Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte kullandığı "Türkiye karşıtı" ifadeler oldukça dikkat çekici… Bakın neler söylemiş Akıncı:
* "Türkiye'ye bağlanma ihtimali korkunç…"
* "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım."
* "Türkiye'ye ekonomik bağımlılığı azaltma arzusundayım."
* "Yarım asırlık bölünmüşlükten sonra tek işler çözüm federal bir çatı altında yeniden birleşmek…"
* "Bu başarılamazsa, Kuzey Kıbrıs daha fazla bağımlı hale gelecek, Ankara tarafından yutulabilecek ve de facto Türkiye iline dönüşebilecek."
Akıncı'nın bu ifadeleri hem Türkiye'yi zan altında bıraktırıyor, çünkü olmayacak bir şeyi olacakmış gibi gösteriyor, hem de içindeki Türkiye düşmanlığını aşikâr ediyor.
Türkiye eğer Kuzey Kıbrıs'ı ilhak etme gibi bir niyeti olsaydı, 1974 Barış Harekâtı zamanında bunu yapardı, kimse de bir şey diyemezdi ve KKTC'yi de kurdurmazdı.
Ama böyle yapmadı, Kıbrıs Türk'üne bir devlet kazandırdı, onun korumalığını ve garantörlüğünü üstlendi, ekonomik olarak da destekledi.
Akıncı'nın bu iftiraları özellikle de İngiliz basınında tüm dünyaya ilan etmesi oldukça manidar… "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım" ifadesini de biraz irdeleyelim.
Tayfur Sökmen, Milletler Cemiyeti'nin 19 Mayıs 1937'de Hatay için kabul ettiği anayasadan sonra kurulan Hatay Cumhuriyeti'nin ilk ve son cumhurbaşkanıdır.
1892 doğumlu olan Sökmen, 2. Kolordu emrinde Kuva-yi Milliye komutanlığı, Hatay Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti temsilciliği, İskenderun ve havalisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruculuğu ve başkanlığı, Antakya-İskenderun muaveneti İçtimaiye cemiyeti başkanlığı, Hatay Erkimlik Cemiyeti Reisliği yapmıştır.
Hatay Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığı yapmış, bu görevi, Hatay 29 Haziran 1939'da Millet Meclisi'nin kararıyla Türkiye'ye katılma kararı alıncaya kadar sürdürmüştür. TBMM 5, 6, 7 ve 8'inci dönem Antalya ve 9'uncu dönem Hatay milletvekilliği ile Cumhuriyet Senatosu Cumhurbaşkanınca Seçilen Üyeliği (7 Haziran 1968 - 2 Haziran 1974) yapmıştır.
Türk milletinin ulusal bağımsızlığı için canını ortaya koyan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında Milli Mücadele'nin her aşamasında bulunan Tayfur Sökmen için, "Keşke onun gibi olabilsek" diyeceğine, tam tersini söylüyor.
Akıncı The Guardian'a verdiği demeçten sonra, Türkiye'den tepkiler yükselmesine rağmen geri adım atmadı ve Türkiye karşıtı söylemlerine tam gaz devam etti.
İfadeleri aynen şöyle:
* "Federal çözüm sağlanmazsa adadaki bölünmüşlük kalıcı olabilir."
* "İlk defa söylemediğim bu sözlerimin arkasındayım. Çünkü Kıbrıs Türk halkının gerçek duygu ve düşüncesi budur."
* "Kıbrıs Türk´tür Türk kalacaktır siyaseti 1950'lerin sloganıdır."
* "Kıbrıs Türk halkı çok büyük bir oranda Rum tarafına azınlık olmayı ya da Türkiye´ye sürekli bağımlılık ilişkisi içinde yaşamayı istemiyor."
* "Kırım benzeri bir ilhak senaryosunun korkunç olduğunu ve bunun Kıbrıs Türklerinin olduğu gibi Türkiye'nin de yararına bir gelişme olmayacağını belirttim. KKTC´yi asıl ortadan kaldıracak senaryo da budur."
* "Esas olan KKTC'nin iki eşit kurucu devletten birine dönüşerek federal çatı altında ve uluslararası hukuk içinde hak ettiği saygın yeri almasıdır. Bu çabaya destek olunması gerekir. Böylesi bir Kıbrıs, kuzeyi ve güneyi ile Türkiye'ye dost bir coğrafya olur."
* "Kıbrıs´ta yaşayan farklı toplumlar vardır ve barış içinde yaşayacakları federal bir düzen arayışı sürmektedir."
Akıncı öyle ifadeler kullanıyor ki, sanki Rumlar çözümden yanaymış gibi, iki halkın eşit şartlarda yaşayabileceği bir federal yapıya evet demişler gibi açıklamalar yapıyor.
Kıbrıs Rumları, tamamen Rumların lehine olan Annan Planı'na bile büyük bir çoğunlukla hayır demişlerdi.
Sanki Kıbrıs Türk'ü 1974 öncesi "Birleşik Kıbrıs"ın ne anlama geldiğini hiç görmedi. Atlılar, Sandallar gibi köylerde sanki hiç Rumların toplu katliamlarına maruz kalmadı.
1974 Barış Harekâtı'yla Kıbrıs Türk'ünü Rumların zulmünden kurtaran Türkiye'di; Akıncı, zulmedenle beraber olmayı tercih edip, kurtarıcısını aslı astarı olmayan suçlamalarla suçluyor.
Akıncı'nın Kıbrıslı Türkler adına konuşmadığı kesin; bu söylem olsa olsa ancak Kıbrıs Rum lider Anastasiadis'in söylemi olabilir.
Bizim siyasilerimizin, özellikle de AKP'li siyasilerin tepkilerine gelince…
Niye tepki gösteriyorsunuz ki, KKTC davasına hayatını adamış Denktaşları devre dışı bırakıp, KKTC kurulduğu gün gece sabaha kadar üzüntüsünden ağlayan Talatları, Türkiye karşıtı bu söylemlerin sahibi Akıncıları iş başına getiren, destekleyen sizler değil misiniz?
Kıbrıs'ı hiç gerçekleşmeyecek AB sevdasına kurban eden siz değil misiniz?
Bu eserin sahibi sizsiniz, niye hayıflanıyorsunuz?
Eğer Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, KKTC tam bağımsız bir devlet olmalıdır ve Türkiye KKTC'yi tüm dünyaya tanıtmalıdır çözümüne kulak verseydiniz, bugün KKTC dünyanın birçok ülkesi tarafından tanınan ve Türkiye'ye minnettar olan bir devlet olacaktı.
Prof. Dr. Baş'a sırt dönmenin ağır bedellerini her sahada ödemeye devam ediyoruz, eğer ayıkmazsak daha da fazlasını ödeyeceğiz.
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025