Hepimizi yüreğimizden dağlayan deprem felaketinin ardından 6'ncı güne girdik.
Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma neden olan depremde şu ana kadar tespit edilen can kaybı, 20 bine yaklaştı.
Yıkıldığı tespit edilmiş bina sayısı 7 bine yakın.
Tüm yıkılmış binalar tespit edildiğinde sayının 11 bini aşabileceği tahmin ediliyor.
Enkaz altında kalanların sayısına ilişkin resmi bir açıklama henüz yapılmadı.
Ancak birçok bilim insanı 200 binin üstünde insanın enkaz altında olabileceğine dair tahminlerde bulunuyor.
Çok büyük bir sınama bu afet.
Ancak, bu sınamayı yüzümüzün akıyla veremediğimiz bir gerçek.
Göz göre göre gelecek bir deprem için hiç ama hiç hazırlık yapılmamış.
Utanmadan birileri çıkıp, bu afetlerin 'kader' olduğu iftirasını atabiliyorlar.
Bu kader değil, böyle afetlere karşı yapılması gereken her şeyi eksiksiz yaptıktan sonra oluşan kayıplara belki kader demek mümkün, ancak son yaşanan afette masum olan tek şey kader…
Kaderin dışında en alttan en üst seviyeye kadar herkesin sorumluluğu çok ama çok büyük.
Bakınız Hatay'ın Erzin ilçesinde yıkılan yapı yok ve bir kişi bile ölmedi bu depremde.
Belki de bu aşamadan sonra asıl konuşulması gereken şeyi Meltem TV'de bir programa konuk edilen Hatay'ın Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu açıkladı.
Hatay ve diğer 9 şehrimizde on binlerce can kaybımız olurken depremde Erzin'de yapıların yıkılmaması ve can kaybı yaşanmamasının nedenini Elmasoğlu'nun açıklamalarından aktarayım.
"Erzin ilçemiz daha çok müstakil binaların olduğu bir ilçemiz. Ama Osmaniye'ye de çok yakın İskenderun'da Hatay'ın merkezine 110 kilometre uzaklıkta Hatay'ın giriş noktası diyebileceğimiz bir ilçemiz.
Erzin'de bir tek binamız yıkılmadı. Bu anlamda kendimi vicdanen rahat hissediyorum. Siyasetin imara, yapılara karışmaması lazım. Ben bir belediye başkanı olarak göreve geldiğimden beri ruhsatsız kesinlikle hiçbir şeye müsaade etmemeye çalıştım. Yapıların kararlı bir şekilde denetlenmesi ve hiçbir şekilde kaçak yapılara izin verilmemesi gerekiyor. Şunu görüyoruz, deprem yönetmeliğine uyulduğu zaman binalarda bir tane çatlak dahi olmuyor. İlçemde hiçbir şekilde sıkıntı yok. 10 katlı hiç yıkılmayan binalarımız da var. Erzin'de hiç can kaybımız yok."
Bu belediye başkanını başta olmak üzere Erzin'de yapıların deprem dirençli inşa edilmesinde emeği geçen herkesi tebrik etmek gerekiyor.
Bu örnek, istenirse zamanında depreme karşı tedbirlerin alınabileceğini ve depremde yaşanan yıkım ve ölümlerin kader denilip geçiştirilemeyeceğini de göstermektedir.
Ülkemiz için depremin en büyük düşman olduğunu çok acı bir şekilde yaşayarak öğrendiğimiz, idrak ettiğimiz bir dönemi yaşıyoruz.
Bu düşmana karşı son 24 yılda olduğu gibi asla ihmalkâr davranmamalı ve gereken neyse o adımları ivedilikle atmalıyız.
Bundan sonra en tehlikeli bölgemiz olan Marmara ve elbette İstanbul için siyaset üstü ciddi planlama ve adımların atılması gerekmektedir.
Kanal İstanbul gibi çılgın projelerin peşinde koşmaktan vazgeçilip, Türkiye için en büyük ve erteleme kabul etmeyen projesinin depreme hazırlanmak olduğunu artık Türkiye'yi yönetenler kafalarına iyice kazımalı.
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024