Amerika'da Donald Trump işbaşına gelince, Türkiye'deki takkeli kapitalist Amerikancılar pembe rüyalar görmeye başladı.
Ülkemiz ve bölgemiz adına Trump'tan medet uman rüya tabirlerine koyuldular.
İslamcı kapitalistler, Obama işbaşına geldiğinde de kurbanlar kesmişler. Abdullah Gül başta olmak üzere birçokları Obama'nın gerçek adının Barack Hüseyin Obama olduğunu söyleyecek kadar akıl tutulması yaşamışlardı.
Obama yönetiminin içinde olduğu çeyrek asırlık Amerika'nın, Yemen'den Irak'a, Libya'dan Suriye'ye İslam coğrafyasında sergilediği vahşet ve işgaller ortada?
Düne kadar BOP ortakçısı olarak Vahşi Batı ve Amerika'nın değirmenine su taşıyanlar, bugün Trump'tan medet umuyor.
Trump'ın seçilmesi, kapitalizmin tarihe gömülmesinin resmen ilanıdır.
Üç-beş gramlık aklı olanlar, Trump'un vaat ve söylemlerinden bunu bugün sezebiliyor.
Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, kapitalizmin tarihe gömüldüğünü 2005'te ilan etmişti İstanbul'da.
Modelinin "milli para" formülünü anlatmış, bendeniz bu modelle kapitalizmi tarihe gömdüm, demişti Prof. Dr. Baş.
Bu sebeple Prof. Dr. Baş'a kulak verenler, kapitalizmin tarihe gömülüşüne bugün değil, 2005'te tanık olmuşlardı.
Amerika'nın kaide taşı kaymıştır.
Trump yönetimi, seçim vaadi ve projeleriyle bizzat kendi eliyle kapitalizme kefen giydireceğini açıklamıştır.
Suriye ekseninde ise Amerika'nın karizması çizilmiştir.
Kazakistan'ın Astana kentinde yapılan Suriye barış görüşmeleri, bölge barışının ancak bölge ülkeleri tarafından gerçekleştirilebileceğini gösterdiği kadar; Amerika'yı maskaraya çevirmiştir.
Başkan Trump, can çekişen adamın attığı tekmeler kabilinden agresif adımlar atmaya mahkumdur.
ABD-İsrail ittifakı bölgemizde daha agresif adımlar atacaktır.
Bunun emareleri görülmektedir.
İsrail'in Güneydoğumuzun da dahil olduğu Nil'den Fırat'a uzanan verimli hilal bölgesindeki Arz-ı Mev'ud iştahı, Henry Kissenger'in ifadesiyle Amerika'nın BOP planının ana hedefidir.
Trump'un karakteristiği, Amerika'nın bölgede karizmasının çizilmesi ve kapitalizmin tarihe gömülmesi göz önüne alındığında; bundan sonra İsrail-ABD ittifakının bölgesel ve küresel ölçekte kartları açık oynayacağını işaret ediyor.
Trump'ın gelişiyle, İsrail, işgali altındaki Doğu Kudüs'te yeni yerleşim yerlerine onay çıkarıyor.
Trump, İsrail'e verdiği, Amerikan Büyükelçiliği'ni Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma sözünü adım adım gerçekleştiriyor.
Trump geliyor; PKK/PYD -YPG'ye Amerikan üniformaları giydiriliyor.
Ülkemizi ve bölgemizi karıştıran FETÖ, PKK, IŞİD? vs. örgütler Amerika ve AB ülkelerinde dünyanın gözü önünde kuluçkaya yatmayı sürdürüyor.
Trump, gelir gelmez, Trans-Pasifik Ortaklığı'ndan çıkılmasını onaylayan kararnameyi imzalıyor.
NAFTA'yı (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) tartışmaya açıyor.
ABD ile Avrupa Birliği arasında imzalanması planlanan Atlantik aşırı Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) akıbeti de iç açıcı değil?
Amerika-İsrail ittifakından hala aklı başında işler bekleyenler, vakit kaybettikleri rüyadan uyanmaz iseler, bundan sonra daha çok sukût-i hayale uğrayacaklar.
Trump, batan Amerika'yı güya dünya ile birlikte batırma adımları atıyor; bu yüzden Amerika'yı daha da batıracak.
Trump, madem ki ABD batıyor, o zaman dünya da batsın diyor? Dünyanın bu yüzü karanlık!
Öbür doğu yüzü ise gülüyor?
Dünyanın BRICS eksenli doğusu, Prof. Dr. Baş'ın modeli ve çözümleriyle kâbuslarından 2005'te uyandı.
Dünyanın batısı ve Atlantik ötesi böylesi agresif vaziyette can çekişip debelenirken; Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik refaha ve dengeye kavuşan 4 milyar nüfusluk BRICS eksenli doğu kutbu, bölgesel ve küresel barış çabaları sergiliyor.
Stratejik müttefik dediklerimiz ve kara sevda ile sevdalandıklarımız, 1945'lerden bu yana başımıza öyle gaileler açtı ki, devlet ve millet olarak artık başımızı kaldırmaya takatimiz kalmadı.
Bu bağlamda Türkiye, son çeyrek asrını çok daha ağır tablolarla geçiriyor. Adeta Rusya'nın sürüklendiği Glasnost ve Perestroyka dağılma sürecinin bir benzerini yaşıyoruz.
Rusya bu zorlu süreci 2005'te tanıştığı Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projelerinden alabildiği kadarıyla atlattı, toparlandı, şahlandı, dünyanın ikinci kutbu ve dengesi oldu. Bu eksende BRICS oluştu.
Bu apaçık tecrübeler gösteriyor ki, Türkiye'nin de bu badirelerden toparlanıp çıkması, devlet ve milletimizin, Prof. Dr. Baş'ta, Milli Ekonomi Modeli'nde ve Sosyal Devlet projelerinde birleşip bütünleşmesiyle mümkündür.
Aklın yolu birdir, aklın yolu budur.
Ülkemiz ve bölgemiz adına Trump'tan medet uman rüya tabirlerine koyuldular.
İslamcı kapitalistler, Obama işbaşına geldiğinde de kurbanlar kesmişler. Abdullah Gül başta olmak üzere birçokları Obama'nın gerçek adının Barack Hüseyin Obama olduğunu söyleyecek kadar akıl tutulması yaşamışlardı.
Obama yönetiminin içinde olduğu çeyrek asırlık Amerika'nın, Yemen'den Irak'a, Libya'dan Suriye'ye İslam coğrafyasında sergilediği vahşet ve işgaller ortada?
Düne kadar BOP ortakçısı olarak Vahşi Batı ve Amerika'nın değirmenine su taşıyanlar, bugün Trump'tan medet umuyor.
Trump'ın seçilmesi, kapitalizmin tarihe gömülmesinin resmen ilanıdır.
Üç-beş gramlık aklı olanlar, Trump'un vaat ve söylemlerinden bunu bugün sezebiliyor.
Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, kapitalizmin tarihe gömüldüğünü 2005'te ilan etmişti İstanbul'da.
Modelinin "milli para" formülünü anlatmış, bendeniz bu modelle kapitalizmi tarihe gömdüm, demişti Prof. Dr. Baş.
Bu sebeple Prof. Dr. Baş'a kulak verenler, kapitalizmin tarihe gömülüşüne bugün değil, 2005'te tanık olmuşlardı.
Amerika'nın kaide taşı kaymıştır.
Trump yönetimi, seçim vaadi ve projeleriyle bizzat kendi eliyle kapitalizme kefen giydireceğini açıklamıştır.
Suriye ekseninde ise Amerika'nın karizması çizilmiştir.
Kazakistan'ın Astana kentinde yapılan Suriye barış görüşmeleri, bölge barışının ancak bölge ülkeleri tarafından gerçekleştirilebileceğini gösterdiği kadar; Amerika'yı maskaraya çevirmiştir.
Başkan Trump, can çekişen adamın attığı tekmeler kabilinden agresif adımlar atmaya mahkumdur.
ABD-İsrail ittifakı bölgemizde daha agresif adımlar atacaktır.
Bunun emareleri görülmektedir.
İsrail'in Güneydoğumuzun da dahil olduğu Nil'den Fırat'a uzanan verimli hilal bölgesindeki Arz-ı Mev'ud iştahı, Henry Kissenger'in ifadesiyle Amerika'nın BOP planının ana hedefidir.
Trump'un karakteristiği, Amerika'nın bölgede karizmasının çizilmesi ve kapitalizmin tarihe gömülmesi göz önüne alındığında; bundan sonra İsrail-ABD ittifakının bölgesel ve küresel ölçekte kartları açık oynayacağını işaret ediyor.
Trump'ın gelişiyle, İsrail, işgali altındaki Doğu Kudüs'te yeni yerleşim yerlerine onay çıkarıyor.
Trump, İsrail'e verdiği, Amerikan Büyükelçiliği'ni Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma sözünü adım adım gerçekleştiriyor.
Trump geliyor; PKK/PYD -YPG'ye Amerikan üniformaları giydiriliyor.
Ülkemizi ve bölgemizi karıştıran FETÖ, PKK, IŞİD? vs. örgütler Amerika ve AB ülkelerinde dünyanın gözü önünde kuluçkaya yatmayı sürdürüyor.
Trump, gelir gelmez, Trans-Pasifik Ortaklığı'ndan çıkılmasını onaylayan kararnameyi imzalıyor.
NAFTA'yı (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) tartışmaya açıyor.
ABD ile Avrupa Birliği arasında imzalanması planlanan Atlantik aşırı Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) akıbeti de iç açıcı değil?
Amerika-İsrail ittifakından hala aklı başında işler bekleyenler, vakit kaybettikleri rüyadan uyanmaz iseler, bundan sonra daha çok sukût-i hayale uğrayacaklar.
Trump, batan Amerika'yı güya dünya ile birlikte batırma adımları atıyor; bu yüzden Amerika'yı daha da batıracak.
Trump, madem ki ABD batıyor, o zaman dünya da batsın diyor? Dünyanın bu yüzü karanlık!
Öbür doğu yüzü ise gülüyor?
Dünyanın BRICS eksenli doğusu, Prof. Dr. Baş'ın modeli ve çözümleriyle kâbuslarından 2005'te uyandı.
Dünyanın batısı ve Atlantik ötesi böylesi agresif vaziyette can çekişip debelenirken; Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik refaha ve dengeye kavuşan 4 milyar nüfusluk BRICS eksenli doğu kutbu, bölgesel ve küresel barış çabaları sergiliyor.
Stratejik müttefik dediklerimiz ve kara sevda ile sevdalandıklarımız, 1945'lerden bu yana başımıza öyle gaileler açtı ki, devlet ve millet olarak artık başımızı kaldırmaya takatimiz kalmadı.
Bu bağlamda Türkiye, son çeyrek asrını çok daha ağır tablolarla geçiriyor. Adeta Rusya'nın sürüklendiği Glasnost ve Perestroyka dağılma sürecinin bir benzerini yaşıyoruz.
Rusya bu zorlu süreci 2005'te tanıştığı Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projelerinden alabildiği kadarıyla atlattı, toparlandı, şahlandı, dünyanın ikinci kutbu ve dengesi oldu. Bu eksende BRICS oluştu.
Bu apaçık tecrübeler gösteriyor ki, Türkiye'nin de bu badirelerden toparlanıp çıkması, devlet ve milletimizin, Prof. Dr. Baş'ta, Milli Ekonomi Modeli'nde ve Sosyal Devlet projelerinde birleşip bütünleşmesiyle mümkündür.
Aklın yolu birdir, aklın yolu budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019