MİT Reyhanlının neresinde?

İçişleri Bakanı Muammer Güler 14 Mayıs’ta yaptığı açıklamada 8 Mayıs 2013’te Hatay Emniyet Müdürlüğü’nden “ses getirici bombalı eylem yapılacağı” ihbarının alındığını belirterek, bunun üzerine 9 Mayıs’ta güvenlik birimlerine gereği için talimat verildiğini ve tüm ilgili kurumların bilgilendirildiğini söylemişti.Yani böyle bir saldırının yapılacağından güvenlik güçlerinin doğal olarak da MİT’in haberi var ve İçişleri Bakanı’na bu bilgi verilmiş.Bombalama eyleminde kullanılan araçlar Ankara’yı bile dolaşmış ve bu konuda ihbarların olduğu da yine yetkililer tarafından açıklandı.23.05.2013 tarihli Hürriyet gazetesinin manşetten verdiği habere göre, Reyhanlı saldırısının birinci şüphelisi N.E. Hatay’da bulunan Yayladağı Sınır Kapısı’ndan 1 yıl içinde tam 400 kez Suriye’ye giriş çıkış yapmış.Böyle şüpheli bir adamın bu kadar giriş çıkış yapmasını istihbaratın bilmemesi mümkün değil. Biliyorsa da istihbarat için kötü, bilmiyorsa da...Biliyorsa her türlü ihbara ve istihbarat bilgisine rağmen Reyhanlı faciası neden gerçekleşebildi?Yok, eğer bilinmiyorsa -ki bütün resmi açıklamalar bilindiğini gösteriyor- o halde daha kötü, bu kadar şüpheli bir şahıs nasıl sınır kapımızı yolgeçen hanına çevirdiği halde bilinmiyor?Akşam gazetesi yazarlarından Çiğdem Toker patlamanın olduğu bölgeye giderek incelemelerde bulunmuş, halkla görüşmüş ve edindiği bilgiler gazetesinde yayınlanmıştı.Çiğdem Toker şunları söylüyor:“Kamuda çalışan bir sağlık personeli. Adı bende saklı. Geçen gün benzin alırken, bir arabanın bagajında ağır silahlar gördüğünden söz ediyor. ‘Polis sesini çıkarmıyor. Kimse bunları çevirmiyor. Hiçbirinin triptiği (giriş izinleri) yok ama ellerini kollarını sallaya sallaya girip çıkıyorlar.’ Şikâyet etmediniz mi? ‘Kaç kere. Emniyete, belediyeye, kaymakama kaç kere. ‘Böyle talimat aldık’ diyor başka bir şey demiyorlar.”Anlatılanlara bakılırsa bu adamlar konusunda emniyet devre dışı bırakılmış.Toker ayrıca Reyhanlı’da bulunan 63 mobesenin de devre dışı olduğunu aktarıyor.Bu ve benzeri birçok gerçekler alt alta yazıldığında ister istemez bazı sorular akla gelmektedir. Bu soruları hem MİT sorumluları hem de istihbaratın bağlı olduğu Başbakan cevap vermek zorundadır.Reyhanlı’daki patlamalardan çok kısa bir zaman sonra şüpheliler yakalanmıştır. Eğer istihbarat bu kadar hızlı şüphelileri yakalayabiliyorsa bu kabiliyetini her türlü ihbar ortalıkta dolaşırken neden patlamalardan önce kullanmamıştır?Birinci şüpheli N.E. terör örgütü üyesi olduğu bilinmesine rağmen –neticede, patlamadan hemen sonra yakalanabiliyor- istihbarat neden 400 defa sınırdan giriş çıkışına izin vermiştir? Neden böyle tehlikeli bir şahıs bombalı eylem yapacak kadar serbest kalabilmiştir?Emniyetin, iddia edildiği gibi, tehlikeli araçlara müdahale etmemesi talimatını kim ya da kimler vermiştir?İstihbaratın en önemli bilgi kaynağı olan mobese kameraları en tehlikeli ve en provokasyona açık ilimizde, ihbarlara rağmen kapalı olmasının nedenleri nelerdir?Bütün bu gelişmelerden MİT’in haberinin olmaması mümkün mü?O halde MİT Reyhanlı’nın neresinde?