Uzun yıllardır insanımız üzerinde oynanan oyunlar ne yazık ki meyvelerini her yerde veriyor. Toplumun her kesiminde çok tehlikeli boyutlara ulaşan bir inanç zafiyeti kendisini göstermekte. Ne acıdır ki, insanımız da kendi üzerinde oynanan ve Allah ile Peygamber ile olan bağını kopartacak bu faaliyetlere son derece sessiz kalmakta hatta bilerek veya bilmeyerek destek olmakta.
Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin ulaştığı boyutlar son derece ürkütücü. Ben de bir eğitimci olarak gün geçmiyor ki, Allah'ı, Peygamber'i bilmeyen, Kelime-i Tevhid'i söyleyemeyen, okulunda "Peygamberimizin Hayatı" dersi aldığı halde O Yüce Peygambere "salavat" getirmeyi öğrenmeyen veya öğretilmemiş bir gence rastlamayayım.
Tabii bunlara boynunda haç ile gezip de "Ailemin haberi var, sorun etmiyorlar" diyen lise 10. sınıf öğrencisini, bana gelip de "Hocam Allah dişi midir, erkek mi?" sorusunu yönelten 11. sınıf öğrencisi bir kızımızı ve daha nicelerini ekleyecek olursak sayfalar dolusu örnekler ortaya çıkacak.
Bütün bu olumsuz örneklere rağmen memleketin sigortası olan, her zemin ve şartta vatanına, milletine ve inancına, Peygamberine, Ehl-i Beyt'ine sahip çıkacak gönülleri imanla dolu bir gençlik de yetişiyor.
Bu gençlik tabii ki, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tabiriyle "Türkiye'nin yıkılmayan tek kalesi İcmal Gençlik."
Evet, İcmal Gençlik, yıkılmayan tek kale. Bu, bir İcmal Gencinin bulunduğu her yerde kendini hemen gösteren bir durum. Çünkü İcmal Genci, fundamentalist olmayan bir dindarlığa, şovenist olmayan bir milliyetçiliğe, mandacılığı kesinlikle reddeden, bağımsızlık sevdalısı bir genç olarak yetişiyor.
İşte size "bir genç böyle olmalı" dedirtecek bir örnek:
Geçtiğimiz hafta Ankara'da bir lisede 10. sınıfta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yazılı sınav için soruları dağıtır. İcmal Gençlik'te yetişen ve iman ölçüleri sapasağlam yerleşmiş olan delikanlı 15. soruya geldiğinde önemli bir husus dikkatini çeker. Aşağıda resmini de gördüğünüz gibi, öğretmen "Kelime-i Tevhid nedir?" diye sorar, ancak cevaplar arasında "Lailaheillallah Muhammedün Resûlullah" yoktur. Ali buna itiraz eder.
Öğretmenine şıklarda doğru cevap yok. Eksik yazılmış der. Öğretmenini ikaz eder. Konu daha sonra okul idaresine akseder. Okul idaresi öğretmeni de alır, komisyon kurar, soruyu inceler. Tabii bu arada bizim Ali, gerekçeleri bir bir sıralar, hepsini ayıktırır.
Ve sonuç, göz yaşartan, gururlandıran, umutlandıran bir netice?
10. sınıf gencinin Allah Rasulü'nün ismini çıkaranlara karşı ortaya koyduğu mücadele neticesinde sınav iptal edilir. Yanlış okumadınız, sınav iptal edilir. Ve öğretmen tekrar soru hazırlar ve Kelime-i Tevhid sorusunu tekrar sorar, ancak bu defa şıklar arasında doğru cevap vardır. "Lailaheillallah Muhammedün Resûlullah".
Bu hadise bana Bişr-i Hafi Hz.'lerini hatırlattı. Hani bir gün sarhoş Bişr, yağmurlu bir günde gece evine giderken çamur içerisinde bir kağıt bulur, bakar ki "Kelime-i Tevhid" yazıyor, alır onu evine götürür, temizler, yüksekçe bir yere bırakır. Gece rüyasında "Ya Bişr, sen Bizim ismimizi yücelttin, Biz de senin ismini yücelteceğiz" müjdesini alır ya.
İşte bir genç böyle yetişir. Böyle inancına sahip çıkar. Ama unutmayın ki bu genç İcmal Gençlik'te yetişir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yanında yetişir, O'nun fikirleriyle yetişir. Kaya gibi sapasağlam olur, hiçbir rüzgar ondan bir şey koparamaz. Her zaman ve şartta yapması gerekeni yapar ve tavrını net bir şekilde ortaya koyar.
Allah bu gençlerimizin, "Hakk adına kendi yararına kazanılmış" gençlerin sayısını arttırsın.
Allah, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan razı olsun. İcmal Gençlik "Türkiye'nin Geleceği" derken ne kadar da önemli bir şey söylemiş.
Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin ulaştığı boyutlar son derece ürkütücü. Ben de bir eğitimci olarak gün geçmiyor ki, Allah'ı, Peygamber'i bilmeyen, Kelime-i Tevhid'i söyleyemeyen, okulunda "Peygamberimizin Hayatı" dersi aldığı halde O Yüce Peygambere "salavat" getirmeyi öğrenmeyen veya öğretilmemiş bir gence rastlamayayım.
Tabii bunlara boynunda haç ile gezip de "Ailemin haberi var, sorun etmiyorlar" diyen lise 10. sınıf öğrencisini, bana gelip de "Hocam Allah dişi midir, erkek mi?" sorusunu yönelten 11. sınıf öğrencisi bir kızımızı ve daha nicelerini ekleyecek olursak sayfalar dolusu örnekler ortaya çıkacak.
Bütün bu olumsuz örneklere rağmen memleketin sigortası olan, her zemin ve şartta vatanına, milletine ve inancına, Peygamberine, Ehl-i Beyt'ine sahip çıkacak gönülleri imanla dolu bir gençlik de yetişiyor.
Bu gençlik tabii ki, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tabiriyle "Türkiye'nin yıkılmayan tek kalesi İcmal Gençlik."
Evet, İcmal Gençlik, yıkılmayan tek kale. Bu, bir İcmal Gencinin bulunduğu her yerde kendini hemen gösteren bir durum. Çünkü İcmal Genci, fundamentalist olmayan bir dindarlığa, şovenist olmayan bir milliyetçiliğe, mandacılığı kesinlikle reddeden, bağımsızlık sevdalısı bir genç olarak yetişiyor.
İşte size "bir genç böyle olmalı" dedirtecek bir örnek:
Geçtiğimiz hafta Ankara'da bir lisede 10. sınıfta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yazılı sınav için soruları dağıtır. İcmal Gençlik'te yetişen ve iman ölçüleri sapasağlam yerleşmiş olan delikanlı 15. soruya geldiğinde önemli bir husus dikkatini çeker. Aşağıda resmini de gördüğünüz gibi, öğretmen "Kelime-i Tevhid nedir?" diye sorar, ancak cevaplar arasında "Lailaheillallah Muhammedün Resûlullah" yoktur. Ali buna itiraz eder.
Öğretmenine şıklarda doğru cevap yok. Eksik yazılmış der. Öğretmenini ikaz eder. Konu daha sonra okul idaresine akseder. Okul idaresi öğretmeni de alır, komisyon kurar, soruyu inceler. Tabii bu arada bizim Ali, gerekçeleri bir bir sıralar, hepsini ayıktırır.
Ve sonuç, göz yaşartan, gururlandıran, umutlandıran bir netice?
10. sınıf gencinin Allah Rasulü'nün ismini çıkaranlara karşı ortaya koyduğu mücadele neticesinde sınav iptal edilir. Yanlış okumadınız, sınav iptal edilir. Ve öğretmen tekrar soru hazırlar ve Kelime-i Tevhid sorusunu tekrar sorar, ancak bu defa şıklar arasında doğru cevap vardır. "Lailaheillallah Muhammedün Resûlullah".
Bu hadise bana Bişr-i Hafi Hz.'lerini hatırlattı. Hani bir gün sarhoş Bişr, yağmurlu bir günde gece evine giderken çamur içerisinde bir kağıt bulur, bakar ki "Kelime-i Tevhid" yazıyor, alır onu evine götürür, temizler, yüksekçe bir yere bırakır. Gece rüyasında "Ya Bişr, sen Bizim ismimizi yücelttin, Biz de senin ismini yücelteceğiz" müjdesini alır ya.
İşte bir genç böyle yetişir. Böyle inancına sahip çıkar. Ama unutmayın ki bu genç İcmal Gençlik'te yetişir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yanında yetişir, O'nun fikirleriyle yetişir. Kaya gibi sapasağlam olur, hiçbir rüzgar ondan bir şey koparamaz. Her zaman ve şartta yapması gerekeni yapar ve tavrını net bir şekilde ortaya koyar.
Allah bu gençlerimizin, "Hakk adına kendi yararına kazanılmış" gençlerin sayısını arttırsın.
Allah, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan razı olsun. İcmal Gençlik "Türkiye'nin Geleceği" derken ne kadar da önemli bir şey söylemiş.
İbrahim Fatih Ekici / diğer yazıları
- Dilinizi eşek arısı soksun / 06.10.2023
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021