Haçlının safında İslamcı kılığıyla yer kapıp Afganistan, Irak, Sudan, Mısır, Libya, Suriye ve İran başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki Müslümanlara karşı savaş açanların, kurşun atanların, görünürde boyunlarında haç yok…
Lakin yürekleri, Haçlının safında duruyor ise burada durmak gerekiyor.
Tek yol İslam diyerek bu günlere gelenler, bugün İslam coğrafyasına savaş açanların tarafında vaziyet alıyor iseler, bu kavşakta durup düşünmek gerekiyor.
Kendi heva ve hevesleri sebebiyle, böyle bir yanlış istikamete sürüklendi iseler, vay bu hale…
Kur’an-ı Kerim şu ikazı yapıyor:
“Hevâ ve hevesini kendisine ilâh edineni gördün mü?... Onlar hayvanlar gibidir, belki daha da sapık yolludurlar” (Furkan Suresi, 43-44).
Nitekim “Nefsânî arzulara kölelilik, tasmalı kölelikten daha beterdir” denilmiştir (Isfahânî, Râğıb, el-Müfredat fî Ğarîbi’l-Kur’ân, İst. 1986, 160).
Öyle değil de, ortakçısı olduklarını iftiharla ilan ettikleri Haçlı şeflerinden, kollarına girdikleri papazlardan, koltuk altlarına sığındıkları hahamlardan akıl ve talimat alarak en temel medeniyet ölçülerimizi altüst ediyor iseler; bu daha beter!
Rasulullah’ın beyanıyla bu “Allah’tan gayrı Rab edinmek”tir.
Radikal söylem ve tercüme furyasının yaşandığı 70’li yılların Türkiye’sinde, Allah dostlarını ve tasavvufu inkar etmek için bu ayetleri okuyanlar, bugün kollarına girdikleri papazlarının ve hahamlarının Haçlı öğretileriyle Müslüman kıyımı yapmaya soyunuyorlar.
Yüce Allah, “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin” (Hucûrat Suresi, 49/ 10) diye ölçüyü koyarken;
“Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır” (Nisa Suresi, 3/93) diye buyururken;
Müslüman geçinenler Haçlının aklıyla, Müslümanı düşman, gayr-ı Müslim ve Ehl-i Kitab’ı kardeş ilan ediyorsa,
Haçlının safında Müslümanın canına kıymayı helal görüyor, daha da öteye giderek böyle batıl bir taarruzda ölmeyi şehit addediyorsa, bu Haçlıyı Rab edinmektir.
Allah’ın herhangi bir Müslüman’ın kanını akıtmayı haram kıldığı halde; her kim böyle bir cürmü, Müslümana helal kabul ettiriyor ve Müslümanlara karşı savaşa sürüklüyorsa, bilsin ki o kendisine haramı helal kabul ettiren Haçlıyı veya Amerikan şeflerini rab edinmiştir.
Dinimizin ve medeniyetimizin bu açık hükmü, ulemanın görüşü veya ictihadı değildir.
Yüce Allah ve O’nun rahmet elçisi Hz. Peygamber’in hükmüdür.
Nitekim câhiliyye döneminde cömertliği meşhur Hâtim-i Tâî’nin oğlu Adiyy şunları anlatıyor:
Bir gün boynumda altından bir haç asılı olduğu halde Peygamberimizi ziyarete geldim. Bu esnada Rasulullah (sav), “Onlar, hahamlarını, rahiblerini Allah’tan başka rabler edindiler. Meryem oğlu İsa’yı da (rab edindiler)... Oysa tek ilaha ibadet etmekle emr olunmuşlardı. O’ ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir.” (Tevbe: 31) âyet-i kerimesini okuyordu.
Orada söylenenleri duyunca şöyle dedim: “Ben yahûdileri ve hıristiyanları tanırım, onlar hahamlarına ve papazlarına ibadet etmiyorlar ki!”
Bunun üzerine Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurdu: “Evet, onlar (onların önünde secde ederek) ibadet etmiyorlardı; fakat onlar, Allah’ın haram kıldığı bir şeyi halka helâl kılıyor, helal kıldığını da haram kılıyorlar, halk da onlara tabi oluyordu. İşte onların (papaz ve hahamlarını) rab edinmeleri budur” (Tirmizî, Sünen, Tefsîru’l-Kur’an 10, H. No: 3095, Mübarekfuri, Tuhfe’tül-Ahvezi Şerh’u Cami’it-Tirmizi, c. 2, s. 2258, h. no. 3095, Beyt’ül –Efkar ed’Devliyye bask.; et-Taberî , Tefsir, c. 4, s. 283; İbn Kesir, Tefsir, c. 2, s. 433, Dar’u-Hadis, Kahire, 2003).
Haçlıyı Rab edinenlerin ne dünyası var, ne ahireti…
İslam coğrafyasında yaşanan dönüşüm ve kirli savaş oyunlarını bu perspektiften yeni baştan ele almak gerektiği aşikardır… Yüreklerimizi yeni baştan imanla ve İslam kardeşliğiyle yeşertmek, hem dünya, hem de ahiret mutluluğumuz için kaçınılmazdır.
Gerisi dünyada Haçlıya kul-köle olmak, ahirette de helak olmaktır.
Lakin yürekleri, Haçlının safında duruyor ise burada durmak gerekiyor.
Tek yol İslam diyerek bu günlere gelenler, bugün İslam coğrafyasına savaş açanların tarafında vaziyet alıyor iseler, bu kavşakta durup düşünmek gerekiyor.
Kendi heva ve hevesleri sebebiyle, böyle bir yanlış istikamete sürüklendi iseler, vay bu hale…
Kur’an-ı Kerim şu ikazı yapıyor:
“Hevâ ve hevesini kendisine ilâh edineni gördün mü?... Onlar hayvanlar gibidir, belki daha da sapık yolludurlar” (Furkan Suresi, 43-44).
Nitekim “Nefsânî arzulara kölelilik, tasmalı kölelikten daha beterdir” denilmiştir (Isfahânî, Râğıb, el-Müfredat fî Ğarîbi’l-Kur’ân, İst. 1986, 160).
Öyle değil de, ortakçısı olduklarını iftiharla ilan ettikleri Haçlı şeflerinden, kollarına girdikleri papazlardan, koltuk altlarına sığındıkları hahamlardan akıl ve talimat alarak en temel medeniyet ölçülerimizi altüst ediyor iseler; bu daha beter!
Rasulullah’ın beyanıyla bu “Allah’tan gayrı Rab edinmek”tir.
Radikal söylem ve tercüme furyasının yaşandığı 70’li yılların Türkiye’sinde, Allah dostlarını ve tasavvufu inkar etmek için bu ayetleri okuyanlar, bugün kollarına girdikleri papazlarının ve hahamlarının Haçlı öğretileriyle Müslüman kıyımı yapmaya soyunuyorlar.
Yüce Allah, “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin” (Hucûrat Suresi, 49/ 10) diye ölçüyü koyarken;
“Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır” (Nisa Suresi, 3/93) diye buyururken;
Müslüman geçinenler Haçlının aklıyla, Müslümanı düşman, gayr-ı Müslim ve Ehl-i Kitab’ı kardeş ilan ediyorsa,
Haçlının safında Müslümanın canına kıymayı helal görüyor, daha da öteye giderek böyle batıl bir taarruzda ölmeyi şehit addediyorsa, bu Haçlıyı Rab edinmektir.
Allah’ın herhangi bir Müslüman’ın kanını akıtmayı haram kıldığı halde; her kim böyle bir cürmü, Müslümana helal kabul ettiriyor ve Müslümanlara karşı savaşa sürüklüyorsa, bilsin ki o kendisine haramı helal kabul ettiren Haçlıyı veya Amerikan şeflerini rab edinmiştir.
Dinimizin ve medeniyetimizin bu açık hükmü, ulemanın görüşü veya ictihadı değildir.
Yüce Allah ve O’nun rahmet elçisi Hz. Peygamber’in hükmüdür.
Nitekim câhiliyye döneminde cömertliği meşhur Hâtim-i Tâî’nin oğlu Adiyy şunları anlatıyor:
Bir gün boynumda altından bir haç asılı olduğu halde Peygamberimizi ziyarete geldim. Bu esnada Rasulullah (sav), “Onlar, hahamlarını, rahiblerini Allah’tan başka rabler edindiler. Meryem oğlu İsa’yı da (rab edindiler)... Oysa tek ilaha ibadet etmekle emr olunmuşlardı. O’ ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir.” (Tevbe: 31) âyet-i kerimesini okuyordu.
Orada söylenenleri duyunca şöyle dedim: “Ben yahûdileri ve hıristiyanları tanırım, onlar hahamlarına ve papazlarına ibadet etmiyorlar ki!”
Bunun üzerine Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurdu: “Evet, onlar (onların önünde secde ederek) ibadet etmiyorlardı; fakat onlar, Allah’ın haram kıldığı bir şeyi halka helâl kılıyor, helal kıldığını da haram kılıyorlar, halk da onlara tabi oluyordu. İşte onların (papaz ve hahamlarını) rab edinmeleri budur” (Tirmizî, Sünen, Tefsîru’l-Kur’an 10, H. No: 3095, Mübarekfuri, Tuhfe’tül-Ahvezi Şerh’u Cami’it-Tirmizi, c. 2, s. 2258, h. no. 3095, Beyt’ül –Efkar ed’Devliyye bask.; et-Taberî , Tefsir, c. 4, s. 283; İbn Kesir, Tefsir, c. 2, s. 433, Dar’u-Hadis, Kahire, 2003).
Haçlıyı Rab edinenlerin ne dünyası var, ne ahireti…
İslam coğrafyasında yaşanan dönüşüm ve kirli savaş oyunlarını bu perspektiften yeni baştan ele almak gerektiği aşikardır… Yüreklerimizi yeni baştan imanla ve İslam kardeşliğiyle yeşertmek, hem dünya, hem de ahiret mutluluğumuz için kaçınılmazdır.
Gerisi dünyada Haçlıya kul-köle olmak, ahirette de helak olmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019