İçlerinde Türkiye'nin de yer aldığı kapitalist ülkelerin ikinci çeyrek büyüme rakamları oldukça iç karartıcı...
Büyüme rakamları dediğimize bakmayın, bu sözün gelişi, aslında küçülme rakamları…
ABD yüzde 31,7'lik daralmayla listenin ilk sırasında bulunurken İngiltere'nin ikinci çeyrek küçülme oranı yüzde 22,8 oldu.
Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 14,1'lik daralma olduğunun görüldüğü listede, G7 ülkeleri ortalaması yüzde 11,9, OECD ortalaması da yüzde 10,9'luk küçülme oldu.
Nisan-Haziran dönemindeki yüzde 9,9'luk daralma ile listenin son sırasında yer alan Türkiye'yi, yüzde 10'luk daralmayla Japonya izledi.
Kapitalist ülkeler ekonomik olarak böyle vahim bir tabloyla karşı karşıyayken, korona virüsünün ilk vurduğu Çin'in büyümeye devam etmesi oldukça dikkat çekici…
Çin ekonomisi ikinci çeyrekte, beklentilerin üzerinde, yüzde 3,2 oranında büyüdü.
Elbette ki, Çin'in virüsle mücadeledeki başarısında ve dünya küçülürken büyümeye devam etmesinde; 2008 yılından itibaren kısmen, 5 Mart 2013 tarihinden sonra da tümüyle uyguladığı Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nin büyük etkisi var.
Hatırlarsanız, Prof. Dr. Baş 27 Şubat 2013 tarihinde Rusya Dumasında Milli Ekonomi Modeli'ni 6 saat anlattıktan 1 hafta sonra Çin, Ulusal Halk Kongresi'nde "tüketim odaklı model" olarak MEM'i uygulayacağını tüm dünyaya ilan etmişti.
Çin o günden sonra ihracat odaklı, dış talebe bağlı ekonomi anlayışını ayaklarının altına almış ve iç talebe bağlı olarak büyümeye başlamıştı.
İşte dünya yıkılırken, Çin'in tüm hızıyla büyümeye devam etmesi bunun neticesidir.
Darısı, bu eşsiz Modelin içinden çıktığı Türkiye'nin başına…
Ama maalesef öyle bir noktaya geldik ki, yüzde 9,9'luk küçülmeyle bile avunup, "iyi bir sonuç" diyoruz. Küçülmenin, daralmanın neresi iyiyse…
TÜİK'in açıkladığı ikinci çeyrek rakamlarının biraz daha detayına inelim:
* Yüzde 9,9 küçülmeyle Türkiye ekonomisi 2008 krizinden sonra en büyük daralmayı yaşadı. 2008 krizinin etkisiyle ekonomi, 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13,8 daralmıştı.
* Dolar cinsinden milli gelir 742,9 milyar dolara, kişi başı milli gelir de 8 bin 934 dolara geriledi. Bir önceki çeyrek rakamları; milli gelir 758,1 milyar dolar, kişi başı milli gelir 9 bin 117 dolardı. Kişi başı milli gelir en son 2009 yılında 9 bin doların altına inmişti.
* 2020 ikinci çeyrekte sanayi sektörü yüzde 16,5 daraldı.
* Ülkemizde istihdamda önemli rol oynayan hizmetler sektörü ise yüzde 25 daraldı.
* Lokomotif sektörlerden olan inşaat sektörü, her türlü düşük faiz desteğine rağmen yüzde 2,7 daraldı.
* Daralma çok daha fazla olacaktı ama kamu bankalarının sağladığı düşük faizli 300 milyar TL'lik kredi genişlemesi, daralmanın hızını bir nebze kesti. Diğer bir ifadeyle, piyasaya faizli kredi salınarak, vatandaş borçlandırılarak hız kesilmeye çalışıldı. Ama bu, sonrası için büyük bir tehlike oluşturuyor.
* Nisan-Haziran döneminde bankaların TL kredi hacmi yaklaşık 300 milyar TL arttı. Ocak-Haziran döneminde bu rakam yaklaşık 470 milyar TL'ye ulaştı.
* Tüketim kredilerle teşvik edilmesine rağmen, hane halkının tüketimi ikinci çeyrekte yüzde 8,6 daraldı. Bu durum, kredilerin geri ödenmesi sürecinde tüketimin daha da daralacağını gösteriyor.
Türkiye'nin büyüme rakamları ve detayları buyken, TÜİK tarafından, ekonomimizin önemli göstergelerinden olan dış ticaret verileri de açıklandı ve hiç de iç açıcı değil…
* Ocak-Temmuz döneminde dış ticaret açığı yüzde 55,6 artarak 17 milyar 85 milyon dolardan, 26 milyar 590 milyon dolara yükseldi.
* İhracatın ithalatı karşılama oranı 2019 Ocak-Temmuz döneminde yüzde 85,9 iken, 2020 yılının aynı döneminde yüzde 77,2'ye geriledi.
* İhracat 2020 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,7 azalarak 90 milyar 15 milyon dolar, ithalat yüzde 3,9 azalarak 116 milyar 605 milyon dolar olarak gerçekleşti.
* Öte yandan, Türkiye'nin dış ticaret açığı Temmuz ayında 2,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. İhracat, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,8 azalarak 15 milyar 12 milyon dolar; ithalat ise yüzde 7,9 azalarak 17 milyar 709 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Siyasilerimiz ekonomiyi ileri götürebilmek için "ihracat odaklı" bir ekonomi anlayışını benimsediler ve bunu ekonomi programlarında ilan ettiler ama resmi rakamlardan da gördüğünüz gibi dış ticaret berbat durumda ve ülkemize döviz kaybettiriyor.
İhracat odaklı sistem çökmüş durumda…
Kapitalizmin bir sömürü hedefiyle bizim gibi ülkelere dayattığı bu ihracat odaklı ekonomi anlayışını, Çin ayağının altına alarak Milli Ekonomi Modeli'ne yöneldi.
Bizler de Çin'in yaptığı gibi kendi içimizden çıkan bu eşsiz Modele sahip çıkmalıyız.
Prof. Dr. Baş'ın yetiştirdiği Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadrosuyla ve bu Modelin şifrelerini bilen Genel Başkan Hüseyin Baş Beyefendiyle beraber olmalıyız.
Unutmayalım ki, hala ısrar ettiğimiz kapitalist sistem çökmüştür. Biz demiyoruz; Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (DIW) Başkanı Marcel Fratscher, Korona'nın, Kapitalizmin tabutuna son çiviyi çaktığını itiraf etmişti.
İlk çiviyi de 2005 yılında Milli Ekonomi Modeli çaktı ve bu sömürü anlayışına son verdi.
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025