(dünden devam...)
Hz. Ali'den (a.s.) şöyle nakledilmiştir:
"Resûlullah (s.a.v.) bir gün hanımlarının yanında Hatice'den söz ederek ağladı. Buna kıskanan Aişe, "Ben-i Esed'in şu kırmızı, ihtiyar kadınının neyine ağlıyorsun? Allah sana daha genç birisini nasip etmemiş mi?" diye itirazda bulundu.
Allah Resûlü, buna çok rahatsız oldu; öyle ki başının tüyleri titremeye başladı ve "Allah'a and olsun ki, Hatice'den daha iyisini Bana nasip etmemiştir. O, korku ve buhran dolu bir zamanda Bana iman etti ve İslâm yolunda her türlü fedakârlıktan ve Bana yardımdan geri durmadı' buyurdu."
Başka bir rivayette: "Allah'a and olsun ki, Allah Bana Hatice'den daha iyisini nasip etmemiştir; herkes Beni inkar ettiği sırada, o Bana iman etti. Herkes Beni yalanladığı zaman, o Beni tasdik etti. İnsanlar Beni mallarından mahrum bıraktıkları sırada, o, kendi servetiyle Benim yardımıma koştu. Allah, ondan Bana evlat nasip etti (başka hanımlarımdan değil)."
"Kendi zamanındaki yeryüzü kadınlarının en hayırlısı İmran'ın kızı Meryem'dir. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice'dir." (Buhârî, Enbiyâ: 47; Müslim, Fedâilü's-Sahâbe, 69).
Allah Resûlü, Hz. Hatice'yi vefatından sonra da hiçbir zaman unutmadı. Hz. Hatice'nin dostları ve arkadaşlarına saygı gösterir ve sürekli onlara hediyeler gönderir ve iyilikte bulunurdu.
Hz. Hatice'ye fazilet ve üstünlük olarak bu yeter ki, Allah-u Teâla Cebrail (a.s) vasıtasıyla ona selam gönderiyordu.
Hz. Hatice (a.s.) annemiz Yüce Allah'ın hususi selamına mazhar olmuş en müstesna kadındır. Şöyle ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hira Dağı'nda iken Cebrail, Peygamberimize gelmiş ve "Yâ Resûlallah! İşte şu Hatice'dir. Sana doğru geliyor. Yanında bir kap var, içinde katık yahut yiyecek şey yahut şerbet var. Hatice sana geldiğinde ona Rabb'inden ve benden selâm söyle! Ve cennette inciden yapılmış bir sarayla müjdele ki, onun içinde gürültü patırtı yok, çalışmak çabalamak da yok" buyurmuştur.
Yine bir diğer hadiste, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Cennet, kadınlardan dört tanesini görmeye müştaktır; İmran kızı Meryem (s.a), Firavun'un eşi Mezahim kızı Asiye (s.a), Resûlullah'ın (s.a.v.) dünya ve ahiretteki eşi Huveylid kızı Hatice (s.a) ve Muhammed'in (s.a.v.) kızı Fâtıma (s.a)." (Biharu'l-Envar, c.43, s.53-54).
Hz. Hatice, hayatının bütün yönleriyle, iffeti, hayâsı, takvâ ve temizliği, ibâdet ve itâati, fedakârlık ve dünyaya meyilsizliği, kocasına olan itaat ve teslimiyeti ve Allah yolunda O'na yardımıyla ve bilahare yetiştirdiği evlatlarıyla bizler için büyük örnektir.
Allah Resûlü'nün gözünde böyle yüce bir makam ve değer sahibi olan ve O'nun en büyük yardımcılarından sayılan birisinin, ayrılığı ve vefatı da O'nun derinden yaralanmasına ve üzülmesine neden olmuştur. Nitekim de öyle olmuş ve Resûlullah (s.a.v.) Hz. Hatice ile birlikte, diğer büyük hâmisi Hz. Ebu Tâlib'i de aynı yılda kaybetmiş ve büyük bir üzüntü duymuştur. Artık iki büyük hâmi ahiret yurduna göçmüş ama her biri yerine bir diğer hâmiyi bırakıp gitmişlerdi: Ebu Tâlib, oğlu Hz. Ali'yi (a.s.) ve Hz. Hatice, kızı Hz. Fâtıma'yı (a.s). Artık bu görev o iki yüce insanındır.
Son olarak, Hz. Ali'nin, (a.s.) babası Hz. Ebu Tâlib (a.s.) ve annesi gibi bildiği Hz. Hatice'nin (a.s.) vefatında duyduğu derin kederle okuduğu şiiri paylaşmak istiyorum.
"Ey gözlerim, o iki eşsiz şahsiyetin ayrılığında gözyaşı akıtınız,
Betha topraklarına ve onun emrinin evladına ve ilk namaz kılan yüce kadına,
İffetli (o yüce kadın) ki Allah onun hasletlerini temiz kıldı,
Mübarek bir kadındır ki adeta Allah faziletleri ona sürmüştür,
Onların musibetleri gökleri ve yerleri karartmıştır,
Bundan böyle geceleri onların hüznünde ve yasında geçireceğim."
(Biharu'l-Envar, c.35, s.143; Divan-ı İmam Ali (a.s), s.359; Müstedrek-u Sefineti'l-Bihar c.4, s.73).
Allah'ın selamı rahmet ve bereketi o yüce İslâm kadınının üzerine olsun ve bizleri başta Efendimiz'in ve onun, kızı Hz. Fâtıma'nın, damadı Hz. Ali, evlatları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in, Ehl-i Beyt'inin yolundan ayırmasın ve şefaatlerine nâil eylesin.
Hz. Ali'den (a.s.) şöyle nakledilmiştir:
"Resûlullah (s.a.v.) bir gün hanımlarının yanında Hatice'den söz ederek ağladı. Buna kıskanan Aişe, "Ben-i Esed'in şu kırmızı, ihtiyar kadınının neyine ağlıyorsun? Allah sana daha genç birisini nasip etmemiş mi?" diye itirazda bulundu.
Allah Resûlü, buna çok rahatsız oldu; öyle ki başının tüyleri titremeye başladı ve "Allah'a and olsun ki, Hatice'den daha iyisini Bana nasip etmemiştir. O, korku ve buhran dolu bir zamanda Bana iman etti ve İslâm yolunda her türlü fedakârlıktan ve Bana yardımdan geri durmadı' buyurdu."
Başka bir rivayette: "Allah'a and olsun ki, Allah Bana Hatice'den daha iyisini nasip etmemiştir; herkes Beni inkar ettiği sırada, o Bana iman etti. Herkes Beni yalanladığı zaman, o Beni tasdik etti. İnsanlar Beni mallarından mahrum bıraktıkları sırada, o, kendi servetiyle Benim yardımıma koştu. Allah, ondan Bana evlat nasip etti (başka hanımlarımdan değil)."
"Kendi zamanındaki yeryüzü kadınlarının en hayırlısı İmran'ın kızı Meryem'dir. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice'dir." (Buhârî, Enbiyâ: 47; Müslim, Fedâilü's-Sahâbe, 69).
Allah Resûlü, Hz. Hatice'yi vefatından sonra da hiçbir zaman unutmadı. Hz. Hatice'nin dostları ve arkadaşlarına saygı gösterir ve sürekli onlara hediyeler gönderir ve iyilikte bulunurdu.
Hz. Hatice'ye fazilet ve üstünlük olarak bu yeter ki, Allah-u Teâla Cebrail (a.s) vasıtasıyla ona selam gönderiyordu.
Hz. Hatice (a.s.) annemiz Yüce Allah'ın hususi selamına mazhar olmuş en müstesna kadındır. Şöyle ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hira Dağı'nda iken Cebrail, Peygamberimize gelmiş ve "Yâ Resûlallah! İşte şu Hatice'dir. Sana doğru geliyor. Yanında bir kap var, içinde katık yahut yiyecek şey yahut şerbet var. Hatice sana geldiğinde ona Rabb'inden ve benden selâm söyle! Ve cennette inciden yapılmış bir sarayla müjdele ki, onun içinde gürültü patırtı yok, çalışmak çabalamak da yok" buyurmuştur.
Yine bir diğer hadiste, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Cennet, kadınlardan dört tanesini görmeye müştaktır; İmran kızı Meryem (s.a), Firavun'un eşi Mezahim kızı Asiye (s.a), Resûlullah'ın (s.a.v.) dünya ve ahiretteki eşi Huveylid kızı Hatice (s.a) ve Muhammed'in (s.a.v.) kızı Fâtıma (s.a)." (Biharu'l-Envar, c.43, s.53-54).
Hz. Hatice, hayatının bütün yönleriyle, iffeti, hayâsı, takvâ ve temizliği, ibâdet ve itâati, fedakârlık ve dünyaya meyilsizliği, kocasına olan itaat ve teslimiyeti ve Allah yolunda O'na yardımıyla ve bilahare yetiştirdiği evlatlarıyla bizler için büyük örnektir.
Allah Resûlü'nün gözünde böyle yüce bir makam ve değer sahibi olan ve O'nun en büyük yardımcılarından sayılan birisinin, ayrılığı ve vefatı da O'nun derinden yaralanmasına ve üzülmesine neden olmuştur. Nitekim de öyle olmuş ve Resûlullah (s.a.v.) Hz. Hatice ile birlikte, diğer büyük hâmisi Hz. Ebu Tâlib'i de aynı yılda kaybetmiş ve büyük bir üzüntü duymuştur. Artık iki büyük hâmi ahiret yurduna göçmüş ama her biri yerine bir diğer hâmiyi bırakıp gitmişlerdi: Ebu Tâlib, oğlu Hz. Ali'yi (a.s.) ve Hz. Hatice, kızı Hz. Fâtıma'yı (a.s). Artık bu görev o iki yüce insanındır.
Son olarak, Hz. Ali'nin, (a.s.) babası Hz. Ebu Tâlib (a.s.) ve annesi gibi bildiği Hz. Hatice'nin (a.s.) vefatında duyduğu derin kederle okuduğu şiiri paylaşmak istiyorum.
"Ey gözlerim, o iki eşsiz şahsiyetin ayrılığında gözyaşı akıtınız,
Betha topraklarına ve onun emrinin evladına ve ilk namaz kılan yüce kadına,
İffetli (o yüce kadın) ki Allah onun hasletlerini temiz kıldı,
Mübarek bir kadındır ki adeta Allah faziletleri ona sürmüştür,
Onların musibetleri gökleri ve yerleri karartmıştır,
Bundan böyle geceleri onların hüznünde ve yasında geçireceğim."
(Biharu'l-Envar, c.35, s.143; Divan-ı İmam Ali (a.s), s.359; Müstedrek-u Sefineti'l-Bihar c.4, s.73).
Allah'ın selamı rahmet ve bereketi o yüce İslâm kadınının üzerine olsun ve bizleri başta Efendimiz'in ve onun, kızı Hz. Fâtıma'nın, damadı Hz. Ali, evlatları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in, Ehl-i Beyt'inin yolundan ayırmasın ve şefaatlerine nâil eylesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gülsüm Kavak / diğer yazıları
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -2- / 29.08.2021
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020