Ramazan ve Kurban bayramlarından sonra Müslümanların üçüncü bayramı olan Gadîr-i Hum Bayramınız kutlu olsun. İlahi emir gereği, Peygamber Efendimiz tarafından Hz. Ali'nin hilafet ve imamet makamına getirildiği gündür, bugün. Heyhat ki, biz bu kutsal günü Haydar Hoca'dan öğreninceye kadar duymamıştık. Oysa bu bayram bütün Müslümanların bayramıdır. Gadir Bayramının verdiği mesaj, özlenen birliğin adresidir. Maalesef, toplumsal barışı temin edecek bu günlerden mahrum kalmıştık.
* * *
Bu kutlu güne, iki türlü algı operasyonunu uygulandı. Birincisi, bu bayram sadece Şiilere ait gibi takdim edildi. İkinci olarak Gadir gününün Sünnilerle hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıldı.
* * *
Yıllardan beri Hocamızın altını çizdiği bir gerçek var. O da ABD'nin ve İngiltere'nin kendine yeni bir vatan arayışında olduğu... Küresel ısınmadan dolayı belli bir zaman sonra Batı yaşanmaz hale gelecek. Ortadoğu coğrafyası Anadolu topraklarını gözlerine kestirdiler. Burayı kendilerine vatan olarak seçtiler. Bölgemizde yaşanan savaşların ana sebeplerinden bir tanesi de işte budur. Bir başka sebep de Yahudilerin, Arzu Mev'ud kabul ettikleri coğrafyamızı işgal faaliyetleridir.
Neticede her fırsatta İslam ile Müslümanların arasını açtılar. Müslüman ile İslam arasına sureti haktan görünen perdeler çektiler. İslam coğrafyasında yönetime, akademiye, siyasete, iş dünyasına adamlarını yerleştirdiler. İslam dünyasında Müslümanların arasını açmak için, tevhidini bozmak için öyle bir oyun oynadılar ki, bu güneşi inkâr etmek gibi bir şey.
Birliğimizin teminatı olan Ehl-i Beyt'i yok saydılar. Akıllarını vahyin önüne geçirdiler. Asırlar boyunca İslam dünyasını çatıştırdılar, akıl oyunları ile dini devre dışı bırakmaya çalıştılar.
* * *
Haydar Baş Bey illetin sebebini tespit etmiştir. Ehl-i Beyt'in ne olduğunu başta Sünni dünya olmak üzere İslam dünyasına o anlatmıştır. İki örnek vermek istiyorum. Prof. Dr. Ali Viktor Minin ilk defa Haydar Hoca'nın kaleme aldığı 'İmam Ali' kitabını gördüğünde "İşte bu eser, İslam dünyasına barış getirecek olan eserdir" demiştir. Geçtiğimiz gün konuştuğum profesör olan sosyal bilimci bir ilim insanı bakın ne diyor: "Haydar Hoca, Ehl-i Beyt açılımı ile özlediğimiz toplumsal barışın yolunu açtı" diyor. Türk insanının tutucu olduğunu, kolay kolay düşüncesini değiştirmediğini ifade ediyor. Diyor ki; "Normalde düşüncenin değişmesi için 2-3 nesil geçmesi gerekir. Ancak Haydar Hoca bunu kısa süre içerisinde başardı." Kendi hayatından örnekler veriyor diyor ki, 'Önce Alevisine, Bektaşisine yabancı gözlerle bakardım. Ama artık onlarla birlikte yaşanabileceğini öğrendim." Hatta yakın dostluklar kurduğunu ifade ediyor. "Sakın bunları size hoş görünmek için söylediğimi zannetmeyin, bunu ben de hayatımda yaşıyorum toplum da hayatında yaşıyor" diye de ekliyor.
* * *
Haydar hocanın Ehl-i Beyt paydasında Sünni, Alevi ve Şiileri birleştirme çabası birilerini rahatsız etti. Başladılar Haydar Hoca hakkında iftira dolu haberler kaleme almaya. Birlikten kim rahatsız olur; elbette ki coğrafyamızda gözü olanlar ve onların taşeronları. Bakın ne diyorlar; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş'ın kanalı Meltem TV'yi ziyaret etmişler. Kimmiş bu insanlar, Ehl-i Sünnet'in değerlerlerine yaptığı çirkin hakaretlerle bilinen ve İngiltere'deki kanalları üzerinden propaganda yaptıkları için İngiliz Şiiliği olarak adlandırılan ekolun temsilcileri imiş bunlar. Pes doğrusu! Birlik ve beraberliğe şiddetle ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde şu yazılanlara bakar mısınız! Birlik beraberlik dendiğinde, millet devlet dendiğinde, Ehl-i Beyt ve İslam dendiğinde akla ilk gelen Haydar Baş Hoca'yı bir İngiliz ajanının ziyaret edebilmesi mümkün müdür! Bırakın ziyareti bir İngiliz ajanının Haydar Hoca'yı rüyasında gördüğünde kaçacak yer arayacağını söylemeye bilmem gerek var mıdır? Bu misal ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan oyunun çapını göstermektedir. Buradan sayın cumhurbaşkanımıza seslenmek isterim. Yeni bir darbenin yüksek sesle konuşulduğu günümüzde tek çözümün milli birlik olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. O halde bu ayrılıkçıların inine girilmesi gerekmektedir.
* * *
Bu kutlu güne, iki türlü algı operasyonunu uygulandı. Birincisi, bu bayram sadece Şiilere ait gibi takdim edildi. İkinci olarak Gadir gününün Sünnilerle hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıldı.
* * *
Yıllardan beri Hocamızın altını çizdiği bir gerçek var. O da ABD'nin ve İngiltere'nin kendine yeni bir vatan arayışında olduğu... Küresel ısınmadan dolayı belli bir zaman sonra Batı yaşanmaz hale gelecek. Ortadoğu coğrafyası Anadolu topraklarını gözlerine kestirdiler. Burayı kendilerine vatan olarak seçtiler. Bölgemizde yaşanan savaşların ana sebeplerinden bir tanesi de işte budur. Bir başka sebep de Yahudilerin, Arzu Mev'ud kabul ettikleri coğrafyamızı işgal faaliyetleridir.
Neticede her fırsatta İslam ile Müslümanların arasını açtılar. Müslüman ile İslam arasına sureti haktan görünen perdeler çektiler. İslam coğrafyasında yönetime, akademiye, siyasete, iş dünyasına adamlarını yerleştirdiler. İslam dünyasında Müslümanların arasını açmak için, tevhidini bozmak için öyle bir oyun oynadılar ki, bu güneşi inkâr etmek gibi bir şey.
Birliğimizin teminatı olan Ehl-i Beyt'i yok saydılar. Akıllarını vahyin önüne geçirdiler. Asırlar boyunca İslam dünyasını çatıştırdılar, akıl oyunları ile dini devre dışı bırakmaya çalıştılar.
* * *
Haydar Baş Bey illetin sebebini tespit etmiştir. Ehl-i Beyt'in ne olduğunu başta Sünni dünya olmak üzere İslam dünyasına o anlatmıştır. İki örnek vermek istiyorum. Prof. Dr. Ali Viktor Minin ilk defa Haydar Hoca'nın kaleme aldığı 'İmam Ali' kitabını gördüğünde "İşte bu eser, İslam dünyasına barış getirecek olan eserdir" demiştir. Geçtiğimiz gün konuştuğum profesör olan sosyal bilimci bir ilim insanı bakın ne diyor: "Haydar Hoca, Ehl-i Beyt açılımı ile özlediğimiz toplumsal barışın yolunu açtı" diyor. Türk insanının tutucu olduğunu, kolay kolay düşüncesini değiştirmediğini ifade ediyor. Diyor ki; "Normalde düşüncenin değişmesi için 2-3 nesil geçmesi gerekir. Ancak Haydar Hoca bunu kısa süre içerisinde başardı." Kendi hayatından örnekler veriyor diyor ki, 'Önce Alevisine, Bektaşisine yabancı gözlerle bakardım. Ama artık onlarla birlikte yaşanabileceğini öğrendim." Hatta yakın dostluklar kurduğunu ifade ediyor. "Sakın bunları size hoş görünmek için söylediğimi zannetmeyin, bunu ben de hayatımda yaşıyorum toplum da hayatında yaşıyor" diye de ekliyor.
* * *
Haydar hocanın Ehl-i Beyt paydasında Sünni, Alevi ve Şiileri birleştirme çabası birilerini rahatsız etti. Başladılar Haydar Hoca hakkında iftira dolu haberler kaleme almaya. Birlikten kim rahatsız olur; elbette ki coğrafyamızda gözü olanlar ve onların taşeronları. Bakın ne diyorlar; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş'ın kanalı Meltem TV'yi ziyaret etmişler. Kimmiş bu insanlar, Ehl-i Sünnet'in değerlerlerine yaptığı çirkin hakaretlerle bilinen ve İngiltere'deki kanalları üzerinden propaganda yaptıkları için İngiliz Şiiliği olarak adlandırılan ekolun temsilcileri imiş bunlar. Pes doğrusu! Birlik ve beraberliğe şiddetle ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde şu yazılanlara bakar mısınız! Birlik beraberlik dendiğinde, millet devlet dendiğinde, Ehl-i Beyt ve İslam dendiğinde akla ilk gelen Haydar Baş Hoca'yı bir İngiliz ajanının ziyaret edebilmesi mümkün müdür! Bırakın ziyareti bir İngiliz ajanının Haydar Hoca'yı rüyasında gördüğünde kaçacak yer arayacağını söylemeye bilmem gerek var mıdır? Bu misal ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan oyunun çapını göstermektedir. Buradan sayın cumhurbaşkanımıza seslenmek isterim. Yeni bir darbenin yüksek sesle konuşulduğu günümüzde tek çözümün milli birlik olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. O halde bu ayrılıkçıların inine girilmesi gerekmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025