Misyonerlik faaliyetleri Batılıların bir işgal projesidir. Amaç; din kisvesi adı altında, hedeflenen milletlerin dirençlerini kırmak, bölmek, parçalamak, kalenin anahtarını içeriden teslim almak, ülkelerin kaynaklarını sömürmek, topraklarını ele geçirmektir.
Bu gerçeği en iyi görenlerden birisi de Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Zaten göremeseydi ne İstiklal Harbi'nde başarı elde edebilirdi, ne de sonrasında kazanılanların muhafazasında?
Haçlı Batı'ya gönlünü açan, Ehl-i Beyt'e de sırtını dönen Osmanlı, maalesef misyonerlik faaliyetlerine sonuna kadar kapı açmıştır. Saray'a alınan misyoner danışmanlardan tutun da, ülkenin her köşesine yayılmış misyoner okullarının çokluğuna, misyonerlik faaliyetlerinin belkemiği olan azınlıklara sağlanan sınırsız imkanlara kadar bu gerçeği rahatlıkla görebiliriz.
Atatürk misyonerlik faaliyetlerine karşı mücadeleyi öylesine önem vermiştir ki, Nutuk bu faaliyetlerin bölücü etkileri ile başlar:
"Memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi hususi emel ve maksatlarının temini için yoğun çaba sarf ediyorlar. Sonradan elde edilen güvenilir malumat ve vesikalarla iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Heyeti, vilayetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek, miting ve propagandalar yaptırmakla meşgul.
Yunan Kızılhaç'ı ve Resmi Muhacirler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti'nin faaliyetlerine hizmet ediyor. Mavri Mira Heyeti tarafından idare olunan Rum okullarının izci teşkilatları, yirmi yaşından yukarı gençler de dahil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor. Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Heyeti'yle hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir maniyle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyorlar. (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk, s.647-648; Nutuk, 2017, s.1)
Gördüğünüz gibi, Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı günlerde, Osmanlı'nın büyük imtiyazlar verdiği ve güvendiği azınlıklar büyük bir hazırlık içindeler ve işgalcilere çanak tutuyorlar, destek oluyorlar. Ve Atatürk bütün bunları çok net bir şekilde görüyor. İşte lider? Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün bu yönüyle alakalı şu önemli tespiti yapmaktadır:
"Bugün, Dinlerararası Diyalog'un ve misyonerliğin ne demek olduğunu anlayamamış "dindar"lara karşı; dinsiz diye itham edilen Atatürk, inanç üzerinden yapılmak istenenlerin farkında, çok şuurlu bir Müslüman'dır." (Prof. Dr. Baş, a.g.e, s.648)
"Misyonerliğin ne demek olduğunu anlayamayan dindarlar" derken şunun altını çizmek lazım:
Bugün FETÖ'yle mücadele ettiğini söyleyenler, FETÖ'nün temellerini atan Said Nursi'yi baş tacı ediyorlar. Sebep baş tacı, sonuçla mücadele?
Bu Said Nursi, Atatürk'ün daha NUTUK'un ilk sayfasında bölücü faaliyetlerinden dolayı dikkat çektiği Patrik Atinegoras için, "gizli Müslüman" ifadesini kullanmaktadır. İngiliz ve Yunan işgaline zemin hazırlayan, gizli bölücü faaliyetler yapan bir hain hakkında "gizli Müslüman" diyen biri sizce nasıl biridir? "Kişi dostunun dini üzeredir" der, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz?
Rum azınlığın oluşturduğu Pontus çetelerinin faaliyetleri hususunda Atatürk şunları ifade etmektedir: "Pontus eşkıyasının kuvveti başta 6-7 bin silahlı idi. Daha sonra her taraftan katılanlarla 25 bin raddesini buldu. Pontus çetecilerin icraatı İslam köylerini yakmak, Müslüman halka karşı akıl ve hayale gelmez zulümler yapmak, cinayetler işlemek gibi hunhar bir sürünün icraatından başka bir şey değildi." (Prof. Dr. Baş, a.g.e, s.650; Nutuk, 2017, s.457-459)
Bu tür misyonerlik faaliyetlerini gören Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra da bu faaliyetlere karşı çok ciddi önlemler almıştır.
1920 yılında Amerika Yakındoğu Heyeti Anadolu'da yetimhaneler, numune çiftlikler ve hayır müesseseleri açmak için izin ister, Atatürk Meclis'i toplar ve talep "misyonerlik" gerekçesiyle reddedilir.
1923 yılında Merzifon Amerikan Koleji işgalcilere verdiği destek sebebiyle kapatılır.
1935 yılında tüm Mason locaları Atatürk'ün emri ile kapatılır.
Atatürk, dinini yaşayana bir şey dememiştir ama bölücülük yapanla mücadele etmiştir:
"Memleketimizde yaşayan gayrimüslim unsurların başına ne gelmişse, kendilerinin yabancı entrikalarına kapılarak ve imtiyazlarını suistimal ederek vahşiyane surette takip ettikleri ayrılık siyaseti neticesidir." (Prof. Dr. Baş, a.g.e, s.652; Atatürk'ün Bütün Eserleri, 2012,c.6, s.28-29)
Misyonerlere kucak açan Osmanlı'nın ve de FETÖ'nün durumu belli; misyonerlerle mücadele eden, onlara karşı temkinli olan Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet de belli?
Bu gerçeği en iyi görenlerden birisi de Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Zaten göremeseydi ne İstiklal Harbi'nde başarı elde edebilirdi, ne de sonrasında kazanılanların muhafazasında?
Haçlı Batı'ya gönlünü açan, Ehl-i Beyt'e de sırtını dönen Osmanlı, maalesef misyonerlik faaliyetlerine sonuna kadar kapı açmıştır. Saray'a alınan misyoner danışmanlardan tutun da, ülkenin her köşesine yayılmış misyoner okullarının çokluğuna, misyonerlik faaliyetlerinin belkemiği olan azınlıklara sağlanan sınırsız imkanlara kadar bu gerçeği rahatlıkla görebiliriz.
Atatürk misyonerlik faaliyetlerine karşı mücadeleyi öylesine önem vermiştir ki, Nutuk bu faaliyetlerin bölücü etkileri ile başlar:
"Memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi hususi emel ve maksatlarının temini için yoğun çaba sarf ediyorlar. Sonradan elde edilen güvenilir malumat ve vesikalarla iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Heyeti, vilayetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek, miting ve propagandalar yaptırmakla meşgul.
Yunan Kızılhaç'ı ve Resmi Muhacirler Komisyonu, Mavri Mira Heyeti'nin faaliyetlerine hizmet ediyor. Mavri Mira Heyeti tarafından idare olunan Rum okullarının izci teşkilatları, yirmi yaşından yukarı gençler de dahil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor. Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Heyeti'yle hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir maniyle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyorlar. (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk, s.647-648; Nutuk, 2017, s.1)
Gördüğünüz gibi, Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı günlerde, Osmanlı'nın büyük imtiyazlar verdiği ve güvendiği azınlıklar büyük bir hazırlık içindeler ve işgalcilere çanak tutuyorlar, destek oluyorlar. Ve Atatürk bütün bunları çok net bir şekilde görüyor. İşte lider? Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün bu yönüyle alakalı şu önemli tespiti yapmaktadır:
"Bugün, Dinlerararası Diyalog'un ve misyonerliğin ne demek olduğunu anlayamamış "dindar"lara karşı; dinsiz diye itham edilen Atatürk, inanç üzerinden yapılmak istenenlerin farkında, çok şuurlu bir Müslüman'dır." (Prof. Dr. Baş, a.g.e, s.648)
"Misyonerliğin ne demek olduğunu anlayamayan dindarlar" derken şunun altını çizmek lazım:
Bugün FETÖ'yle mücadele ettiğini söyleyenler, FETÖ'nün temellerini atan Said Nursi'yi baş tacı ediyorlar. Sebep baş tacı, sonuçla mücadele?
Bu Said Nursi, Atatürk'ün daha NUTUK'un ilk sayfasında bölücü faaliyetlerinden dolayı dikkat çektiği Patrik Atinegoras için, "gizli Müslüman" ifadesini kullanmaktadır. İngiliz ve Yunan işgaline zemin hazırlayan, gizli bölücü faaliyetler yapan bir hain hakkında "gizli Müslüman" diyen biri sizce nasıl biridir? "Kişi dostunun dini üzeredir" der, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz?
Rum azınlığın oluşturduğu Pontus çetelerinin faaliyetleri hususunda Atatürk şunları ifade etmektedir: "Pontus eşkıyasının kuvveti başta 6-7 bin silahlı idi. Daha sonra her taraftan katılanlarla 25 bin raddesini buldu. Pontus çetecilerin icraatı İslam köylerini yakmak, Müslüman halka karşı akıl ve hayale gelmez zulümler yapmak, cinayetler işlemek gibi hunhar bir sürünün icraatından başka bir şey değildi." (Prof. Dr. Baş, a.g.e, s.650; Nutuk, 2017, s.457-459)
Bu tür misyonerlik faaliyetlerini gören Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra da bu faaliyetlere karşı çok ciddi önlemler almıştır.
1920 yılında Amerika Yakındoğu Heyeti Anadolu'da yetimhaneler, numune çiftlikler ve hayır müesseseleri açmak için izin ister, Atatürk Meclis'i toplar ve talep "misyonerlik" gerekçesiyle reddedilir.
1923 yılında Merzifon Amerikan Koleji işgalcilere verdiği destek sebebiyle kapatılır.
1935 yılında tüm Mason locaları Atatürk'ün emri ile kapatılır.
Atatürk, dinini yaşayana bir şey dememiştir ama bölücülük yapanla mücadele etmiştir:
"Memleketimizde yaşayan gayrimüslim unsurların başına ne gelmişse, kendilerinin yabancı entrikalarına kapılarak ve imtiyazlarını suistimal ederek vahşiyane surette takip ettikleri ayrılık siyaseti neticesidir." (Prof. Dr. Baş, a.g.e, s.652; Atatürk'ün Bütün Eserleri, 2012,c.6, s.28-29)
Misyonerlere kucak açan Osmanlı'nın ve de FETÖ'nün durumu belli; misyonerlerle mücadele eden, onlara karşı temkinli olan Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet de belli?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024