İnsan her şeyin ölçüsüdür. İnsan haklarına dayalı demokratik, sosyal hukuk devletinde, insan değeri her şeyin önünde olmalıdır. Yaşam hakkı gibi kutsal bir hakkın ve insanların diğer haklarının korunduğu ve güvence altına alındığı bir ülke, insanlarımızın da mutlu olmaları için uygun zeminleri sunacaktır.
Devlet; öldürmemek, ölümü önlemek, gerekli önlemleri almak, ölüm sonrası mağdur haklarını koruyarak etkili ve eksiksiz soruşturma yapmakla yükümlüdür.
İnşaat, madenler, ulaştırma, ekonomi, kamu düzeni, siyaset gibi, yaşamın her alanında ortaya çıkmakta olan "kayıp"ların gerçekleşme olasılığına "risk" denilmekte ve riskler istatistiksel yöntemlerle, geçmişteki kayıpların ışığında belirlendikten sonra onu en aza indirecek teknik, ekonomik, sosyal ve siyasal önlemler gündeme gelmektedir.
Önlemlerin belirlenişi ve uygulanış etkinliği toplumların kültür/eğitim düzeyi ve dolayısı ile insan beyninin ürünleri olarak ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle, modern yaşamın çok büyük maddi/manevi kayıplarının önlenmesi, toplumlarda ancak çağdaş eğitimle karşılanabilmekte ve bu durumdaki ülkeler için "uygar" sıfatı kullanılmaktadır.
Çağdaş eğitimden nasibini alamayan, kültür birikiminden yoksun insanlar, içgüdüleriyle yaşadıklarından, riskleri değerlendiremez, tehlikeleri algılayamazlar. Bunların oluşturduğu toplumlar, uygar olanların geliştirdikleri ürün ve yöntemleri ithal ya da kopya ederek kullanırlar ve bu nedenle her türlü trafik (otobüs, oto, tren), maden, inşaat gibi tekno ekonomik; kamu yönetiminin (polis, asker, yargı, gençlik, eğitim) çökmesi gibi sosyo-kültürel ve siyasi "kaza" lara uğrarlar.
Cinayet gibi kazaları yaşadık; Soma gibi maden, kısa aralıklarla meydana gelen tren, asansör faciası ve çöken beton bloklar gibi inşaat kazaları, en az 30 bin insanımızı kaybettiğimiz Güneydoğu olaylarındaki gibi siyasi kazalar gibi…
Bu derece büyük kaza ve kayıpları önleyecek etkin önlemler alıp uygulamak, yönetimin görev ve sorumluluğunda olduğuna göre, bu konuda ihmal ve beceriksizlik ağır hizmet kusurudur. Suçu birkaç kamu görevlisine yıkıp, olayı örtmek, yeni facia ve felaketlerin habercisi olur ancak!
Oysa yaşam hakkı gerek ulusal, gerekse uluslararası belgelerle korunan temel hakların en başında gelir;
Birleşmiş Milletler Uluslararası Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, 6.maddesinde "Her insanın, özünden gelen hayat hakkı vardır. Bu hak kanunla korunur. Hiç kimse keyfi olarak hayat hakkından mahrum kılınamaz". Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2.maddesi yaşama hakkını düzenlemiştir.
Şunu belirtelim ki, insan haklarına saygı, öncelikle ulusal hukuk ve ulusal merciler tarafından yerine getirilmelidir. Uluslararası belgeler ve yargı organları, hakların iç hukukta etkili biçimde korunmaması durumunda devreye girmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşmedeki hakların göstermelik ve teorik olarak korunmasından çok, Sözleşme'nin 6.maddesi ile etkin ve pratikte uygulanabilir olmasına dikkat etmektedir.
Bu nedenle olayları örterek gerçekleri gizlemek yerine;
Cumhuriyet Savcıları, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki kolluk kuvvetleri vasıtasıyla şüpheli/şüphelilerin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayıp koruma altına almakla yükümlüdür.
Kamuoyunun yargıya güveninin sarsılmaması için, " yargının bağımsızlığı" ilkesine sadık kalınmalıdır.
Bağımsızlık, yargının dışarıdan gelebilecek her türlü etkiden bağımsız olarak,
1-Yargıcın kanun, hukuk ve kendi vicdanına göre karar vermesi ve
2-Hukukun üstünlüğünü sağlamak amacıyla davranmasıdır.
Bağımsızlık ve tarafsızlık açısından iki nitelik öne çıkmaktadır:
1-Etik sorumluluk duyan ve duyarlı davranan, meslek onuruna sahip çıkan ve
2-Karar sürecinde dıştan gelen baskılara direnç gösteren cesaret sahibi yargıçların varlığı.
Böyle yargıçlar hukuk devletinin sigortası olduğu kadar, İnsan Hakları Hukuku'nun da güvencesidirler… Her şeye rağmen umudumuz var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023