Kemal Derviş nihayet tüm söyleyeceklerini söyledi. Heybesinde ne var idiyse ortaya döktü. IMF'ye niyet mektubu üstüne ek niyet mektupları sundu. Şeker Yasasını, çıkarttı. Tütün Yasasını halletti. Doğalgaz düzenlemesini yaptırdı. Tarımı budadı; üretimi kıstırdı. Telekomun 'T'si Türkiye'nin 'T'sidir; satışa gelmeyelim, diyenlere kulak bile asmadı. Telekom Kanunu'nu çıkarttı. Bankalar mevzuatını Dünya Bankası'nın istekleri doğrultusunda ayarlattı. Tek başına 542 kişilik Meclis'ten istenen tüm kanunları çıkarttı. Yasalar, Cumhurbaşkanı'nın önünde onay için beklerken Amerikanvari istifa şantajlarını patlattı. Dedikleri(m) uygulanmazsa, kimsenin gözünün yaşına bakmam çekip giderim, dedi. Ve nihayet, IMF'li dostlarımız, programı onayladı. 3.8 milyar dolarlık krediyi serbest bıraktı.
IMF işte burada halt etti. Niye mi? Eğer benim böyle bir elemanım olsa, yani işçiye, çiftçiye, esnafa, sanayiciye kısaca topyekün bir millete rağmen onlarca kanunu çıkartabilecek performansı ortaya koyan bir adamım olsa ve kasamda da para bulunsa; ona değil 3 milyar dolar, 300 milyar dolar veririm. Borcu varsa borçlarının tamamını silerim. Bir eleman, milletin tüm kaynaklarını, en stratejik Telekom'u dahil tüm gelir getiren kurumlarını bana açacak, altın fırsatlar sunacak da ben ona sahip çıkmayacağım. Buna tam aptallık denir.
Bu paralara umut bağlamak, tenezzül etmek bile tarihi bir hata. Milletimizin yarısına, herkes 200'er dolar yardım etsin desek ve 35 milyon insan sadece 200 dolar verse, bir saatte 7.5 milyar dolar toplanır. Hiç olmazsa elin adamına değil kendi milletimize yalvarmış oluruz da delikanlılığımız, milli haysiyetimiz yanımızda kâr kalır. Ama Hazineyi, bankaları hortumlayanlar, ihalelerin kaymağını kardeşlerine, yeğenlerine, yandaşlarına sunanlar bunu başaramazlar. Onlar, milletten değil 200 dolar yardım, bir kuruş bile alamazlar. O zaman da dünyayı dolanırlar.
Şimdi siz belki de soruyorsunuz; bu paketten millete ne düştü?
Eğer Sayın Derviş, ben açlık sınırında kıvranan bu insanları doyuramazsam, iş-aş sahibi yapamazsam derhal istifa ederim, deseydi; sizin sorunuz makul olurdu. Beyefendinin vazifesi, sizin istekleriniz istikametinde düzenleme yapmak değil, işleri IMF'nin istekleri istikametinde kotarmaktır. O halde siz, IMF'den gelecek paradan ne diye pay bekliyorsunuz?
Şimdiye kadar hiç borç dolarla TL'nin değer kazandığını gördünüz mü ki; gelen 3.8 milyar dolarla paramızın kıymet kazanacağını düşünüyorsunuz? Galatasaray, B. Dortmund'un, Arsenal'in puanlarıyla mı UEFA şampiyonu oldu ki, siz doların kazandığı puanlarla TL'nin kazanacağını hayal ediyorsunuz? Unutmayalım dolar, doları kamçılar. Kendi parasını dolara endekslemeye mahkum edenler, bugün kafalarını kaldırır gibi yapsalar da yarın yine başaşağı inmek zorunda kalırlar.
Merkez Bankası Başkanı, gelecek paranın kamu ve fon bankalarında kullanılacağının altını çizdi. İşin Türkçesi şu; para hortum açıklarına gidecek... O zaman millete ne düştü, diyeceksiniz. Derviş, onu da şöyle açıkladı:
KİT'lerin tarife ve ücretlerinde yeni enflasyon ve TL'nin kaybettiği değer nispetinde maliyetlere uygun fiyat artışı yapılacak... Yani zam. TEAŞ'ın elektrik satış fiyatı Kwh başına 4.5 centte tutulacak hatta elektrik maliyetlerinin karşılanması için tarifeler arttırılacak... Ne demek; dolara endekslenen elektrik fiyatı her an artacak ayrıca maliyet zammı da yapılacak... Yani zam.
Tarımda desteklemeler kaldırılmıştı; şimdi de ürün fiyatları öyle milletin beklediği gibi arttırılmayacak... Yani üreticiye zam yok. Şeker pancarı kotaları şu anda üretilen 22 milyon tondan 11.5 milyon tona indirilecek... Yani bu kesim üreticinin yarısı artık pancar üretmeyecek, dinlenecek veya canı sıkılırsa komşusuna yardım edecek. Diğer çiftçiler de aynı yöntemi uygulayacak.
Sağlık primleri ve katkı payları artırılacak... Yani SSK ve Bağ-Kur primlerine zam.
Üretici ve sanayici, artan bu elektrik, sosyal güvenlik, hammadde ve emek maliyeti karşısında tarım üreticisinde olduğu gibi kepenk kapatacak. İmalatçılar ve sanayi üreticileri de dinlenecek.
İşçi ve memura ise enflasyon ve TL'deki değer kaybı kadar zam yapılmayacak.
Derviş ise üç ayda bir 2-3 milyar dolar dış borç bulacak. Hortum açıkları kapandıktan sonra herhalde millete de üç-beş kuruş düşecek.
Programda iki önemli unsur eksik; biri açlıktan gözüne uyku girmeyen millete uyku hapı dağıtılacağı kararının açıklanmaması, diğeri de bu programın ardından tüm bireylere "IMF'nin ırgatı" kimliği verileceğinin belirtilmemesi.
Şimdi anlaşıldı mı, IMF'den payımıza düşenler? İyisi mi siz sormuş olmayın, ben de söylemiş olmayayım.
Kendinize bir bayrak edinin de 20 Mayıs'ta Şişili Abidei Hürriyet Alanı/İstanbul Çağlayan Meydanı'nda buluşalım.
IMF işte burada halt etti. Niye mi? Eğer benim böyle bir elemanım olsa, yani işçiye, çiftçiye, esnafa, sanayiciye kısaca topyekün bir millete rağmen onlarca kanunu çıkartabilecek performansı ortaya koyan bir adamım olsa ve kasamda da para bulunsa; ona değil 3 milyar dolar, 300 milyar dolar veririm. Borcu varsa borçlarının tamamını silerim. Bir eleman, milletin tüm kaynaklarını, en stratejik Telekom'u dahil tüm gelir getiren kurumlarını bana açacak, altın fırsatlar sunacak da ben ona sahip çıkmayacağım. Buna tam aptallık denir.
Bu paralara umut bağlamak, tenezzül etmek bile tarihi bir hata. Milletimizin yarısına, herkes 200'er dolar yardım etsin desek ve 35 milyon insan sadece 200 dolar verse, bir saatte 7.5 milyar dolar toplanır. Hiç olmazsa elin adamına değil kendi milletimize yalvarmış oluruz da delikanlılığımız, milli haysiyetimiz yanımızda kâr kalır. Ama Hazineyi, bankaları hortumlayanlar, ihalelerin kaymağını kardeşlerine, yeğenlerine, yandaşlarına sunanlar bunu başaramazlar. Onlar, milletten değil 200 dolar yardım, bir kuruş bile alamazlar. O zaman da dünyayı dolanırlar.
Şimdi siz belki de soruyorsunuz; bu paketten millete ne düştü?
Eğer Sayın Derviş, ben açlık sınırında kıvranan bu insanları doyuramazsam, iş-aş sahibi yapamazsam derhal istifa ederim, deseydi; sizin sorunuz makul olurdu. Beyefendinin vazifesi, sizin istekleriniz istikametinde düzenleme yapmak değil, işleri IMF'nin istekleri istikametinde kotarmaktır. O halde siz, IMF'den gelecek paradan ne diye pay bekliyorsunuz?
Şimdiye kadar hiç borç dolarla TL'nin değer kazandığını gördünüz mü ki; gelen 3.8 milyar dolarla paramızın kıymet kazanacağını düşünüyorsunuz? Galatasaray, B. Dortmund'un, Arsenal'in puanlarıyla mı UEFA şampiyonu oldu ki, siz doların kazandığı puanlarla TL'nin kazanacağını hayal ediyorsunuz? Unutmayalım dolar, doları kamçılar. Kendi parasını dolara endekslemeye mahkum edenler, bugün kafalarını kaldırır gibi yapsalar da yarın yine başaşağı inmek zorunda kalırlar.
Merkez Bankası Başkanı, gelecek paranın kamu ve fon bankalarında kullanılacağının altını çizdi. İşin Türkçesi şu; para hortum açıklarına gidecek... O zaman millete ne düştü, diyeceksiniz. Derviş, onu da şöyle açıkladı:
KİT'lerin tarife ve ücretlerinde yeni enflasyon ve TL'nin kaybettiği değer nispetinde maliyetlere uygun fiyat artışı yapılacak... Yani zam. TEAŞ'ın elektrik satış fiyatı Kwh başına 4.5 centte tutulacak hatta elektrik maliyetlerinin karşılanması için tarifeler arttırılacak... Ne demek; dolara endekslenen elektrik fiyatı her an artacak ayrıca maliyet zammı da yapılacak... Yani zam.
Tarımda desteklemeler kaldırılmıştı; şimdi de ürün fiyatları öyle milletin beklediği gibi arttırılmayacak... Yani üreticiye zam yok. Şeker pancarı kotaları şu anda üretilen 22 milyon tondan 11.5 milyon tona indirilecek... Yani bu kesim üreticinin yarısı artık pancar üretmeyecek, dinlenecek veya canı sıkılırsa komşusuna yardım edecek. Diğer çiftçiler de aynı yöntemi uygulayacak.
Sağlık primleri ve katkı payları artırılacak... Yani SSK ve Bağ-Kur primlerine zam.
Üretici ve sanayici, artan bu elektrik, sosyal güvenlik, hammadde ve emek maliyeti karşısında tarım üreticisinde olduğu gibi kepenk kapatacak. İmalatçılar ve sanayi üreticileri de dinlenecek.
İşçi ve memura ise enflasyon ve TL'deki değer kaybı kadar zam yapılmayacak.
Derviş ise üç ayda bir 2-3 milyar dolar dış borç bulacak. Hortum açıkları kapandıktan sonra herhalde millete de üç-beş kuruş düşecek.
Programda iki önemli unsur eksik; biri açlıktan gözüne uyku girmeyen millete uyku hapı dağıtılacağı kararının açıklanmaması, diğeri de bu programın ardından tüm bireylere "IMF'nin ırgatı" kimliği verileceğinin belirtilmemesi.
Şimdi anlaşıldı mı, IMF'den payımıza düşenler? İyisi mi siz sormuş olmayın, ben de söylemiş olmayayım.
Kendinize bir bayrak edinin de 20 Mayıs'ta Şişili Abidei Hürriyet Alanı/İstanbul Çağlayan Meydanı'nda buluşalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019