Millet isterse ülkemizin tüm sorunları çözülür

Ülkemizin yaşadığı ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlar belli.Ve milletimiz -buna iktidar partisine oy verenler de dahil- gayet iyi biliyor ki, ülkemiz mevcut IMF ve AB politikalarıyla daha iyi bir yarına gitmiyor.Bugün kime sorarsan sor şikayetçi konumda; CHP'lisi, MHP'lisi, hatta iktidarda olmasına rağmen AKP'lisi, partilisi, partisizi, genci, yaşlısı... herkese bir dokunuyorsun bin ah işitiyorsun.Ama ne hikmetse, aynı kişiler seçim sandığına gidince, ne oluyorsa oluyor, sanki efsunlanmış gibi yine çözümsüzlüğe mührünü vuruyor.Karşımıza yine muhalefetmiş gibi davranan iktidar, iktidara millete gol atsın diye sürekli pas atan bir muhalefet çıkıyor.Bu arada atı alan yabancısı, azınlığı, rantiyecisi Üsküdar'ı geçiyor, milletin dertleri ise arada kaynayıp gidiyor.Esasen böyle bir memleket tablosunu oylarıyla meydana getiren milletin, çözümün, refahın ve huzurun da anahtarının kendi ellerinde olduğunu bilmesi gerekiyor.Yani milletimiz çözüm isterse de kendisinde, sıkıntı ve cefa isterse de kendisinde... Şu ana kadar hep cefayı tercih etti ama inşallah ayıkır diyoruz.Siyasilerin seçime yakın farklı söylemler kullandığı, iktidar olunca da tam tersi icraatlar ortaya koyduğu; milletin ise seçime kadar ah vah ettiği, sandık başında ise yine kendisine bu çileleri layık görenlere oy verdiği bir ülkede huzur asla yaşanmayacaktır.Seçilmişlerin AB, ABD ve İsrail taşeronluğu yaptığı, aldığı dış desteklerle atanmışların ve milletin tepesine çıktığı, milli menfaatlerin rafa kaldırıldığı, yabancıların çıkarlarının ise baş tacı edildiği bir ülkede, elbette ki bunları seçenlerin yapması gereken büyük vazifeler vardır.Milletimiz yıllarca üst üste yanlışlar yapan, kendisini sömüren siyasileri iyi tanımalı, verdikleri tavizleri iyi gözlemlemeli, yandaş medyanın şişirdiği gibi değil de gerçekleri okumalı ve bütün bunları bir yere not alarak sandık başında da buna göre karar vermeli.Milletimiz partilere bir din gibi sarılırsa, liderlerini de peygamber gibi görürse, o zaman yapılan yanlışlarda bile hep hikmet aranacağından, ülke hayırlı bir sonuca asla ulaşamayacaktır.Milletimiz ölçü sahibi olmalı, yapılan yanlışların hesabını da mutlaka sorabilmelidir. 3-5 kişinin, ya da 3 bin-5 bin kişinin sesini yükseltmesi, açlık grevi yapması, protestolar düzenlemesi ülkenin girdaba doğru gidişatını engellemez, hatta tavizkar siyasilere daha da cesaret verir.Ne zaman ki milletin ekserisi bilinçlenir, yaşananların nedenini, niçinini sorgular işte o zaman ülkemizde çok şeyler değişecektir.Doğru bir yönetimde başa bağlılık faydalıdır, ama gidişat yanlış yöneyse buradaki bağlılık intihardan başka bir şey değildir.Siyasetin görevi milletine hizmet etmektir. Bugüne kadar bu hizmeti ortaya koymamış denenmiş siyasilerin yeniden seçilmesi ahmaklıktır.Artık millet olarak kendi kendimizi kandırmaktan vazgeçmeliyiz.Neyi, nasıl yapacağını söyleyen, projelerini ve kaynaklarını bir bir sıralayan liderdir gerçek lider. O çözüm adamıdır ve gerçek siyasi de ona derler.Bugün ne yazık ki, rant konusunda herkes iktidar; sıra millete iş ve aş bulmaya,  hizmet etmeye gelince bu sefer en başta iktidar partisi muhalefet oluveriyor.Bütün bu gerçekleri önümüze koyduğumuzda bugüne kadar milletimizin sorunları konusunda meclis içinde olmamasına rağmen iktidar partisiymiş gibi dert edinen, sorunları çözmeyi vazife edinen, denenmemiş ve de proje ve kaynaklarını büyük bir ciddiyetle açıklayan tek partinin Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) olduğunu görüyoruz.Ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezleriyle göz kamaştırıyor.