(dünden devam...)
Hüseyin b. Ali b. Ebu Tâlib (a.s.) anlatıyor:
Resûlullah'ın (s.a.v) oğlu Kasım vefat edince Hz. Hatice (a.s.), "Ey Allah'ın Resûlü! Kâsım'ın sütü taştı. Keşke Allah süt çağını tamamlayacak kadar onun ömrünü uzatsaydı" dedi.
Aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine, "O süt devresini cennette tamamlayacak" buyurdular.
Hz. Hatice, "Ey Allah'ın Resûlü! Şayet bunu bilseydim, onun acısına sabretmem kolaylaşırdı" dedi.
Aleyhissalatu vesselam, "Dilersen Allah'a dua edeyim de sana onun sesini işittireyim" dedi.
Ancak Hz. Hatice, "Hayır, ey Allah'ın Resûlü! Ben Allah ve Resûlü'nü tasdik ediyorum" dedi."
Evet, bu hadisede de görüyoruz ki Hz. Hatice (a.s.) annemiz her zamanki gibi asil, olgun ve en önemlisi de Allah ve Resûlü'ne karşı teslimiyetli bir duruş sergilemiştir.
Hz. Hatice (a.s.) Peygamber Efendimiz'e ilk inanan ve O'na ilk zevce olma şerefine eren edeb timsali bir hanımefendi ve mü'minlerin annesidir.
Soyu, sopu, zenginliği, güzelliği ve olgunluğu ile şeref timsali annemiz büyüklüğüne büyüklük katan, ferasetli davranışıyla şeref ve izzetini artıran şu sözleriyle Efendimize inancını ve desteğini göstermiştir: "Sana kim inanmaz ki? Önce ben inandım" deyip Kelime-i Şehadet getirdi ve İslâm'ın ilk mü'mini oldu. Allah Resûlü'nün ilk destekçisi oldu. O'na sevgisini, sadakatini ve itaatini gösterdi.
Resûlullah (s.a.v.) sevgili hanımının iman etmesi üzerine büyük bir moral buldu. Hemen ona abdest almayı öğretti. Sonra Cebrâil'den (a.s.) gördüğü şekliyle birlikte gizli gizli namaz kılmaya başladılar. Hemen arkasından çocuk yaşta olan Hz. Ali (a.s.) onları ibadet ederken gördü. Ne yaptıklarını sordu. Efendimiz'in açıklamaları üzerine O da Müslüman oldu. Yeryüzünde ikinci Müslüman olma şerefine erdi ve Peygamber Efendimiz'in en büyük destekçisi ve yardımcısı oldu. Son nefes anına kadar Hak yolundaki mücadelesine devam etti.
Hz. Hatice (a.s.) annemiz, Resûlullah (s.a.v.) ile evlendikten sonra tüm servetini İslâm'ın yayılması için harcayıp tüketmiştir. Resûlullah (s.a.v.) kalbi imanla dolup taşan biricik eşi hakkında şöyle buyuruyordu: "Hatice öyle (yüce) bir kadındı ki herkes Benden yüz çevirdiğinde o Bana yöneliyordu, herkes Benden kaçıp uzaklaştığında o Bana şefkat ve muhabbet gösteriyordu ve herkes davetimi yalanladığında o Bana iman ediyor ve Beni doğruluyordu. Hayatın zorluklarında Bana yardım ediyordu ve servetiyle yardım ediyor, üzüntüleri kalbimden gideriyordu." (Biharu'l-Envar, c.43, s.131).
Hz. Hatice (a.s.) annemiz bütün servetini "Muhammedü'l-Emin"e bıraktı. Ticarete devam edildi. Bol kazanç elde edildi. Yaşça büyük olmasına rağmen o, bir hanımefendi olarak Efendisine son derece hürmetkâr davrandı. Çok nâzik hareket etti. Son Peygambere hanım olma şerefini en büyük nimet bildi. Bunun için maddi ve manevi hiçbir fedakârlıktan çekinmedi. Hizmetiyle aile yuvasını cennetten bir köşe haline getirdi. Misafirperverdi. Cömertti. Şefkat ve merhametliydi. Yetimlere, kimsesizlere sığınaktı. Güleryüzlüydü. Feraset sahibi idi. Efendisinin gözünden, sözünden ve hareketlerinden maksadını anlardı. (devam edecek...)
Hüseyin b. Ali b. Ebu Tâlib (a.s.) anlatıyor:
Resûlullah'ın (s.a.v) oğlu Kasım vefat edince Hz. Hatice (a.s.), "Ey Allah'ın Resûlü! Kâsım'ın sütü taştı. Keşke Allah süt çağını tamamlayacak kadar onun ömrünü uzatsaydı" dedi.
Aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine, "O süt devresini cennette tamamlayacak" buyurdular.
Hz. Hatice, "Ey Allah'ın Resûlü! Şayet bunu bilseydim, onun acısına sabretmem kolaylaşırdı" dedi.
Aleyhissalatu vesselam, "Dilersen Allah'a dua edeyim de sana onun sesini işittireyim" dedi.
Ancak Hz. Hatice, "Hayır, ey Allah'ın Resûlü! Ben Allah ve Resûlü'nü tasdik ediyorum" dedi."
Evet, bu hadisede de görüyoruz ki Hz. Hatice (a.s.) annemiz her zamanki gibi asil, olgun ve en önemlisi de Allah ve Resûlü'ne karşı teslimiyetli bir duruş sergilemiştir.
Hz. Hatice (a.s.) Peygamber Efendimiz'e ilk inanan ve O'na ilk zevce olma şerefine eren edeb timsali bir hanımefendi ve mü'minlerin annesidir.
Soyu, sopu, zenginliği, güzelliği ve olgunluğu ile şeref timsali annemiz büyüklüğüne büyüklük katan, ferasetli davranışıyla şeref ve izzetini artıran şu sözleriyle Efendimize inancını ve desteğini göstermiştir: "Sana kim inanmaz ki? Önce ben inandım" deyip Kelime-i Şehadet getirdi ve İslâm'ın ilk mü'mini oldu. Allah Resûlü'nün ilk destekçisi oldu. O'na sevgisini, sadakatini ve itaatini gösterdi.
Resûlullah (s.a.v.) sevgili hanımının iman etmesi üzerine büyük bir moral buldu. Hemen ona abdest almayı öğretti. Sonra Cebrâil'den (a.s.) gördüğü şekliyle birlikte gizli gizli namaz kılmaya başladılar. Hemen arkasından çocuk yaşta olan Hz. Ali (a.s.) onları ibadet ederken gördü. Ne yaptıklarını sordu. Efendimiz'in açıklamaları üzerine O da Müslüman oldu. Yeryüzünde ikinci Müslüman olma şerefine erdi ve Peygamber Efendimiz'in en büyük destekçisi ve yardımcısı oldu. Son nefes anına kadar Hak yolundaki mücadelesine devam etti.
Hz. Hatice (a.s.) annemiz, Resûlullah (s.a.v.) ile evlendikten sonra tüm servetini İslâm'ın yayılması için harcayıp tüketmiştir. Resûlullah (s.a.v.) kalbi imanla dolup taşan biricik eşi hakkında şöyle buyuruyordu: "Hatice öyle (yüce) bir kadındı ki herkes Benden yüz çevirdiğinde o Bana yöneliyordu, herkes Benden kaçıp uzaklaştığında o Bana şefkat ve muhabbet gösteriyordu ve herkes davetimi yalanladığında o Bana iman ediyor ve Beni doğruluyordu. Hayatın zorluklarında Bana yardım ediyordu ve servetiyle yardım ediyor, üzüntüleri kalbimden gideriyordu." (Biharu'l-Envar, c.43, s.131).
Hz. Hatice (a.s.) annemiz bütün servetini "Muhammedü'l-Emin"e bıraktı. Ticarete devam edildi. Bol kazanç elde edildi. Yaşça büyük olmasına rağmen o, bir hanımefendi olarak Efendisine son derece hürmetkâr davrandı. Çok nâzik hareket etti. Son Peygambere hanım olma şerefini en büyük nimet bildi. Bunun için maddi ve manevi hiçbir fedakârlıktan çekinmedi. Hizmetiyle aile yuvasını cennetten bir köşe haline getirdi. Misafirperverdi. Cömertti. Şefkat ve merhametliydi. Yetimlere, kimsesizlere sığınaktı. Güleryüzlüydü. Feraset sahibi idi. Efendisinin gözünden, sözünden ve hareketlerinden maksadını anlardı. (devam edecek...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gülsüm Kavak / diğer yazıları
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -2- / 29.08.2021
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020