Kerbela olayından sonra İmam Hüseyin (a.s.)'ın ailesinden geri kalanlar esir alınıp Kûfe'ye götürüldüklerinde, Kûfeliler bu esirlerin ve mızraklardaki kesik başların Ehl-i Beyt'e ait olduğunu anlayınca bunları karşılayıp ağlamaya başladılar.
Kûfe halkı, bir taraftan tüm coşku ve hararetle İmam'ı davet etmişlerdi, diğer bir taraftan ise baskı görünce sadece vaadlerini unutmakla kalmayıp İmam'ı öldürmeye de yeltenmişlerdi.
"İbn Tayfur" diye bilinen Ahmed b. Ebi Tahir, en eski kaynaklardan biri olan ve İslam ve Arap kadınlarının beliğ sözlerini içeren "Belağatü'n-Nisa" kitabının 240-280 sayfalarında şöyle yazar:
"Hadi Esedi rivayet ediyor ki Ali oğlu Hüseyin (a.s.)'ın şehit edildiği hicri 61 yılında Kûfe'ye gittim. Kûfe kadınlarının dövünerek ağladıklarını gördüm. Hüseyin oğlu Ali (İmam Zeynel Abidin)'i gördüm, hastalığın etkisiyle çok zayıflamış ve bitkin bir haldeydi. Başını kaldırıp, 'Ey Kûfeliler! Bize mi ağlıyorsunuz, bizi sizden başkası mı öldürdü?' diyordu.
Bu sırada Hz. Zeyneb (s.a.) eliyle, susun, diye işaret etti halka. Nefesler göğüslerde hapsedildi, develerin çıkardığı zil sesleri sustu. Konuşmaya başladı, ben ömrümde onun gibi fasih konuşan bir hicablı ve hayâlı kadın daha görmedim. Sanki Ali (a.s.)'ın diliyle konuşuyordu:
'Ey Kûfeliler! Ey düzenbaz hainler! Gözlerinizin yaşı hiç kurumasın! Ağıtlarınız hiç kesilmesin! Sizler, tüm varlığını ören, sonra da ördüğünü yırtıp parçalayan kadına benziyorsunuz! Ne sözünüzün bir değeri ne de yemininizin bir itibarı vardır! Boş laf etmekten, kendinizi övmekten, açıkta cariyeler gibi yaltaklanmaktan ve gizlide düşmanla iş birliği yapmaktan başka neyiniz vardır? Sizler dışkı üzerinde yeşeren taze ot gibisiniz ve üzerine mezar yapılan bir define gibisiniz! Öbür dünya için ne de kötü bir azık hazırladınız. Allah'ın öfkesi ve cehennemin azabı! Ağlıyor musunuz? Evet, ağlayın, Allah'a and olsun ki ağlamaya layıksınız. Çok ağlayın az gülün. Satın aldığınız bu aşağılığa neden ağlamayasınız? Bir aşağılık ki hiçbir suyla temizlenmez, yıkanmayacaktır. Peygamberin oğlunu, cennet gençlerinin efendisini öldürmekten daha da aşağılık olabilir mi? Bir kişi öldürdünüz ki yolunuzun ışığı, karanlık günlerinizde yardımcınızdı. Ölünüz utançtan, başınızı önünüze eğiniz! Geçmişinizi bir kerede rüzgârda savurdunuz. Gelecek için hiçbir şey elde edemediniz! Bundan sonra rezilce başınız öne eğik yaşamalısınız. Çünkü siz Allah'ın öfkesini aldınız kendinize! Bir şey yaptınız ki neredeyse gök yere inecek, neredeyse yer yarılacak dağlar gömülecek. Hangi kanı akıttığınızı biliyor musunuz? Sokaklarda perdesiz dolaştırdığınız bu kadınlar, bu kızlar kimlerdir biliyor musunuz? Allah'ın Resûlü'nün ciğerini parçaladığını biliyor musunuz? Ne kadar çirkin ve aptalca; çirkinliği tüm dünyayı kaplamıştır. Gökten yere kan damlamasına şaşırıyor musunuz? Ama biliniz ki kıyamet gününün alçaklığı daha beterdir. Eğer işlediğiniz suçun cezasını hemen şimdi vermiyorsa rahatlamayın. Allah günahların cezasını hemen vermez ama mazlumların kanını da cezasız bırakmaz. Allah her şeyin hesabını tutar.'
Hz. Zeyneb'in (s.a.) bu konuşması Kûfelileri öyle bir etkisi altına aldı ki; pişmanlık duygusundan kafa ve dizlerini dövüyorlardı. Gözyaşlarıyla sakalı ıslanan Cofioğulları kabilesinden birisi şu mealdeki bir şiiri söyledi: Bu ailenin oğulları en iyi oğullardır. Ve bu aile oğullarına hiçbir zaman zillet ve alçaklık lekesi kondurulmamıştır." (Belagatü'n- Nisa, s.24).
Kûfe halkı, bir taraftan tüm coşku ve hararetle İmam'ı davet etmişlerdi, diğer bir taraftan ise baskı görünce sadece vaadlerini unutmakla kalmayıp İmam'ı öldürmeye de yeltenmişlerdi.
"İbn Tayfur" diye bilinen Ahmed b. Ebi Tahir, en eski kaynaklardan biri olan ve İslam ve Arap kadınlarının beliğ sözlerini içeren "Belağatü'n-Nisa" kitabının 240-280 sayfalarında şöyle yazar:
"Hadi Esedi rivayet ediyor ki Ali oğlu Hüseyin (a.s.)'ın şehit edildiği hicri 61 yılında Kûfe'ye gittim. Kûfe kadınlarının dövünerek ağladıklarını gördüm. Hüseyin oğlu Ali (İmam Zeynel Abidin)'i gördüm, hastalığın etkisiyle çok zayıflamış ve bitkin bir haldeydi. Başını kaldırıp, 'Ey Kûfeliler! Bize mi ağlıyorsunuz, bizi sizden başkası mı öldürdü?' diyordu.
Bu sırada Hz. Zeyneb (s.a.) eliyle, susun, diye işaret etti halka. Nefesler göğüslerde hapsedildi, develerin çıkardığı zil sesleri sustu. Konuşmaya başladı, ben ömrümde onun gibi fasih konuşan bir hicablı ve hayâlı kadın daha görmedim. Sanki Ali (a.s.)'ın diliyle konuşuyordu:
'Ey Kûfeliler! Ey düzenbaz hainler! Gözlerinizin yaşı hiç kurumasın! Ağıtlarınız hiç kesilmesin! Sizler, tüm varlığını ören, sonra da ördüğünü yırtıp parçalayan kadına benziyorsunuz! Ne sözünüzün bir değeri ne de yemininizin bir itibarı vardır! Boş laf etmekten, kendinizi övmekten, açıkta cariyeler gibi yaltaklanmaktan ve gizlide düşmanla iş birliği yapmaktan başka neyiniz vardır? Sizler dışkı üzerinde yeşeren taze ot gibisiniz ve üzerine mezar yapılan bir define gibisiniz! Öbür dünya için ne de kötü bir azık hazırladınız. Allah'ın öfkesi ve cehennemin azabı! Ağlıyor musunuz? Evet, ağlayın, Allah'a and olsun ki ağlamaya layıksınız. Çok ağlayın az gülün. Satın aldığınız bu aşağılığa neden ağlamayasınız? Bir aşağılık ki hiçbir suyla temizlenmez, yıkanmayacaktır. Peygamberin oğlunu, cennet gençlerinin efendisini öldürmekten daha da aşağılık olabilir mi? Bir kişi öldürdünüz ki yolunuzun ışığı, karanlık günlerinizde yardımcınızdı. Ölünüz utançtan, başınızı önünüze eğiniz! Geçmişinizi bir kerede rüzgârda savurdunuz. Gelecek için hiçbir şey elde edemediniz! Bundan sonra rezilce başınız öne eğik yaşamalısınız. Çünkü siz Allah'ın öfkesini aldınız kendinize! Bir şey yaptınız ki neredeyse gök yere inecek, neredeyse yer yarılacak dağlar gömülecek. Hangi kanı akıttığınızı biliyor musunuz? Sokaklarda perdesiz dolaştırdığınız bu kadınlar, bu kızlar kimlerdir biliyor musunuz? Allah'ın Resûlü'nün ciğerini parçaladığını biliyor musunuz? Ne kadar çirkin ve aptalca; çirkinliği tüm dünyayı kaplamıştır. Gökten yere kan damlamasına şaşırıyor musunuz? Ama biliniz ki kıyamet gününün alçaklığı daha beterdir. Eğer işlediğiniz suçun cezasını hemen şimdi vermiyorsa rahatlamayın. Allah günahların cezasını hemen vermez ama mazlumların kanını da cezasız bırakmaz. Allah her şeyin hesabını tutar.'
Hz. Zeyneb'in (s.a.) bu konuşması Kûfelileri öyle bir etkisi altına aldı ki; pişmanlık duygusundan kafa ve dizlerini dövüyorlardı. Gözyaşlarıyla sakalı ıslanan Cofioğulları kabilesinden birisi şu mealdeki bir şiiri söyledi: Bu ailenin oğulları en iyi oğullardır. Ve bu aile oğullarına hiçbir zaman zillet ve alçaklık lekesi kondurulmamıştır." (Belagatü'n- Nisa, s.24).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017