Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu torba yasayla cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağladı.
Bunun anlamı cemevleri ibadethane değil folklorik bir unsurdur, bir kültür kurumudur.
Oysa;
İbadethane tanımını ne bakanlık, ne devlet ve ne de herhangi bir idare makamı yapabilir. İnsanlar ibadetlerini nerede yapıyorsa oraya ibadethane denilebilir. Aleviler cemevlerini ibadethane olarak kabul ediyor ve tanımlıyorsa, bunun aksini söyleyip politika yapanlar ayrımcılıktan öteye nefret suçunun da tohumlarını ekiyor demektir.
Dinler, inançlar ve mezhepler arasında kardeşliğin sağlanması devletin ayrımcılık yapmaksızın hangi inanca sahip olursa olsun bütün vatandaşlarına eşit hizmet sunmasına bağlıdır.
AKP iktidarının çıkış yolu olarak seçtiği din kapısını sonuna kadar aralama yanında, düne kadar mürted, rafizi olarak nitelendirdikleri Alevilere karşı yürütmekte oldukları yeni yaklaşımlar seçim yatırımı görünümündedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Alevileri ziyareti, Bakanlık nezdinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulması bunun göstergesidir.
Bir yandan Sünni-Alevi gerilimine ortam hazırlayan nefret söylemi diğer yandan cemevlerine Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yapılacak yardım havucu... Kimi Aleviler elma şekerinin çekiciliğine kapılır mı?
Her toplumun, topluluğun, grubun içinde, kendi varoluşları mücadelesinde yorulanlar, umutsuzluğa kapılanlar, kendi kabuğunun içine çekilenler, iflas edenler olacaktır, olmuştur. Bu anlaşılır bir durumdur. Zira bu tek tek kişilerin kendileri ile davaları arasındaki bağ, inanç ve bilinçleriyle ilintilidir.
Keza her toplumun, topluluğun, grubun içinden kendi davasına ihanet edenler, ihaleye çıkanlar, karşı tarafa geçenler de olmuştur, olmaktadır.
Alevi tarihi; uzak-yakın tarihimizde ve günümüzde bunun örnekleriyle doludur.
Karşı tarafa geçip bu tarafa doğru taş atanların argümanları hem kendilerini ikna etmek, hem de çevresindekileri inandırmak üzerinedir. Kendilerine sorarsanız ne ihanet içindedirler ne de dönektirler. Yapmakta oldukları siyasettir. Siyaset yapalım derken, karşı tarafın siyasetinin bir parçası olduklarının çoğu kez farkında olsalar da elde edecekleri "nimetlere" değiyordur(!) doğrusu.
Bunlara bir görev verilmiştir ya da edinmişlerdir; o da mücadeleyi karalamak, açmaz ve çıkmaz bir sokak olduğuna herkesi inandırmaktır.
Bunlara göre yol, mücadele etmekte oldukları "erk" e sığınmak ondan dilemek dilenmek, eski deyimle biat etmek ve koruma istemektir. Koruyacak olanın kendilerini başkalaştıracağının ayırdında olmalarına karşın gönüllüdürler artık. Bir insanın ar damarı çatlamaya görsün bir kez, ihanet yolunda ulaştığı her istasyondan bir sonraki vardır mutlaka...
Türkiye'de eşit yurttaşlık mücadelesi veren, davasına inanmış Alevi kardeşlerimiz cemevlerinin ibadethane; Alevi dedelerinin yasalarca "inanç önderleri" olarak tanınmasını; Aşure Günü, Hızır ve Nevruz günlerinin "dini bayram" kabul edilmesini, seçkin üniversitelerde Alevilik master programlarının açılmasını hak etmiyor mu, ne dersiniz?
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023