Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 08.05.2014 tarihli yayımlanan yazısıdır
1999 senesinde AB üyesi ülkeler tarafından aday olarak kabul edilen Türkiye malum halen tam üye olamamıştır.
Üyelik sağlanmadan imza attığımız Gümrük Birliği anlaşması bugüne kadar bize 300 milyar doları aşan zarara mal oldu.
Bu AB hayalinin ekonomik faturasıdır. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında AB ile anlaşmaya vardığımız Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması ise, hem ekonomik hem de ülke güvenliği açısından ciddi riskler taşımasına rağmen yetkililerimiz tarafından onaylanmıştı.
Buna göre, imzadan 3.5 yıl geçtiğinde Birlik, Türkiye'nin vize muafiyeti konusunda gerekli adımları attığına karar verirse, Türk insanı için vize muafiyeti çıkaracak.
Vize konusu şarta bağlanmışken, geri kabul anlaşmasına göre Türkiye AB'ye giren göçmenleri sınırlarından koşulsuz geçirmeye başladı bile? Bu hal, yine hiçbir şey elde etmeden verilen bir dizi taviz demek.
Zira Türkiye'nin nüfusu Suriye işgalinden kaçanlara kucak açması nedeniyle 1 milyon kişi daha artmışken şimdi AB ülkelerine geçiş yolu haline gelmesi, sayısını kestiremeyeceğimiz insan için "transit bir otel" haline gelmemiz manasındadır.
Topraklarımız üzerinden Avrupa ülkelerine yasadışı yollarla geçen kişileri iade almak zorundayız. Asayiş kontrollerinin sağlıklı bir şekilde yapılamadığı geçiş trafiği maalesef ülkemizin geleceği için tehdittir. Biz bunu 'silahsız işgal' olarak yorumlamaktayız.
Bu arada her riski göze alarak girmeye uğraştığımız AB'nin üyesi olan ülkelerin, Birliğin devamından umudunu kestiğini, ortak para biriminden sonra ekonomilerinin iflas etmeye başladığını da hatırlatalım.
Yani AB bitmiş bir birliktir. Şu anda onu ayakta tutan tek dinamik Hıristiyan inancıdır. Bizi Müslüman olduğumuz için arasına dahil etmeyen ve bu gerekçeyi devlet başkanları nezdinde dile getiren Birlik, pek çoğumuzun adını dahi duymadığı ülkelere vize muafiyeti getirdi.
Kolombiya, Dominika, Grenada, Kiribati, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Palau vs. 19 ülke için vizeleri kaldırdığını açıkladı.
Bu hal, uluslararası arenada hiçbir saygınlığı ve kredisi kalmamış bir Türkiye tablosudur. 50 yıldır kapısında bekletilen, alınmayacağı dile getirilen ancak siyasi tavizlerin bir bahanesi olarak kullanılan AB sevdasından vazgeçilmelidir.
Türkiye'nin yüzünü çevireceği, yeni dünya lideri Rusya gerçeği vardır. Başını çekeceği Türk-İslam devletleri ve iş yapacağı Uzakdoğu pazarı önündedir.
Buralara yönelmek, Batının dediği gibi yüzünü doğuya dönen bir Türkiye manasına gelmemekte, tam tersine Atatürk ün altını çizdiği, "yüksek medeniyetler seviyesine" ulaşmak için bir basamak olacaktır.
Ülkemiz 50 yılda çok vakit ve mesai kaybetmiştir. Artık gerçekler görülmeli ve topraklarımız üzerinde hesabı olmayan dünyalarla işbirliğine yönelmelidir.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- AB kıssası / 18.01.2025
- Ruhun arayışı sahibini bulana kadar devam eder / 17.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -2- / 16.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -1- / 15.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -2- / 14.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -1- / 13.01.2025
- Onları cehennem ateşi yakmaz / 12.01.2025
- Ne evladın ne de malın fayda etmeyeceği gün / 11.01.2025
- Müslümanlıktaki hikmet nedir? / 10.01.2025
- Son Nefes / 09.01.2025
- Ruhun arayışı sahibini bulana kadar devam eder / 17.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -2- / 16.01.2025
- Bu mücadele ezelidir -1- / 15.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -2- / 14.01.2025
- Hakikate ters düşenlerin özellikleri -1- / 13.01.2025
- Onları cehennem ateşi yakmaz / 12.01.2025
- Ne evladın ne de malın fayda etmeyeceği gün / 11.01.2025
- Müslümanlıktaki hikmet nedir? / 10.01.2025
- Son Nefes / 09.01.2025