Milletvekilleri yeminlerine ne kadar sadık?

Herkesin Meclis'teki "yemin krizi"ni gündeme getirdiği bugünlerde ben Meclis'te yapılan yemine farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışacağım.Dilerseniz önce Anayasa'ya göre milletvekillerinin yaptığı yeminin sözlerini sizlere aktaralım:"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.''                                                                Gayet güzel bir yemin? Bu yemini her duyduğumda "keşke milletin temsilcisi olarak vatana ve millete hizmet için milletvekili seçilen vekillerimiz bu yeminin gereğini hakkıyla yerine getirebilseler" derim.Bu yemini her kelimesine kadar AKP'li milletvekilleri de yaptı hem de 2002'den bu yana 3 kez? Peki, 9 yıllık iktidarları döneminde AKP hükümetinin yetkilileri millet önünde ve milleti de şahit tutarak yaptıkları bu yeminin gereğini gerçekten gereğini yerine getirdiler mi?Bunu görebilmemiz için yeminde geçen ifadelerle AKP'nin 9 yıllık icraatlarını mukayese etmemiz lazım.Yeminde, "Devletin varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü?" deniliyor.AKP iktidarı döneminde devleti ve milleti korumakla mükellef olan bütün kurumlar ABD ve AB'nin istekleri doğrultusunda şekillendirilmiştir. Birbirinden bağımsız hareket etmesi ve birbirlerini millet adına denetlemesi gereken erkler -yasama, yürütme ve yargı- ABD ve AB'nin taşeronluğuna soyunmuş, onların bir dediğini iki etmeyen siyasi iradenin kontrolüne girmiştir.Ekonomik, siyasi, hukuki her sahada uygulanan bağımlı politikalarla bağımsızlığımız tamamen devre dışı kalmıştır.Batının dayattığı "devleti küçültelim" anlayışıyla devletin her noktada eli zayıflatılmış, devlete ait olan bütün karlı kamu kuruluşları yabancılara peşkeş çekilerek devlet sadece Batı adına vergi tahsildarı konumuna düşmüştür.Hükümet tarafından, terör sorunu Kürt sorunu olarak tanımlanmış ve bundan sonra yaşanan açılım ve gelişmelerle vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü tehlike altına girmiştir. Bundan sonraki süreçte ise AKP hükümetinin gündeminde Anayasa değişikliği ve Başkanlık Sistemi vardır ve bu adım vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün rafa kaldırılması konusunda son vuruş olacaktır.Yeminde, "Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma?" vardır.AKP hükümeti iktidarı olduğu dönemde milletin egemenliğini değil, azınlıkların ve yabancıların egemenliğini korumuştur. Milli egemenlik tartışma konusu yapılmış, egemenliğin ecnebilere devri konuşulur olmuştur. Hatta birçok sahada uygulama safhasına da geçilmiştir.Millete ait olan yer altı ve yerüstü zenginlikleri haraç mezat yabancılara devredilmiştir. Milletin geliri kısılmış, millet aç ve yoksul bırakılmış ve bankalardan kredi almaya mahkum edilmiştir. Esasen bugün milletin hiçbir noktada egemenliği kalmamıştır.Yeminde, "hukukun üstünlüğüne?" ifadesi vardır.Anayasa'da değişiklik yapılarak, Avrupa mahkemelerinin kararları Türk mahkemelerinin üstüne çıkartılmıştır. Bu adımla Türk'ün hukuku, Batılının hukukunun altında ezilmiştir.arın değerlendirmeme devam edeceğim.