlarımız için ümidimize ümit katan, milletçe birlik-beraberliğimizin harcı, birikimi, enerjisi, dinamizmi, demokrasi mücadelesi ve insanlığıyla Bağımsız Türkiye aşkını zirveye taşıyacak Sayın Hüseyin Baş ve kadrosuna selam olsun! 

Hoca Atatürk'ün duası, Ehlibeytin nazarı, kutlu Türk büyüklerinin eli üzerinize olsun!