Gerçek enflasyon yüzde 40'ların üzerinde

Bugün ülkemizde ekonomik göstergeler, maalesef ekonomideki gerçek gidişatı göstermek için ortaya konmuyor.Amaç siyasi bir takım hedeflere ulaşmak için kötü gidişatı halkın gözünden saklamak olunca, faydalı olabilecek her türlü istatistik karşımıza zarar verici bir unsur olarak çıkıyor.Bu anlattıklarımıza en güzel örneklerden birisi de enflasyon hesaplamaları.Enflasyon fiyatlardaki genel artış olarak ifade edilir. Enflasyon hesaplamasındaki asıl amaç, satın alılan ürün ve hizmetlerdeki artışlarla, halkın gelirlerini dengelemektir, maaşların erimesine engel olmaktır.Görüldüğü gibi gerçek manada enflasyon hesaplandığı zaman bu vatandaşın faydasınadır, ama bugünkü hesaplamalar için maalesef bunu söyleyemeyeceğiz.Siyasiler ekonomik bir başarı ortaya koyamıyorlar. Bunun sebebi uyguladıkları IMF ve AB tavsiyeli politikalar. Siyasilerimiz maalesef milletimizin temsilcisi gibi değil, yabancıların ülkemizdeki taşeronu olarak davranıyorlar.Gidişat, kasıtlı ve yanlış tavsiyeler sebebiyle doğal olarak kötüye doğru olunca, ekonomi rakamları imdada yetişiyor ve normalde faydalı olması gereken rakamlar gidişatı gizlemek amacıyla kullanılıyor. 2007 enflasyonu yüzde 8'ler seviyesinde olduğunu söyleniyor. Peki, gerçekte bu mudur? Şimdi dilerseniz, 2007 yılı için en temel ürün ve hizmetlerdeki artışı ortaya koyalım:Limon yüzde 275 arttı; taze fasulye yüzde 101, roka yüzde 100, kırmızı mercimek yüzde 100, patlıcan yüzde 95, mandalina ve bal yüzde 80, kuru fasulye yüzde 62, ayçiçeği yağı yüzde 63, kabak yüzde 73, marul, lahana, havuç yüzde 60, pilavlık bulgur yüzde 52, süt, pırasa, patates, kuru soğan yüzde 50, zeytin yüzde 47, tuz yüzde 45, makarna, şehriye yüzde 40, salça yüzde 38, piliç eti yüzde 37, yoğurt yüzde 35, pirinç yüzde 34, turp, elma, ıspanak, domates yüzde 33, yumurta yüzde 25, yemeklik tereyağı yüzde 24, kahvaltılık tereyağı yüzde 23, margarin yüzde 21, un yüzde 23, beyaz peynir yüzde 24 arttı.Kiralar ortalama yüzde 20, elektrik yüzde 20, ekmek yüzde 19, çay yüzde 18, kömür yüzde 17, dolmuş ücretleri yüzde 19, telefon görüşme ücretleri yüzde 16, su faturaları yüzde 23, doğalgaz yüzde 9, benzin yüzde 16, tüp gaz ise yüzde 18 artış gösterdi. Dikkat ederseniz bu saydığımız ürün ve hizmetler olmazsa olmazdır. Hiç mutfağımızdan eksik etmediğimiz gıdalar, kiramız, elektriğimiz, suyumuz ve doğalgazımızdır. Bunlar her kesimin ihmal edemeyeceği harcama kalemleridir.Peki, bunlar dikkate alındığında sizce gerçek enflasyon nedir? Bence yüzde 40'tan aşağıya olmadığı kesin.Resmi rakamlarda kaç gösteriliyor? Yüzde 8.Peki işçiye, memura, emekliye neye göre zam yapılıyor? Tabii ki resmi enflasyon rakamı baz alınıyor, üstelik bu sözde enflasyon rakamından da az zam yapılıyor. Örneğin emeklilere yüzde 4 zam yapıldı.Diyelim ki ücretlere tam enflasyon rakamına göre yani yüzde 8 oranında zam yapılsın. Bu haliyle bile ücretler yüzde 32 oranında erimiş oluyor.Yani dün 100 lira ile ucu ucuna , zar zor alışveriş yapan bir memur, bugün aynı ürünleri en az 140 lira ile alabilecekken 108 lira ile markete gidiyor. Diğer bir ifadeyle 32 liralık asli ihtiyacından vazgeçmek zorunda kalıyor ve bu daralma her yıl, her ay düzenli olarak devam ediyor.Şimdi anlıyor musunuz satın alma endeksinin 2002 yılından bu yana neden sürekli düştüğünü? Maaşlar eriyor, vatandaşın giderleri gelirlerine oranla daha fazla arttığı için alım gücü düşüyor.Zaten ABD'de yaşanan ve bütün dünyayı alt üst eden ekonomik krizin temelinde de bu yanlışlık vardı. ABD halkının geliri eridi, eridi. Bu arada halk, basının lanse ettiği pembe tablolara aldanarak mortgage kredisine girdi, başka borçlanmalara gitti, sonunda gelir gideri karşılayamayınca borçlarını ödeyemedi ve sistem çöktü.Bugün maalesef aynı gidişatı yaşıyoruz. Bir taraftan vatandaşın gelirini kısıyoruz, bir taraftan da onları kredili borçlanmaya itiyoruz. Bu sistem de mutlaka bir gün patlayacaktır ve sonucu ABD'den daha büyük bir felakettir.Çünkü sen ABD gibi farklı bir model arayışında değilsin, hala çözümü sistemi çökmüş ABD'de arıyorsun.Çünkü ABD Milli Ekonomi Modeli'nden alıntı yaparak tüketimi destekleme kararı alsa bile, ondan akıl aldığın müddetçe sana bunu asla tavsiye etmeyecektir. Çünkü ABD'nin seninle farklı hesapları var.Tek çıkış yolu ise ABD'yi, AB'yi ve uzantıları IMF'yi bir kenara koyup, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmaktır. Çünkü bu model halkın alım gücünü arttıracak sosyal projeleri içermektedir. Vatandaşa, kimseye muhtaç olmadan yaşayabileceği asgari geçim seviyesini devlet eliyle kazandırmaktadır. Model üretim ve tüketim dengesini sağlama hedefli olduğundan enflasyon sıfır olacaktır. Bunun anlamı: Vatandaşın gelirlerinde artık erime olmayacaktır.Bütün dünya bu modelden alıntılar yapmaya devam ederken, bizlerin içimizden çıkan bu modele duyarsız kalmamız gerçekten acınılacak bir durumdur.