Kendi de bir Bektaşi olan Atatürk'ü, Samsun'a çıktığında Hacı Molla karşılamış, Kurtuluş Savaşı'nda en büyük desteği din adamlarından görmüş, hatta 1. Meclis'in milletvekillerinin büyük çoğunluğu şeyhlerin, müftülerin yer aldığı bu maneviyat ehlinden teşekkül etmiştir.
Hacı Bektaş'ın huzurunda yapılan "evladını önüme aldım savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme" duası da düşünüldüğünde, Ehl-i Beyt nefesi Mustafa Kemal'in hep yanında olmuştur.
Büyük Taarruz'un başladığı 26 Ağustos gününden itibaren yanında olan ve onun Kocatepe'deki halini anlatan yaveri Muzaffer Kılıç anlatıyor:
"28 Ağustos'ta bizim Kocatepe'deki Topçu ateşimiz başladığı zaman Mustafa Kemal 'Yarabbi sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında esaret zincirinde kalmasına müsaade etme' dedi. O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm."
İşte burada da açık bir şekilde görüyoruz ki, Mustafa Kemal Atatürk gerçekten çok müthiş bir iman gücüne sahip, dindar, inançlı bir komutan ve Haydar Baş Hocamızın deyimiyle o bir kutbul aktabdı.
30 Ağustos 1924 tarihinde 30 Ağustos Muharebesi'nin 2. yıl dönümü üzerine Dumlupınar'daki nutkunda zafere giden savaşı Atatürk şöyle anlatır:
"Beş gün fasılasız geceli gündüzlü devam eden bu Büyük Meydan Muharebesi'nde, beni milletim, Türk milleti emniyet ve itimadına layık görerek bu harekatın başında bulundurdu.
Efendiler 1922 senesi Ağustosun 30. günü saat ikide şimdi hep beraber bulunduğumuz bu noktaya gelmiştim.
Çal köyüne girebilmek için yalnız Sakarya'dan itibaren sarf ettiğimiz zaman bir senedir.
Yeni Türk devletinin genç Cumhuriyeti'nin temelleri burada sağlamlaştırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.
Muazzam zaferin muhtelif etkenleri üzerinde en mühimi ve en yükseği Türk milletinin kayıtsız şartsız hakimiyetini eline almış olmasıdır."
Ve Atatürk'ün zafer ile taçlanan kurtuluş mücadelesi hakkındaki şimdi bahsedeceğimiz nutkunda da bir savaş tanımı vardır:
"Meydan Muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir, milletlerin çarpışmasıdır. Meydan Muharebesi milletlerin bütün mevcudiyetleri ile İlim ve fen sahasındaki seviyeleri ile ahlakları ile kültürleri ile kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir imtihan sahasıdır.
Netice yalnız cismani kuvvetin değil bütün kuvvetlerin; bilhassa ahlaki ve kültürel kuvvetin üstünlüğünü ispat derecesine vardırır."
Bizler de Prof Dr Haydar Baş Hocamızın bir baş yapıt olarak Türk milletine armağan ettiği" Hoş geldin Atatürk" adlı eserinden defalarca okuyup her defasında da bu vatanın şehit kanlarıyla ve verilen büyük mücadeleler sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulduğuna şahit oluyoruz.
Özellikle milli bayramlarımızı kutlamamızın ne kadar önemli olduğunu her defasında vurgulayan ve büyük coşkularla kutlayan ve kutlatan, "evlerinize Türk bayrağı asın, yoksa düşmanlar kendi bayraklarını asarlar," diyerek vatan sevgisini, bayrak sevgisini yediden yetmişe aşılayan "Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzün, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün teminatıdır," sözüyle Müslüman-Türk tarihinin yaşanmışlıklarını, Milli mücadeleyi ve milli irade ve ulusal egemenliğin önemini tek bir cümlede fevkalade bir şekilde özetleyen Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı bir kez daha özlemle ve minnetle anıyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Saygı, minnet, şükran ve rahmetle...
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020