Kamil insanlar mutlaka çevrelerinde tasavvufi bir oluş başlatmıştır. Hacı Bektaş Veli'nin Kur'an yorumu Anadolu'yu kuşatmış üreten, çalışan, edep ehli bir Müslüman ahali ile Anadolu'nun Türkleşmesi ve Müslüman olmasında emeği büyüktür. Yetiştirdiği binlerce insan ile balkanlara kadar büyük fütuhatlarının önünü açmıştır. Onun için "Anadolu'nun manevi genelkurmay başkanıdır" sözünü Üstadım Prof. Dr. Haydar Baş'tan duymuştum.
Abdulkadir Geylani'nin Kur'an yorumu bütün İslam Alemi'ni kuşatmış ve İslam tasavvufunu kurumlaştırmıştır. Moğol istilasından sonra İslam aleminin manevi birliğini ve dirliğine hizmet etmiş, yetiştirdiği dervişleri Selahaddin Eyyubi'nin ordusunda önemli görevler üstenmiş ve Kudüs'ün fethinde rol almıştır. Yûnus Emre'ye nisbet edilen, "Seyyah olup şu âlemi arasan/Abdülkadir gibi bir er bulunmaz" sözü meşhurdur.
Muhiddin Arabi'nin Kur'an yorumu ise çağlar boyu bütün insanlığı etkilemiştir. İslam tarihinde eserlerine en fazla şerh yazılan, atıf yapılan ve etki oluşturan bir mutasavvıftır. Bu nedenle Şeyh-i Ekber (Önder Şeyh) olarak bilinir.
Vahdeti vücut olarak da bilinen alem tasavvuru ('La mevcuda illa hu, Allah'tan başka varlık yoktur' diğer her şey onun tecellisinden ibaret olan mecaz varlık (mahlûk) tır) asırlar boyu konuşulmuş ve İslam tasavvufunun ana nüvesini olmuştur.
Hicri ikinci asırdan itibaren başlayan farklı milletlerden İslam'a katılımlar, Aristo ve Eflatun gibi eski Yunan felsefi ekolün eserlerin Arapçaya çevrilmesi, İslam alimlerinin önüne cevap verilmesi gereken yeni konu ve soruları getirmiştir. Bu kafa karışıklığında Gazali önemli bir toparlanma sağlamış ve nübüvvetiz felsefeyi susturmuştur.
Muhiddin Arabi ise felsefeyi törpülemiş ve ona nübüvvet elbisesi giydirmiştir. Deizmin çıkmaz sokaklarını nübüvvetin ışığı ile aydınlatmıştır.
Muhiddin Arabi, "felsefenin ve kelamın tıkandığı hususlarda varlık, alem ve Allah ile irtibat nasıldır?" konularını açıklamış ve nübüvveti temel alarak deizm akımlarına en net cevabı vermiştir.
Nübüvvetsiz Allah ve alem tasavvurunun eksik olduğunu vurgulamak için Kur'an'daki peygamber kıssalarını ele alan eser yazmıştır. Beş yüz eserinden biri olan Füsus'ul-Hikem'de 27 peygamber kıssası ile nübüvvetin önemini, diğer peygamberlerle karşılaştırarak Hz Muhammed (s.a.v.) mükemmeliyetini ve kâmil insanı anlatmıştır.
Deizm Big-Bang teorisinde açıklandığı gibi Allah tarafından aleme sadece bir dokunuş olduğunu, ondan sonrasına Allah'ın karışmadığını (durağan Tanrı) iddia eder. Oysaki Muhittin Arabi Vadeti-i Vücud anlatımı ile "Ol" emri ile başlayan alem tecellisinin sürekliliği vurgular, Allah'ın her an bir oluşta olduğunu belirtir. Vahyin devamlılığına vurgu yaparak Kur'an ayetlerinin yaşanan ana göre bir tecellisi olduğunu belirtir. Bütün alemin Allah'ın kelamının tecellisi olduğunu belirtir.
Ankara Üniversitesi emekli öğretim üyesi Cavit Sunar şu değerlendirmeyi 1960 yıllarda yazdığı eserinde dile getirmiştir; "Muhiddin Arabi iki büyük İslam-Türk imparatorluğunun kuruluşunda etkili olmuştur, birisi Osmanlı Devleti diğeri Asya-Hindistan bölgesinde Babür Türk devletidir. Onun ortaya koyduğu kainatı okuma anlayışı (felsefesi) Anadolu da Hıristiyan alimleri doğu da ise Hint felsefesini teslim almıştır."
İbadet ve kullukta tavizsiz olan İbn Arabi yaşadığı dönemde Anadolu Selçuklu sultanları ile sohbet etmiş haçlı seferlerine karşı dik duruş istemiş, kapı kapı dolaşarak vaazlarında kutsal belde Kudüs'ün işgaline karşı mücadeleyi tavsiye etmiştir. Türbesi Şam'dadır, Allah şefaatine nail etsin.
- Mevlana Mesnevi’si ve İslam imajı / 04.09.2024
- Mevlana ve Türklük / 26.07.2024
- Sünnilik gömleği Türkiye’ye dar geliyor / 21.07.2024
- Borsa asli yörüngesinden uzaklaşmış, rantiyeye teslim olmuş / 03.03.2024
- Enflasyonun önemli bileşenlerinden birisi kontrolsüz kredi kartı sistemi / 21.02.2024
- Koronada yeni varyantlar ne olacak? / 03.10.2023
- Koronavirüs salgını nasıl durabilir? / 26.04.2021
- Salgında özgürlük ve karantina paradoksu / 02.03.2021
- Muhiddin Arabi’de vahdet anlayışı / 14.12.2020