Ehl-i Beyt mektebinin yansıttığı İslami nitelik ve ilkeleri, Muaviye'nin kendisi için yöntem kabul etmesi mümkün değildi. Çünkü o mektepten yansıyan nitelikler, bütünüyle Muaviye'nin arzu ve ilerleyişlerine engel teşkil ediyordu.
Muaviye başka bir mektep inşa etmeye karar verir. Fakat öyle bir mektep tesis eder ki, o mektebin tüm nitelikleri Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri ile çelişir, mektebin tüm unsurları ile zıtlaşır ve İslam dinini, Emevilerin menfaat, maslahat ve ilerleyişlerine hizmet eden bir din haline getirir.
Artık hem iktidar hem de mali güç Muaviye'nin elindedir. İsterse şairlerin, hatiplerin, hikâyecilerin kalbini ele geçirebilir ve asrının medya gücünü satın alabilir. Hatta kimi hadisçi ve fakih olanların aklını bile satın alabilir.
İşte Muaviye'nin kafasında bu tehlikeli ve kurnazlık gerektiren düşünce belirdi. Ehl-i Beyt mektebine karşı duracak bir mektebi inşa etmeye karar verdi ve Emevi mektebini kurdu. Ona İslam kıyafeti giydirdi ve Emevi mektebi, İslam mektebi oluverdi. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in İslam'ını başka bir İslam'a, daha doğrusu "Emevi İslamı"na dönüştürdü. Bu yaptıklarıyla da, din ve dindarlarla mücadele konusunda eli rahatlıyor ve onlarla daha kolay dövüşüyordu.
Böylece de artık din, dine karşı oluverdi.
Emevi Mektebinin Nitelikleri:
- Zulme karşı çıkmanın haram/yasak oluşu:
Emeviler, bu düşünce ile yönetici zalim ve fasık bile olsa ona boyun eğmeyi kaçınılmaz kıldılar ve yaptığı zulme karşı çıkmanın şeran haram olduğunu tescillemiş bulundular. Böyle bir girişimin sonucu olarak da Emevi yöneticiler, yöneticilerin "vacibü'l-itaat/kendilerine uymanın vacip olduğu" söylemini geliştirdiler. Artık bundan sonra onlar (yöneticiler), hangi münkeri (Allah'ın yasakladığı şeyi) yapmış olsalar da onlara "hayır" demek şer'an caiz kabul edilmedi. Hatta halka zulmetse, mallarını gasp etse, kendi zevk ve sefaları uğruna harcasa, lüks ve savurganlık içerisinde yaşasa ve halk da yoksulluk içerisinde kıvransa, hatta şayet kanları bile akıtılsa, onurları ayaklar altına alınsa, hapishaneler özgür insanlarla doldurulsa dahi, Emevi yöneticilere boyun eğmek vacip kılındı.
Şimdi sormak lazım:
Böyle bir düşünce semavi dine ait bir düşünce olabilir mi? Bunun yayılması ve insanlar tarafından kabul görmesi mümkün olabilir mi? Oysaki yüce Allah gönderdiği elçisi hakkında şöyle buyuruyor:
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olasın diye gönderdik." (Enbiya: 107).
Yine sormak lazım:
Acaba, zalimlere meyletmek ve onlara itaat etmek insan tarafından kabul edilebilir bir durum mu?
İslami düşüncenin omurgası:
Kim Kur'an-ı Kerim'i ve Resûlullah (s.a.v.)'in hadislerini okursa ve yine onun Ehl-i Beyt'inin eserlerine bakarsa, zulmün her türünü reddettiklerini görecektir. İşte bu İslam dininin omurgasıdır.
Zulmü reddetmek insanoğlunun kanında vardır:
İnsanoğlu yaradılışı gereği, devletten devlete, toplumdan topluma, fertten topluma, devletten ferde, fertten ferde yapılan ekonomik, maddi, manevi, fiziki, psikolojik ve toplumsal manada hayatın tüm alanlarında yapılan zulmün tüm çeşidini reddeder.
Zulme engel olmak insanın yaratılışında mevcuttur:
İnsanın fıtratı tüm zulme uğrayanlardan, zalime karşı her türlü engel oluşturmayı, hazırlık yapmayı ve hakkını almayı talep eder. Bundan dolayı Hz. Âdem'den günümüze dek, dini olsun veya olmasın tüm milletler canını, malını, evladını, ırzını koruma uğruna canını veren herkesi yüceltmiş, övmüş ve onu soylu kabul etmiş, onun için anıt mezar yapmış, zalime engel oluşunu, mazlumu müdafaa edişini takdir etmiştir. Bu beşerin fıtratıdır. Yaratıcı tarafından beşerin fıtratına yerleştirilen bir yasadır.
"Allah'ın fıtratı o fıtrattır ki, insan onun üzerinde yaratılmıştır ve Allah'ın yaratışında değişiklik olmaz." (Rum: 30).
Biz insanların derinliğinden gelen şöyle bir hüküm vardır; "Adalet güzeldir, zulüm kötüdür, zulme engel olmak vacip ve insanlık görevidir."
Muaviye başka bir mektep inşa etmeye karar verir. Fakat öyle bir mektep tesis eder ki, o mektebin tüm nitelikleri Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri ile çelişir, mektebin tüm unsurları ile zıtlaşır ve İslam dinini, Emevilerin menfaat, maslahat ve ilerleyişlerine hizmet eden bir din haline getirir.
Artık hem iktidar hem de mali güç Muaviye'nin elindedir. İsterse şairlerin, hatiplerin, hikâyecilerin kalbini ele geçirebilir ve asrının medya gücünü satın alabilir. Hatta kimi hadisçi ve fakih olanların aklını bile satın alabilir.
İşte Muaviye'nin kafasında bu tehlikeli ve kurnazlık gerektiren düşünce belirdi. Ehl-i Beyt mektebine karşı duracak bir mektebi inşa etmeye karar verdi ve Emevi mektebini kurdu. Ona İslam kıyafeti giydirdi ve Emevi mektebi, İslam mektebi oluverdi. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in İslam'ını başka bir İslam'a, daha doğrusu "Emevi İslamı"na dönüştürdü. Bu yaptıklarıyla da, din ve dindarlarla mücadele konusunda eli rahatlıyor ve onlarla daha kolay dövüşüyordu.
Böylece de artık din, dine karşı oluverdi.
Emevi Mektebinin Nitelikleri:
- Zulme karşı çıkmanın haram/yasak oluşu:
Emeviler, bu düşünce ile yönetici zalim ve fasık bile olsa ona boyun eğmeyi kaçınılmaz kıldılar ve yaptığı zulme karşı çıkmanın şeran haram olduğunu tescillemiş bulundular. Böyle bir girişimin sonucu olarak da Emevi yöneticiler, yöneticilerin "vacibü'l-itaat/kendilerine uymanın vacip olduğu" söylemini geliştirdiler. Artık bundan sonra onlar (yöneticiler), hangi münkeri (Allah'ın yasakladığı şeyi) yapmış olsalar da onlara "hayır" demek şer'an caiz kabul edilmedi. Hatta halka zulmetse, mallarını gasp etse, kendi zevk ve sefaları uğruna harcasa, lüks ve savurganlık içerisinde yaşasa ve halk da yoksulluk içerisinde kıvransa, hatta şayet kanları bile akıtılsa, onurları ayaklar altına alınsa, hapishaneler özgür insanlarla doldurulsa dahi, Emevi yöneticilere boyun eğmek vacip kılındı.
Şimdi sormak lazım:
Böyle bir düşünce semavi dine ait bir düşünce olabilir mi? Bunun yayılması ve insanlar tarafından kabul görmesi mümkün olabilir mi? Oysaki yüce Allah gönderdiği elçisi hakkında şöyle buyuruyor:
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olasın diye gönderdik." (Enbiya: 107).
Yine sormak lazım:
Acaba, zalimlere meyletmek ve onlara itaat etmek insan tarafından kabul edilebilir bir durum mu?
İslami düşüncenin omurgası:
Kim Kur'an-ı Kerim'i ve Resûlullah (s.a.v.)'in hadislerini okursa ve yine onun Ehl-i Beyt'inin eserlerine bakarsa, zulmün her türünü reddettiklerini görecektir. İşte bu İslam dininin omurgasıdır.
Zulmü reddetmek insanoğlunun kanında vardır:
İnsanoğlu yaradılışı gereği, devletten devlete, toplumdan topluma, fertten topluma, devletten ferde, fertten ferde yapılan ekonomik, maddi, manevi, fiziki, psikolojik ve toplumsal manada hayatın tüm alanlarında yapılan zulmün tüm çeşidini reddeder.
Zulme engel olmak insanın yaratılışında mevcuttur:
İnsanın fıtratı tüm zulme uğrayanlardan, zalime karşı her türlü engel oluşturmayı, hazırlık yapmayı ve hakkını almayı talep eder. Bundan dolayı Hz. Âdem'den günümüze dek, dini olsun veya olmasın tüm milletler canını, malını, evladını, ırzını koruma uğruna canını veren herkesi yüceltmiş, övmüş ve onu soylu kabul etmiş, onun için anıt mezar yapmış, zalime engel oluşunu, mazlumu müdafaa edişini takdir etmiştir. Bu beşerin fıtratıdır. Yaratıcı tarafından beşerin fıtratına yerleştirilen bir yasadır.
"Allah'ın fıtratı o fıtrattır ki, insan onun üzerinde yaratılmıştır ve Allah'ın yaratışında değişiklik olmaz." (Rum: 30).
Biz insanların derinliğinden gelen şöyle bir hüküm vardır; "Adalet güzeldir, zulüm kötüdür, zulme engel olmak vacip ve insanlık görevidir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017