İnsanlar, insanlığı öldürdüler!
İnsanların canını insanlar yakıyor!
İnsanları, inanıp güvendiği insanlar yarı yolda bırakıyor!
Hemen herkes hesap-kitapta, hemen herkes en yakınındakine pusu atmakla meşgul!
Yıllardır Kürt çocuklarını dağa çıkarıp beyinlerini yıkadıktan sonra Güneydoğu ve Doğu Anadolu Kürtlerinin üzerine saldırtarak Kürtçülük yaptığını söyleyen PKK, yüz binlerce Kürdün evinden-barkından göçmesine, kendi yurdunda kaçgınlaşmasına sebep oldu!
Haftanın Salı günleri, BTP İzmir İl Başkanlığı'nın da Grup Toplantıları var.
Her Salı, bir Kuvvacı ülke ve dünya gündeminden bir konu hakkında seminer-vâri sohbet yapıyor. Katılım da güzel, konular da..
Bu Salı, Grup Toplantımıza giderken Basmane'de yol kenarına bırakılmış irice siyah bir paket gördüm. Şüphelendim.
Basmane'de Oteller Sokağı'nın girişinde, günün her saatinde panzerler ve polisler hazır kıta beklerler. Gördüğüm paketi, onlara haber vereyim diye düşündüm. Taksi şoförüne, polislere yaklaştığımızda durmasını söyledim ve durdu. Gayet temiz kılıklı 30-35 yaşlarında bir adam, polis servis aracının önünde duruyordu. Polis zannettim.
- Afedersiniz, iyi görevler. Hemen az geride bir şüpheli paket gördüm. Dedim.
Adam gayet sakince;
- Abe, ben Süriyeliyim... Dedi gülümseyerek.
Suriyeliymiş!
Polislerle senli-benli olmuş olmalı ki polis servis aracının hemen dibinde yer edinebilmiş kendisine ve benim endişemi anlayıp hareketlenerek, polisleri bana Suriyeli buldu...
Bir tuhaf oldu memleketimiz!
Her yer, içten içe kaynıyor cadı kazanı gibi..
Kimsenin kimseye güveni kalmamış!
Hemen her geçen gün bir insan, yeniden insanlığı öldürüyor ve seyrediyoruz!
Suriyeli kaçkınların onar, yirmişer boğulmaları sıradanlaşmaktan, rutinleşmekten başka bir şekle girdi! Kaçgınların Akdeniz veya Ege'de boğulma haberinin olmadığı gün, anormalden sayılır oldu!
Cumhurbaşkanı'nın mülteciler için seçim öncesinde yaptığı pazarlıkları ifşa ettiler!
Her sabah güne, bir-kaç şehit haberi ile başlamazsak şaşırır olduk neredeyse! Aylardır savaş boyutlu çatışmaların yaşandığı üç ilimiz ve 12 ilçemizde asayişi sağlamak, neredeyse fetih anlamı kazandı! Kendi vatandaşlarımızdan, yöre sakinlerinden kendi topraklarımızı fethedeceğiz ve bunu başaran siyasileri de alkışlayacağız!
Hadinin be!
Siyaseten de, ticareten de, vicdânen de neresine el atsak insanlık elimizde kalıyor!
Kimseye güvenmeyerek güvenilirliğimizi kaybediyoruz, farkında değiliz!
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez." (Mâide-51) Allah uyarısını hiçe sayanlar yüzünden; dostumuz belli değil, düşmanımız belli değil!...
Kel başa şimşir tarak, bu kadar yakışıyor ancak!
* * *
Yaygın Basın'dan bir haber okudum ve başlığını aynen aldım:
"Antalya'da yardım istemek için geldiği Muratpaşa Belediye Binası önünde kendini yakan 32 yaşındaki inşaat işçisi hastanede hayatını kaybetti."
Çalıştığı inşaattaki işinden çıkarılan evli ve 1 çocuk babası Ulaş Akın, yardım için Muratpaşa Belediyesi'ne gelerek başkan Ümit Uysal ile görüşmek istiyor. Başkan Uysal'ın yerinde olmadığı söylenince inanmayarak dışarı çıkan adam, yanında getirdiği bir bidon benzini üzerine döküp kendini yakma tehdidinde bulunuyor.
Belediye personeli ve vatandaşlar, ikna etmeye çalışırken adam kendisini ateşliyor!
Belediyeden getirilen bir yangın söndürme tüpüyle alevler söndürülürken, vücudunun üst kısmında yüzde 45 yanık oluşan Akın, ambulansla hastaneye sevk ediliyor ve ölüyor.
Buraya kadar olanlar zaten yeterince can acıtıcı!
İşinden olduğu için kendisini yakan çaresiz vatandaşımızı düşününce, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da bazı il ve ilçelerimizde PKK'nın listeye koyup silah zoruyla seçtirdikleri; sonra maaşlarını Bütçeden almalarına rağmen PKK'ya hizmet veren Belediye Başkanlarını hatırladım! Maaşları yine hazineden yani bütçeden verilerek o belediyelerde istihdam edilen PKK'lı teröristleri hatırladım, canım iyice yandı!
Buraya kadar olanları da; acıya ve haksızlığa tahammülü kanıksamış bir ülke vatandaşı olarak, haberden sayarak okudum ama sonrasında aklım uçtu!
Ulaş AKIN'ın cenaze hizmetlerinin ve taziye hizmetlerinin tamamının Muratpaşa Belediyesi tarafından yapılacağını duyuruyorlar! Kaf Dağı'ndan kar bağışlıyorlar sanki!
Allah razı olsun! Şehr-i emîn olan belediye başkanından hizmet almak için kendini yakmak yetiyormuş Muratpaşa'da!
Zıplamayın hemen! Haksızlık ta etmeyin! Belediye AKP'li değil! AKP'li olsaydı, olay sıradanlaşacak ve en azından benim ilgimi çekse de, bir sonuç vermeyeceği için üzerinde durmayacaktım! Muratpaşa Belediyesi, CeHaPe'li...
21. yy. Köleleri olan Taşeron firma işçilerine karşı, AKP Hükümeti ve belediyelerinin yaklaşımını biliyoruz. AKP'nin bu yanlış ve zalim uygulamasına karşı, Ana-Muhalefet Partisi'nin ne vaatlerde bulunduğunu da hatırlıyoruz!
Çünkü seçimlerin üzerinden henüz unutulacak kadar bir zaman geçmedi!
Ama hafızay-ı beşerin nisyan ile malüllüğü bir daha ispatlandı ve CeHaPe'li Belediye Başkanıyla görüşemeyen, yasalara ve devlete sadık çaresiz bir vatandaşımız, kendisini yaktı!
İnşallah ahiretini de yakmamıştır!
Şahsen, AKP'ye bir kızıyorsam; CeHaPe' ye bin, MeHaPe'ye binden de fazla kızıyorum!
Birisi kurucusu Atatürk'ün posterlerini indirerek CeHaPe'nin yenileştiğini göstermeğe çalışırken; diğeri hâlâ "Milli meselelerde Hükumete desteğe devam" ediyor, olan da millete oluyor!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
İnsanların canını insanlar yakıyor!
İnsanları, inanıp güvendiği insanlar yarı yolda bırakıyor!
Hemen herkes hesap-kitapta, hemen herkes en yakınındakine pusu atmakla meşgul!
Yıllardır Kürt çocuklarını dağa çıkarıp beyinlerini yıkadıktan sonra Güneydoğu ve Doğu Anadolu Kürtlerinin üzerine saldırtarak Kürtçülük yaptığını söyleyen PKK, yüz binlerce Kürdün evinden-barkından göçmesine, kendi yurdunda kaçgınlaşmasına sebep oldu!
Haftanın Salı günleri, BTP İzmir İl Başkanlığı'nın da Grup Toplantıları var.
Her Salı, bir Kuvvacı ülke ve dünya gündeminden bir konu hakkında seminer-vâri sohbet yapıyor. Katılım da güzel, konular da..
Bu Salı, Grup Toplantımıza giderken Basmane'de yol kenarına bırakılmış irice siyah bir paket gördüm. Şüphelendim.
Basmane'de Oteller Sokağı'nın girişinde, günün her saatinde panzerler ve polisler hazır kıta beklerler. Gördüğüm paketi, onlara haber vereyim diye düşündüm. Taksi şoförüne, polislere yaklaştığımızda durmasını söyledim ve durdu. Gayet temiz kılıklı 30-35 yaşlarında bir adam, polis servis aracının önünde duruyordu. Polis zannettim.
- Afedersiniz, iyi görevler. Hemen az geride bir şüpheli paket gördüm. Dedim.
Adam gayet sakince;
- Abe, ben Süriyeliyim... Dedi gülümseyerek.
Suriyeliymiş!
Polislerle senli-benli olmuş olmalı ki polis servis aracının hemen dibinde yer edinebilmiş kendisine ve benim endişemi anlayıp hareketlenerek, polisleri bana Suriyeli buldu...
Bir tuhaf oldu memleketimiz!
Her yer, içten içe kaynıyor cadı kazanı gibi..
Kimsenin kimseye güveni kalmamış!
Hemen her geçen gün bir insan, yeniden insanlığı öldürüyor ve seyrediyoruz!
Suriyeli kaçkınların onar, yirmişer boğulmaları sıradanlaşmaktan, rutinleşmekten başka bir şekle girdi! Kaçgınların Akdeniz veya Ege'de boğulma haberinin olmadığı gün, anormalden sayılır oldu!
Cumhurbaşkanı'nın mülteciler için seçim öncesinde yaptığı pazarlıkları ifşa ettiler!
Her sabah güne, bir-kaç şehit haberi ile başlamazsak şaşırır olduk neredeyse! Aylardır savaş boyutlu çatışmaların yaşandığı üç ilimiz ve 12 ilçemizde asayişi sağlamak, neredeyse fetih anlamı kazandı! Kendi vatandaşlarımızdan, yöre sakinlerinden kendi topraklarımızı fethedeceğiz ve bunu başaran siyasileri de alkışlayacağız!
Hadinin be!
Siyaseten de, ticareten de, vicdânen de neresine el atsak insanlık elimizde kalıyor!
Kimseye güvenmeyerek güvenilirliğimizi kaybediyoruz, farkında değiliz!
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez." (Mâide-51) Allah uyarısını hiçe sayanlar yüzünden; dostumuz belli değil, düşmanımız belli değil!...
Kel başa şimşir tarak, bu kadar yakışıyor ancak!
* * *
Yaygın Basın'dan bir haber okudum ve başlığını aynen aldım:
"Antalya'da yardım istemek için geldiği Muratpaşa Belediye Binası önünde kendini yakan 32 yaşındaki inşaat işçisi hastanede hayatını kaybetti."
Çalıştığı inşaattaki işinden çıkarılan evli ve 1 çocuk babası Ulaş Akın, yardım için Muratpaşa Belediyesi'ne gelerek başkan Ümit Uysal ile görüşmek istiyor. Başkan Uysal'ın yerinde olmadığı söylenince inanmayarak dışarı çıkan adam, yanında getirdiği bir bidon benzini üzerine döküp kendini yakma tehdidinde bulunuyor.
Belediye personeli ve vatandaşlar, ikna etmeye çalışırken adam kendisini ateşliyor!
Belediyeden getirilen bir yangın söndürme tüpüyle alevler söndürülürken, vücudunun üst kısmında yüzde 45 yanık oluşan Akın, ambulansla hastaneye sevk ediliyor ve ölüyor.
Buraya kadar olanlar zaten yeterince can acıtıcı!
İşinden olduğu için kendisini yakan çaresiz vatandaşımızı düşününce, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da bazı il ve ilçelerimizde PKK'nın listeye koyup silah zoruyla seçtirdikleri; sonra maaşlarını Bütçeden almalarına rağmen PKK'ya hizmet veren Belediye Başkanlarını hatırladım! Maaşları yine hazineden yani bütçeden verilerek o belediyelerde istihdam edilen PKK'lı teröristleri hatırladım, canım iyice yandı!
Buraya kadar olanları da; acıya ve haksızlığa tahammülü kanıksamış bir ülke vatandaşı olarak, haberden sayarak okudum ama sonrasında aklım uçtu!
Ulaş AKIN'ın cenaze hizmetlerinin ve taziye hizmetlerinin tamamının Muratpaşa Belediyesi tarafından yapılacağını duyuruyorlar! Kaf Dağı'ndan kar bağışlıyorlar sanki!
Allah razı olsun! Şehr-i emîn olan belediye başkanından hizmet almak için kendini yakmak yetiyormuş Muratpaşa'da!
Zıplamayın hemen! Haksızlık ta etmeyin! Belediye AKP'li değil! AKP'li olsaydı, olay sıradanlaşacak ve en azından benim ilgimi çekse de, bir sonuç vermeyeceği için üzerinde durmayacaktım! Muratpaşa Belediyesi, CeHaPe'li...
21. yy. Köleleri olan Taşeron firma işçilerine karşı, AKP Hükümeti ve belediyelerinin yaklaşımını biliyoruz. AKP'nin bu yanlış ve zalim uygulamasına karşı, Ana-Muhalefet Partisi'nin ne vaatlerde bulunduğunu da hatırlıyoruz!
Çünkü seçimlerin üzerinden henüz unutulacak kadar bir zaman geçmedi!
Ama hafızay-ı beşerin nisyan ile malüllüğü bir daha ispatlandı ve CeHaPe'li Belediye Başkanıyla görüşemeyen, yasalara ve devlete sadık çaresiz bir vatandaşımız, kendisini yaktı!
İnşallah ahiretini de yakmamıştır!
Şahsen, AKP'ye bir kızıyorsam; CeHaPe' ye bin, MeHaPe'ye binden de fazla kızıyorum!
Birisi kurucusu Atatürk'ün posterlerini indirerek CeHaPe'nin yenileştiğini göstermeğe çalışırken; diğeri hâlâ "Milli meselelerde Hükumete desteğe devam" ediyor, olan da millete oluyor!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017