En başta ifade edelim ki, siyaset arenasında muhalefet iktidarı eleştirebilir, iktidar da muhalefeti eleştirebilir. Bu, demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Ama burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, 'HADDİ AŞMAMAK'tır.
Bütün bu siyasi eleştiriler, hukuk dairesi içinde yapılmalı, hakarete, iftiraya dönüşmemelidir.
Siyaset arenasında hukuk çerçevesinde, hakarete dönüşmeyen, iftiraya kaçmayan eleştirilere tahammülsüzlük gösterip iftiralara sarılmak bir siyasetçinin özellikle de bu ülkede bakanlık yapmış bir siyasetçinin asla yapmaması gereken bir davranıştır.
Maalesef siyasetçilerde bu tahammülsüzlükleri de görüyoruz.
Dilerseniz bu anlattıklarımızı biraz somutlaştıralım.
AKP Bursa Milletvekili, eski bakan Mustafa Varank, 30 Haziran tarihinde sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın basketbol oynayan bir videosunu paylaştı.
Aynı gün Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, bu video ile ilgili bir paylaşım yaptı ve paylaşımında, "Basketbol oynadığı videoları yayıp bizim liderimiz hala çok genç pazarlaması yapmak aslında liderinizin genç olmadığını ancak gençmiş gibi gösterilmeye ihtiyacı olduğunu ilan ettiğiniz anlamını taşıyor. Ve komik duruyor" ifadelerini kullandı.
Hakaret yok, iftira yok, bir gerçeği dile getirerek esasen yapıcı bir eleştiri var.
Sayın Varank, bu paylaşıma hukuk çerçevesinde bir cevap verebilirdi ama maalesef gerek BTP'nin merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a, gerekse şu anki lideri Hüseyin Baş'a iftira ve hakaret yolunu tercih etti.
Varank'ın 1 Temmuz'da yaptığı paylaşım şöyle:
"Asıl komik olan, şeyhlik iddiasındaki babasından miras olarak parti devralıp siyasetçiyim diye utanmadan ortalıkta gezip yorum yapabilmek..."
İftira ve hakaretle dolu bir mesaj…
Öncelikle belirtelim ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın hiçbir zaman şeyhlik gibi bir iddiası olmadı. BTP'nin resmi internet sitesinde https://btp.org.tr/ozgecmis/ adresini tıklayarak Prof. Dr. Baş'ın biyografisini okuyabilirsiniz. Ya da yazmış olduğu başta Hoş Geldin Atatürk, Milli Ekonomi Modeli, Ehl-i Beyt Külliyatı gibi eserlerin başında yer alan biyografisini okuyarak, Prof. Dr. Baş'ı doğru olarak tanıyabilirsiniz.
Bu biyografiyi okuduğunuzda Prof. Dr. Haydar Baş'ın; birçok kitabı olan bir yazar, düşünür, dahi, eğitimci, devlet adamı, dünya çapında ödülleri olan bir ilim insanı, iyi bir hoca, öğretim üyesi, ekonomist, tarihçi, sosyolog, siyasetçi, sanayici, ticaret erbabı, idareci, mükemmel bir lider, organizatör ve daha nice özelliklere sahip örnek bir şahsiyet olduğunu görürsünüz.
Prof. Dr. Baş, kendisini hiçbir zaman şeyh olarak tanımlamamıştır ve bazıları bu noktada iftira attıklarında onları mahkemeye vermiş, tazminat davası kazanmıştır.
Gelelim BTP lideri Hüseyin Baş hakkındaki iftiralarına…
Öncelikle Bağımsız Türkiye Partisi, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun olarak kurulmuş demokratik bir kurumdur. Babadan miras kalan bir kurum değildir.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş da, şu anki lider Hüseyin Baş da, düzenlenen resmi kurultaylarda delegelerin oyuyla seçilmiş olan liderlerdir.
Tekrar altını çiziyorum, delegeler tarafından "seçilmiş" liderlerdir.
Partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) vardır, Başkanlık Divanı vardır, delegeleri vardır, tüm illerde teşkilatları vardır ve bunların tamamı resmidir, hukukidir.
Tüm hayatında zerre kadar hukukun dışında çıkmayan ve çevresindekilerin de hukuk dışına çıkmasına asla müsaade etmeyen BTP'nin merhum liderini sanki illegal bir kişiymiş gibi gösterip, ardından da hukuk çerçevesinde kurulmuş olan bir partiyi sanki aile şirketiymiş gibi lanse etmek tamamen iftiradır, hukuk dışıdır, 'HADDİ AŞMAK'tır. Ve bizi asıl üzen konu ise bunu bu ülkede bakanlık yapmış birisinin yapmasıdır.
Eski Bakan Varank'ın bu haddi aşan mesajına BTP lideri Hüseyin Baş yine hukuk sınırları içinde nokta atışıyla şu cevapları verdi:
"Hayatta neye inanırım biliyor musunuz? Kimse bu arkadaş gibi yalan ve iftiraya sarılmamalı, haddini de aşmamalı. Sonra üzülür…"
"Öte yandan utanması gereken babasının partisini yöneten biri değildir, devletin malını babasının malı gibi çarçur edenler, milletin hakkını sağa sola peşkeş çekenlerdir. Ayrıca babam şeyh olsaydı dizinin dibinden ayrılmazdınız zira bayılırsınız şeyhlere…"
Ülkemizi bu hale getiren, zifiri karanlık bir tabloya çeviren yıllanmış siyasilerin, iktidarıyla, muhalefetiyle, bu genç liderden edep de dahil olmak üzere öğrenecekleri çok şeyler var.
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025