Millet ve devlet, MHP-DSP koalisyonundan ne gördü ki, MHP-CHP yakınlaşmasından hayır görsün?

Türk milletine, kendilerince "çuval" biçen küresel aktörlerin ve yerli toplum mühendislerinin kafası tam karışık? Önümüzdeki günlerin "politik taşeron"larını ve "stratejik işbirlikçileri"ni belirlemekte zorlanıyorlar.Toplumumuz ise, AKP ve R. T. Erdoğan tecrübesi üstüne, artık yeni bir oyuna gelmek istemiyor. Nitekim bu tecrübeyle birlikte, milli bir uyanış ve tam bir öze dönüş var. Milli Ekonomi Modeli ve milli kalkınma projelerinin sahibi BTP'nin artık üstü örtülemeyen yükselişi, tam bir "milli şahlanış" tablosu olarak kendini gösteriyor.Toplum mühendislerinin denklemleri ise, yap-boz tahtasını geçti; bir türlü tutturamıyorlar.Önce DYP lideri Mehmet Ağar sahne aldı. "DYP, denenmiş-pili bitmiş; ama lideri Ağar, siyasete yeni soyunmuş. Evet, Susurlukvâri dosyalarıyla bürokratik yıpranmışlığı var, ama siyasi yıpranmışlığı yok" diye düşündüler. Ağar'ı meydana sürdüler. Ancak, Ağar daha ilk dakikalarda kendini diskalifiye etti.Emniyet eksenli hizmeti gereği en iddialı olması ve en milli-onurlu duruşu sergilemesi gereken yerde, yani "terör meselesi"nde çuvalladı; Apo ve yandaşlarıyla ovada sarmaş-dolaş vaziyet aldı.Erdoğan'ın, "Güneydoğu meselesi Kürt meselesidir, gerekirse devlet özür dilemelidir" türünden cümlelerle, devletin 20 yıllık terörle mücadelesine sünger çekmesi gibi, Apo'yu sevindirmesi gibi, PKK'nin siyasallaşma sürecinde düğmeye basması gibi konuştu Ağar. Hiç beklenmedik biçimde Ağar, PKK'nin siyasallaşma sürecine katalizörlük yaptı? Binlerce şehidi bağrında barındıran Türk milleti karşısında kendini bitirdi.Ağar'ın "imaj maker"lığını yapan toplum mühendisleri, bu kadar acelecilik, bu kadar damadan düşerlik beklemiyorlardı doğrusu? İnce ince, yavaş yavaş, sindirte sindirte bu kabil mesajları verir diye düşünüyorlardı. Ama Ağar, bunu beceremedi. Kendini bitirdi.Birkaç günden beri, MHP-CHP pazarlamasına şahit oluyoruz.CHP lideri Deniz Baykal'ın, yıllardan sonra koalisyon ortaklığı şeklinde de olsa "iktidar koltuğu"na oturma iştahı kabarıverdi. 80 yaşındaki bir ihtiyarın, damatlık hevesine kapılması gibi bir vaziyette.MHP lideri Devlet Bahçeli'ye pas atıyor. "Artık öyle etnik milliyetçi değil", kafatasçı değiller diyor Baykal. Bahçeli'nin "yumuşamış milliyetçi"liğinden son derece memnun kaldığını ifade buyuruyor. Hatta toplum mühendisleri, Baykal'a "iştah açıcı şurubu" haddinden fazla vermiş olmalılar ki, Bahçeli'yi "Atatürk milliyetçiliği"ne gelmiş olarak tanımlıyor. MHP kurmayları da Baykal'a işmar yapıyorlar? MHP kurmaylarından Mehmet Şandır "Sol partilerle ortak paydalarımız çoğalmaya başladı. Baykal'ın takdirlerine, görüşlerine saygı duyuyoruz" diyor. MHP'nin eski DYP'li MYK üyesi Meral Akşener ise "Siyasette CHP ile MHP arasında eski gerginlikler kalmadı? Ortak paydalarda buluşmalar artamaya başladı" türünden benzer mesajlar veriyor.Baykal, MHP-CHP yakınlaşmasının sırlarını farkında olmadan deşifre ediyor. Diyor ki; "Tabii, bu ulusalcı dalga Türkiye'yi içe kapatan, dünyadan koparan biçimde görülmemeli, değerlendirilmemeli. Bu duyarlılığın nedenlerinden biri de izlenen dış politikadır. AB'nin taleplerini küstah bir üslupla gündeme getirmesidir. Ulusalcı yükseliş dış dünyayla bağları kesip sırtını dönmek biçiminde değil, ulusal çıkarları ön planda tutan, kişilikli bir dış politikaya dönmek için değerlendirilmelidir."Toplumun yüzde 80'lerinin AB'ye cephe açtığı, ABD'ye hayır dediği, IMF'ye geriye dön marş marş resti çektiği bir süreçte, Baykal, kendini ve MHP-CHP eklenmesinin arka planını deşifre ediyor.Bahçelinin "onurlu AB üyeliği" dediği türden bir "light duruş" bu. Liberal yani "liboş" değil; ama "milli" de değil? "Milloş" bir duruş bu.Türk milleti bu "ikircikli" duruşu pirim vermez. Artık yutmaz.Bıçak kemiğe dayandı çünkü. Vatan satıldı çünkü. KKTC, Rumlara el altından verildi çünkü. Yanı başımızda "Yahudi Kürdistan"ı kuruldu çünkü. Kaynaklar, ecnebilere peşkeş çekildi çünkü.Millet, aç bi ilaç çünkü. İşsizlik aldı başını çünkü. Borç yükü 500 milyar dolara doğru yol aldı, cari açık ve dış ticaret açıkları rekor üstüne rekor kırdı çünkü.Bütün bu "köklü meseleler", güya milliyetçi gibi görünen "milloş bir ittifak" ile çözülemez. güya AB karşıtı gibi görünerek "onurlu AB üyeliği" gibi ne idüğü belirsiz bir "rotasızlık" ile, vatan-millet ve devlet, bağrına dayanan hançerden korunamaz.CHP, Atatürk'ün bıraktığı maddi miras İş Bankasına yapışıp muhafaza ettiği kadar, 6 okundaki "ilkeleri"ni muhafaza ederek milli projeler, milli çözümler üretseydi, bugün vatan bu kadar satılamaz, millet bu kadar bitap düşmez, devlet bu kadar tehditlerle karşı karşıya kalmazdı. CHP, bu büyük açığını MHP ile "milloş ittifak"lara soyunarak kapatamaz.Hem MHP-CHP ittifakı olsa ne olur, olmasa ne olur? Hepsi sağcı veya hepsi solcu yahut hepsi milliyetçi olsa ne yazar?!IMF'nin aklından gayrı ekonomide çözüm olmayan, "onurlu" lafıyla saklanmaya çalışılan AB ve ABD mandacılığından gayrı dış politik projesi bulunmayan bir MHP-CHP yakınlaşması, ta baştan ölü doğar. MHP'nin DSP koalisyonundan bu millet, Tahkim Yasası'ndan, şeker, Tütün ve buğdaya kota getiren IMF yasalarından, terörist, hırsız ve yolsuzların affedilmesinden ve borç üstüne borçtan başka ne gördü ki, MHP-CHP yakışlaşmasından bir şey görsün. Bu "milloş oyunu"ndan anlaşılıyor ki, küresel aktörler ve onların içerideki distribütör toplum mühendisleri, Türkiye'yi tam batırmaya, Türk milletini tamamen dağıtmaya kararlılar? Bu oyunlar, BTP sevdalılarının mesuliyetini daha da artıyor, gece-gündüz çalışmalarını gerekli kılıyor.Baykal, Türk milletine karşı "böylesi bir boş ve milloş oyun"a girerek, bari ahir ömründe toplum nezdindeki itibarını sıfırlamasın.  Bugün Türk milleti ve Türk devletinin, samimi, yürekli, dirayetli, Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış, milli ekonomi modeli bulunan, milli kalkınma projeleri olan, devlet-millet bütünlüğünü sağlayacak yüreği ve sosyal devlet tezi olan bir partiye ve bir milli siyasete ihtiyacı var. Bu ihtiyacı karşılayacak ve bütün bu projeleri bulunan BTP'den başka da bir parti yok? Keşke olsa? Keşke CHP ve MHP'nin "milli çözümleri" olsa da bir araya gelseler? Ama yok. Dolayısıyla, Baykal'ın da Bahçeli'nin de yapacakları iş, "bu sefer BTP" diye şahlanan Türk milleti gibi, kendilerinin de "bu sefer BTP" demeleridir. Başka türlü "çözümsüz eklentiler", yükselen bu "milli uyanış"ın önünü kesmeye dönük manevralar olur, ki, ne Baykal, ne Bahçeli böyle bir "manda oyunu"nun vebalini taşıyamazlar.