ABD Başkanı Trump'ın, Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etme ve de ABD büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararının ardından İslam dünyasından etkili bir tepki gelmedi. Haksızlık etmeyelim tepki vardı ama dostlar alışverişte görsün misali?
En büyük tepki olarak İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İstanbul'da toplandı ama dağ fare doğurdu, zirvede yapılan diyalog kokulu konuşmalar, sorunu BM'ye taşıyan sonuç bildirgesi tam bir fiyaskoydu. Bir de "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" ilanı yapılmadı mı, tam da İsrail'in aradığı buydu, ekmeğine yağ sürülmüş oldu.
Trump'ın kararına karşı Filistin, BM için bir karar tasarısı hazırlamıştı. Mısır tarafından bu tasarı BM Güvenlik Konseyi'ne sunuldu. Ve beklenildiği gibi tasarı ABD tarafından veto edildi. İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley'e veto için teşekkür etti. Şimdi tasarı BM Genel Kurulu'na taşınacak. Sonuç değişecek mi? Hayır?
İslam dünyasının en büyük tepkisi konuyu BM'ye götürmek? Bu adımla İslam dünyası şunu demek istiyor: "Ey ABD! Biz oyunu senin kuralına göre oynayacağız."
BM, ABD'nin kurallarına göre hareket eden uluslar arası bir kuruluş.
Filistin'in tasarısı 14'e karşı 1 oyla reddedildi. Peki, 14 değil de 140 evet oyu olsaydı bir şey değişir miydi? Hayır, ABD tek başına veto edip iptal etme hakkına sahip?
İslam ülkeleri BM'nin çözüm olmayacağını bile bile yıllardır çözümü sadece bu kapıda aradılar. Sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır?
Trump'ın kararı BM kurallarına aykırı ama BM, konu ABD ve İsrail olunca asla bir adım atamıyor, kilitleniyor. Çünkü BM'yi kuranlar bugün yaşanacakları dikkate alarak kurallarını oluşturmuşlar. Ve hepsi ABD'nin ve bir BM üyesi olmayan İsrail'in lehine?
Peki, İslam dünyasının aldığı başka bir önlem var mı? Yani ABD'nin Kudüs kararını göstermelik biraz tepkiden sonra yutacak mıyız? Yuttuk bile?
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nabil Abu, kararın tepkilere yol açacağını ifade ederek, "Halkımızın haklarını savunmak için BM'de ve tüm uluslararası kurumlarda önlemlerimizi sürdüreceğiz" dedi. Yani aynı tas aynı hamam?
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd, tasarının ABD tarafından veto edilmesini üzüntüyle karşıladıklarını bildirdi. BMGK'nın "Kudüs'ün hukuki statüsüyle ilgili daha önceki onaylarını ve kararlarını vurgulayan bu kararın" kabul edilmesinde aciz kalmasının son derece endişe verici olduğunu belirtti. BM'den daha ne bekliyorlarsa?
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, "Trump yönetimi dışında bütün ülkeler bu oylamada birlik içinde hareket etti. Şimdi BM Genel Kurulu süreci başlayacak" ifadelerini kullandı. Peki ya sonra?
İslam İşbirliği Teşkilatı'nda alınan "Doğu Kudüs" kararı, Kudüs'ün bölünmesini ve batısının İsrail'e ait olduğunu kabullenme anlamı taşıyordu, BM'ye götürme kararı da beklenildiği gibi fos çıktı. Ortadoğu'da vatan hesabı yapan ABD ve büyük İsrail devleti hesabı yapan İsrail, İslam dünyası çukurlarda büyük bir kısırdöngü içinde debelenip dururken, tepkisizlikten aldıkları cesaretle işgal projelerine tam gaz devam ediyorlar.
İslam ülkelerine güvenerek sokaklara dökülen ve İİT'de "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" kararıyla tek hedef gösterilen Filistinlilere İsrail zulmü ve baskısı daha da arttı. Netanyahu, İİT zirvesinde yayınlanan deklarasyonun kendilerini hiç etkilemediğini belirterek, kendinden emin bir şekilde birçok ülkenin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını ve büyükelçiliklerini bu kente taşıyacaklarını söyledi.
Cesareti kimden alıyor? Elbette ki İslam dünyasından? İslam dünyasının başında Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider olsaydı sizce bu kadar pervasız olabilirler miydi? İsrail olmazdı ki pervasız olsun.
ABD'nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Washington'ın bir Ortadoğu planı üzerinde çalışmaya devam edeceklerini söyledi. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, 19 Aralık'ta yapacağı Ortadoğu turunu ertelemişti, Ocak ayında bu turun yapılacağı açıklandı. CIA Direktörü Pompeo, Kral Selman ile Riyad'da görüşme gerçekleştirdi.
Türkiye ve İslam ülkelerinden İsrail'e bir yaptırım uygulanması gerekirken, İsrail'in Türkiye'ye yaptırım uygulaması gündeme geldi. İsrail Savunma Bakanı Liberman, Avrupa'ya doğalgaz boru hattı da dahil Türkiye ile ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi çağrısı yaptı.
Ve ABD, Suudi Arabistan-İran gerilimi üzerinden bir mezhep savaşının fitilini ateşlemek üzere düğmeye bastı, sanki Ortadoğu'da yaşanan bütün problemlerin sebebi ABD ve İsrail değilmiş gibi İran'ı hedef göstermeye başladı. Evet, vaziyet bu?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Kudüs ile alakalı yazdığı 3 yazıda da ifade ettiği gibi, "Son dinin, hak din olan İslam'ın temsilcileri neye ve ne için inandığını unutarak, ayet ve hadislerdeki ikazları reddedecesine maalesef Haçlı dünyasının elinde kukla olmuştur."
Sayın Baş'ın bu konudaki çözümü, "Ümmetin tamamının tek vücut olması ve Mescid-i Aksa'nın İslam âleminin başkenti olması"ydı. Ama ABD-İsrail ikilisinin elinde kukla olmuş mevcut İslam ülkeleri liderlerinin böyle bir adım atabilmesi sizce mümkün mü?
Bu sebeple Prof. Dr. Baş, "Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi ancak kalp zaafına düşmeden dediğini hayata geçirecek bir liderle mümkündür. O geldiğinde batılın tamamı hakka ram olmak mecburiyetinde kalacaktır" demektedir. Çözüm bellidir, çözecek olan da, Allah çözümün ve çözecek olanın yanında olmayı nasip etsin.
En büyük tepki olarak İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İstanbul'da toplandı ama dağ fare doğurdu, zirvede yapılan diyalog kokulu konuşmalar, sorunu BM'ye taşıyan sonuç bildirgesi tam bir fiyaskoydu. Bir de "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" ilanı yapılmadı mı, tam da İsrail'in aradığı buydu, ekmeğine yağ sürülmüş oldu.
Trump'ın kararına karşı Filistin, BM için bir karar tasarısı hazırlamıştı. Mısır tarafından bu tasarı BM Güvenlik Konseyi'ne sunuldu. Ve beklenildiği gibi tasarı ABD tarafından veto edildi. İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley'e veto için teşekkür etti. Şimdi tasarı BM Genel Kurulu'na taşınacak. Sonuç değişecek mi? Hayır?
İslam dünyasının en büyük tepkisi konuyu BM'ye götürmek? Bu adımla İslam dünyası şunu demek istiyor: "Ey ABD! Biz oyunu senin kuralına göre oynayacağız."
BM, ABD'nin kurallarına göre hareket eden uluslar arası bir kuruluş.
Filistin'in tasarısı 14'e karşı 1 oyla reddedildi. Peki, 14 değil de 140 evet oyu olsaydı bir şey değişir miydi? Hayır, ABD tek başına veto edip iptal etme hakkına sahip?
İslam ülkeleri BM'nin çözüm olmayacağını bile bile yıllardır çözümü sadece bu kapıda aradılar. Sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır?
Trump'ın kararı BM kurallarına aykırı ama BM, konu ABD ve İsrail olunca asla bir adım atamıyor, kilitleniyor. Çünkü BM'yi kuranlar bugün yaşanacakları dikkate alarak kurallarını oluşturmuşlar. Ve hepsi ABD'nin ve bir BM üyesi olmayan İsrail'in lehine?
Peki, İslam dünyasının aldığı başka bir önlem var mı? Yani ABD'nin Kudüs kararını göstermelik biraz tepkiden sonra yutacak mıyız? Yuttuk bile?
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nabil Abu, kararın tepkilere yol açacağını ifade ederek, "Halkımızın haklarını savunmak için BM'de ve tüm uluslararası kurumlarda önlemlerimizi sürdüreceğiz" dedi. Yani aynı tas aynı hamam?
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd, tasarının ABD tarafından veto edilmesini üzüntüyle karşıladıklarını bildirdi. BMGK'nın "Kudüs'ün hukuki statüsüyle ilgili daha önceki onaylarını ve kararlarını vurgulayan bu kararın" kabul edilmesinde aciz kalmasının son derece endişe verici olduğunu belirtti. BM'den daha ne bekliyorlarsa?
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, "Trump yönetimi dışında bütün ülkeler bu oylamada birlik içinde hareket etti. Şimdi BM Genel Kurulu süreci başlayacak" ifadelerini kullandı. Peki ya sonra?
İslam İşbirliği Teşkilatı'nda alınan "Doğu Kudüs" kararı, Kudüs'ün bölünmesini ve batısının İsrail'e ait olduğunu kabullenme anlamı taşıyordu, BM'ye götürme kararı da beklenildiği gibi fos çıktı. Ortadoğu'da vatan hesabı yapan ABD ve büyük İsrail devleti hesabı yapan İsrail, İslam dünyası çukurlarda büyük bir kısırdöngü içinde debelenip dururken, tepkisizlikten aldıkları cesaretle işgal projelerine tam gaz devam ediyorlar.
İslam ülkelerine güvenerek sokaklara dökülen ve İİT'de "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" kararıyla tek hedef gösterilen Filistinlilere İsrail zulmü ve baskısı daha da arttı. Netanyahu, İİT zirvesinde yayınlanan deklarasyonun kendilerini hiç etkilemediğini belirterek, kendinden emin bir şekilde birçok ülkenin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını ve büyükelçiliklerini bu kente taşıyacaklarını söyledi.
Cesareti kimden alıyor? Elbette ki İslam dünyasından? İslam dünyasının başında Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider olsaydı sizce bu kadar pervasız olabilirler miydi? İsrail olmazdı ki pervasız olsun.
ABD'nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Washington'ın bir Ortadoğu planı üzerinde çalışmaya devam edeceklerini söyledi. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, 19 Aralık'ta yapacağı Ortadoğu turunu ertelemişti, Ocak ayında bu turun yapılacağı açıklandı. CIA Direktörü Pompeo, Kral Selman ile Riyad'da görüşme gerçekleştirdi.
Türkiye ve İslam ülkelerinden İsrail'e bir yaptırım uygulanması gerekirken, İsrail'in Türkiye'ye yaptırım uygulaması gündeme geldi. İsrail Savunma Bakanı Liberman, Avrupa'ya doğalgaz boru hattı da dahil Türkiye ile ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi çağrısı yaptı.
Ve ABD, Suudi Arabistan-İran gerilimi üzerinden bir mezhep savaşının fitilini ateşlemek üzere düğmeye bastı, sanki Ortadoğu'da yaşanan bütün problemlerin sebebi ABD ve İsrail değilmiş gibi İran'ı hedef göstermeye başladı. Evet, vaziyet bu?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Kudüs ile alakalı yazdığı 3 yazıda da ifade ettiği gibi, "Son dinin, hak din olan İslam'ın temsilcileri neye ve ne için inandığını unutarak, ayet ve hadislerdeki ikazları reddedecesine maalesef Haçlı dünyasının elinde kukla olmuştur."
Sayın Baş'ın bu konudaki çözümü, "Ümmetin tamamının tek vücut olması ve Mescid-i Aksa'nın İslam âleminin başkenti olması"ydı. Ama ABD-İsrail ikilisinin elinde kukla olmuş mevcut İslam ülkeleri liderlerinin böyle bir adım atabilmesi sizce mümkün mü?
Bu sebeple Prof. Dr. Baş, "Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi ancak kalp zaafına düşmeden dediğini hayata geçirecek bir liderle mümkündür. O geldiğinde batılın tamamı hakka ram olmak mecburiyetinde kalacaktır" demektedir. Çözüm bellidir, çözecek olan da, Allah çözümün ve çözecek olanın yanında olmayı nasip etsin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025