Ölmedin, ölemezsin...
Saygıyla, rahmetle ve özlemle...
Sonsuzcasına...
Florya Deniz Köşkü'nde bir gece dinlediği şarkılarla duygulanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ağlayışına şahit olan Sabiha Gökçen, ertesi gün gözyaşlarının sebebini sorar.
Cevap vermeyen Atatürk, Yaveri Cevat Abbas'ı ve Sabiha Gökçen'i yanına alarak yola çıkarlar. Bir ara "Cevat, biz Anadolu'ya çıktığımızda hep bir ağızdan bir marş söylüyorduk hatırlıyor musun?" diye sorar. Cevat Abbas, "Hatırlamaz olur muyum Paşam, dağ başını duman almış..." der ve hep bir ağızdan bu marşı söylerler. Marş bitince yine hüzünlenen Gazi Mustafa Kemal Atatürk Sabiha Gökçen'e dönerek şunları söyler:
"Gökçen, ben bu toprakları seviyorum, yurdumun dağlarını, taşlarını... Göğünü, havasını seviyorum. İnsanlarını seviyorum. Köylüsünü, çiftçisini, ırgatını, işçisini, çobanını, sanatçısını, askerlerini, gencini, ihtiyarını, tüm insanlarını seviyorum memleketimin... Kadınlarını, erkeklerini... Bazı şarkılar bana bu insanlardan bir gün kopacağımı hatırlatıyor, onlardan uzak düşeceğimi... Bir gün onlarla olamayacağımı... İşte o zaman, şarkının sözleri ne olursa olsun içime bir ateş düşüyor... Ve sonradan gözyaşı olarak akıp gidiyor... Unutma Mustafa Kemal'ler de insandır ve onlar da zaman zaman şu ya da bu nedenle ağlamak isterler..." (Oktay Verel, Sabiha Gökçen - Atatürk'le Bir Ömür)
"Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin her yanını mamur ve bayındır görmek istemektedir. Bir yurt gezisinde Sabiha Gökçen'e şunları söyler:
"İnsan ömrü, yapılacak işlerin büyüklüğü ve zorluğu karşısında çok cüce kalıyor, Gökçen. Geçtiğimiz yerlerde fabrikalar görmek istiyorum, ekilmiş tarlalar, düzgün yollar, tertemiz sağlıklı insanların yaşadığı evler… Büyük, yemyeşil ormanlar görmek istiyorum, gürbüz çocukların, iyi giyimli çocukların, yüzleri sararmamış, dalakları şiş olmayan çocukların okuduğu okullar görmek istiyorum.
İstanbul'da ne medeniyet varsa, Ankara'ya ne medeniyet getirmeye çalışıyorsak, İzmir'i nasıl mamur kılıyorsak yurdumuzun her tarafını, Anadolu'nun her yerini aynı medeniyete kavuşturalım istiyorum. Ve bunu çok ama çok çabuk yapmak istiyorum. Dedim ya, insan ömrü çok büyük işleri başarabilecek kadar uzun değil. Mamur olmalı Türkiye'nin her tarafı, müreffeh olmalı… Ben yapabildiğim kadarını yapayım, sonra ne olursa olsun demek yok benim kitabımda. Geleceği, geleceğin Türkiye'sini, geleceğin halkını düşünmek benim görevim!.. Bir iş aldık üzerimize, bir savaşın üstesinden geldik, şimdi ekonomik alanda savaş veriyoruz, daha da vereceğiz. Bu heyecanı yaşatmak, bu heyecanın ürünlerini görmek gerek..."
- İnsan niçin YezİT yolundan gider ki? / 08.01.2025
- Her devirde tarihin akışını düzenleyen bir Hüseyin vardır / 07.01.2025
- Uhud savaşında İmam Ali ve Zülfikar / 03.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Hacı Ömer Hüdai Baba / 27.12.2024
- Mikdad bin Esved / 19.12.2024
- Ammar bin Yasir / 16.12.2024
- Hz. Abdulmuttalip ya da ikinci İbrahim / 15.12.2024
- Halid Bin Zeyd Ebu Eyyub El-Ensari / 11.12.2024